I don't want to spend more than $10.
10 dolardan daha fazla harcamak istemiyorum.
You should spend more time studying than you do.
Çalışarak harcadığından daha fazla zaman harcamalısın.
What you spend time doing in your childhood affects the rest of your life.
Çocukluğunda ne yaparak harcadığın zaman hayatının geriye kalanını etkiler.
You should spend less time complaining and more time doing something productive.
Şikayet ederek daha az üretken bir şey yaparak daha fazla zaman harcamalısın.
I want to spend more time with my family.
Ailemle daha fazla zaman geçirmek istiyorum.
A man who doesn't spend time with his family cannot be a real man.
Ailesi ile zaman geçirmeyen bir erkek gerçek bir erkek olamaz.
How should we spend the evening?
Akşamı nasıl geçirmeliyiz?
I spend money as soon as I get it.
Alır almaz parayı harcarım.
Dying is not the opposite of living: we spend our life living while we don't spend our death dying.
Ölüm yaşamın zıttı değildir: biz ölümümüzü ölürken geçirmezken hayatımızı yaşarken geçiririz.
Americans spend much of their free time at home.
Amerikalılar boş zamanlarının çoğunu evde geçirirler.
Americans have to spend hours figuring out their taxes.
Amerikalılar vergilerini hesaplamak için saatlerini harcarlar.
I will spend next Sunday reading novels.
Önümüzdeki Pazarı romanlar okuyarak geçireceğim.
I want to spend more time doing things that matter.
Önemli olan şeyleri yaparak daha fazla zaman harcamak istiyorum.
You gain more than you spend when you go to college.
Üniversiteye gidersen harcadığından daha fazlasını kazanırsın.
How much money did you spend on your car?
Arabana kaç para harcadın?
Do you spend more time with your friends or with your family?
Arkadaşlarınla mı yoksa ailenle mi daha fazla zaman geçiriyorsun?
Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it.
Asal sayılar hayata benzerler, onlar tamamıyla mantıklıdır ama bütün zamanınızı bu konuyu düşünerek harcasanız dahi belirli bir kural bulmak imkansızdır.
How are you going to spend such a large amount of money?
Böylesine büyük bir miktarda parayı nasıl harcayacaksın?
I'll spend at least two hours wrapping all these Christmas presents.
Bütün bu noel hediyelerini paketlemek için en azından iki saatimi harcayacağım.
Let's spend the whole day fishing.
Bütün günü balık tutarak geçirelim.
I