spent ile ilgili cümleler

Oh no! I just spent so much money!
Allah kahretsin! Çok fazla para harcadım!

He spent the night at his uncle's place.
Amcasının mekanında geceyi geçirdi.

Her mother and her sister came to visit the young worker, and sometimes they spent a day with her.
Annesi ve kız kardeşi genç işçiyi ziyaret etmek için geldi, ve bazen onunla birlikte bir gün geçirdiler.

After I graduated from college, I spent two years traveling around the world.
Üniversiteden mezun olduktan sonra, dünyayı gezerek iki yıl geçirdim.

I spent three hours repairing the car.
Arabayı tamir ederek üç saat geçirdim.

He spent all the money that his friend had lent him.
Arkadaşının ona ödünç verdiği tüm parayı harcadı.

He spent a few months wandering around Europe.
Avrupa'da dolaşarak birkaç ay geçirdi.

As soon as she got her salary, she spent it all.
Aylığını alır almaz, onun hepsini harcadı.

I spent the whole afternoon chatting with friends.
Bütün öğleden sonrayı arkadaşlarla sohbet ederek geçirdim.

I spent all yesterday working on that report.
Bütün dünü o rapor hakkında çalışarak harcadım.

I spent all yesterday with Tom.
Bütün dünü Tom'la harcadım.

We spent the whole day fishing.
Bütün günü balık tutarak geçirdik.

I spent the whole day reading a novel.
Bütün günü bir roman okuyarak geçirdim.

I spent all day studying French.
Bütün günü Fransızca çalışarak geçirdim.

I spent all day in the library.
Bütün günü kütüphanede geçirdim.

I spent the whole day in reading the novel.
Bütün günü roman okuyarak geçirdim.

They spent the whole day at the beach.
Bütün günü sahilde geçirdiler.

I spent the entire day on the beach.
Bütün günü sahilde geçirdim.

I spent all day with Tom.
Bütün günü Tom'la geçirdim.

I spent all day thinking about Tom.
Bütün günü Tom'u düşünerek geçirdim.

I spent all day watching TV.
Bütün günü TV izleyerek geçirdim.

We spent the entire day in Yoyogi Park.
Bütün günü Yoyogi Park'ta geçirdik.

I spent the whole day reading that novel.
Bütün günümü o romanı okuyarak geçirdim.

He spent all night cramming for the test.
Bütün geceyi test için çalışarak geçirdi.

I spent the whole week in Boston.
Bütün haftayı Boston'da harcadım.

I've spent my whole life trying to help others.
Bütün hayatımı başkalarına yardım etmeye çalışarak geçirdim.

I've spent my whole life looking for someone like you.
Bütün hayatımı senin gibi birini arayarak geçirdim.

He spent his entire life helping people.
Bütün hayatını insanlara yardım ederek geçirdi.

I've spent all my money.
Bütün paramı harcadım.

He spent all of his money on a car.
Bütün parasını arabaya harcadı.

I've spent so many years as chairman that I feel it's time I stepped down.
Başkan olarak uzun yıllar geçirdim, zamanın geldiğini hissettiğim için istifa ettim.

We spent more money than was expected.
Beklenenden fazla para harcadık.

I've spent all the money.
Ben bütün parayı harcadım.

I spent two hours watching a baseball game on TV last night.
Ben dün gece televizyonda bir beyzbol oyunu izlemek için iki saat harcadım.

I spent yesterday reading instead of going out.
Ben dünü dışarı çıkma yerine kitap okuyarak geçirdim.

I spent no more than three dollars.
Ben en fazla üç dolar harcadım.

I only spent three dollars.
Ben sadece üç dolar harcadım.

I spent my vacation in Hakone.
Ben tatilimi Hakone'de geçirdim.

I've spent 500 dollars in one day.
Bir günde 500 dolar harcadım.

I spent ten dollars on a book.
Bir kitap için on dolar harcadım.

Many had spent years in British factories.
Birçoğu İngiliz fabrikalarında yıllar geçirmişti.

We spent a lot of time together.
Birlikte çok zaman geçirdik.

I remember the happy days we spent together.
Birlikte geçirdiğimiz mutlu günleri hatırlıyorum.

We spent a quiet day in the country.
Biz kırda sessiz bir gün geçirdik.

Life is half spent before we know what it is.
Biz onun ne olduğunu öğrenmeden önce Hayatın yarısı harcanmaktadır.

We stayed an extra two weeks in Paris; and we spent it seeing the sights.
Biz Paris'te fazladan iki hafta daha kaldık; ve bunu turistik yerleri gezerek geçirdik.

We've just spent two weeks apart.
Biz sadece iki haftayı ayrı geçirdik.

I spent three years in Boston.
Boston'da üç yıl geçirdim.

I spent some time in Boston.
Boston'da biraz zaman geçirdim.

Have you ever spent any time in Boston?
Boston'da hiç zaman geçirdin mi?

This is the village where I spent my childhood.
Bu çocukluğumu geçirdiğim köydür.

I spent three hours in the lab with Tom this afternoon.
Bu öğleden sonra Tom'la birlikte laboratuvarda üç saat geçirdim.

I spent the entire morning filling out these forms.
Bu formları doldurarak bütün sabahı harcadım.

I spent all night working on this report.
Bu rapor üzerinde çalışarak bütün geceyi geçirdim.

I spent this morning on the phone with Tom.
Bu sabahı Tom'la telefonda geçirdim.

I've spent way too much time thinking about this problem.
Bu sorun hakkında düşünmeye çok çok fazla zaman harcadım.

I spent 100 dollars today.
Bugün 100 dolar harcadım.

I've spent too much time working on this.
Bunun tamiriyle uğraşarak çok fazla zaman harcadım.

I spent Saturday afternoon watching entirely too much TV.
Cumartesi öğleden sonrayı tamamen çok fazla TV izleyerek geçirdim.

Yesterday I spent the whole day working.
Dün bütün günü çalışarak geçirdim.

I spent two hours reading a book last night.
Dün gece iki saati kitap okuyarak geçirdim.

I spent two hours watching television last night.
Dün gece iki saati televizyon izleyerek geçirdim.

I spent two hours yesterday trying to fix that broken radio.
Dün o kırık radyoyu tamir etmeye çalışarak iki saat harcadım.

We spent a night at the mountain hut.
Dağ kulübesinde bir gece geçirdik.

We spent a lot of time on our lessons.
Derslerimize çok zaman harcadık.

If you aren't careful about what you eat, you'll put back on all the weight that you spent so much time losing.
Eğer ne yediğine dikkat etmezsen, bu kadar uzun zaman kaybederek verdiğin bütün kiloyu geri alacaksın.

The youngest child spent every morning at a nursery.
En küçük çocuk her sabahı kreşte geçirdi.

I spent the holidays decorating the house.
Ev dekore ederek tatili geçirdim.

I have spent a lot of money on my house.
Evime çok para harcadım.

When was the last time you spent time on Facebook?
Facebook'ta en son ne zaman vakit geçirdin?

Fred spent all day looking for a job.
Fred bütün günü bir iş arayarak geçirdi.

We spent the day in the open air.
Günü açık havada geçiririz.

I spent the day sneezing.
Günü hapşırarak geçirdi.

I spent the day with Tom.
Günü Tom'la geçirdim.

I spent a great deal of time dealing with that problem last week.
Geçen hafta o sorunla ilgilenerek epeyce zaman harcadım.

I spent last Sunday reading a novel.
Geçen Pazarı bir roman okuyarak geçirdim.

I spent last Sunday relaxing at home.
Geçen pazarı evde dinlenerek geçirdim.

I spent last Sunday reading novels.
Geçen Pazarı romanlar okuyarak geçirdim.

Last year, I spent so much time by myself that I almost forgot how to communicate effectively with others.
Geçen yıl tek başıma o kadar uzun bir zaman geçirdim ki diğerleriyle etkili şekilde nasıl iletişim kuracağımı neredeyse unuttum.

Last year, he spent three months at sea.
Geçen yıl, o, denizde üç ay geçirdi.

I spent last year in Boston.
Geçen yılı Boston'da geçirdim.

I spent three weeks in Boston last summer.
Geçen yaz Boston'da üç hafta geçirdim.

They spent the night on the beach.
Geceyi sahilde geçirdiler.

The fact is that I've spent all the money.
Gerçek bütün parayı harcamış olmamdır.

He spent no more money than was necessary.
Gereğinden daha fazla para harcamadı.

In retrospect, Tom wishes he had spent more time studying.
Geriye dönüp bakıldığında, Keşke Tom çalışarak daha fazla zaman harcasaydı.

I spent the weekend with my friends.
Hafta sonunu arkadaşlarımla geçirdim.

We spent the weekend with friends.
Hafta sonunu arkadaşlarla geçirdik.

She spent the weekend by herself.
Hafta sonunu tek başına geçirdi.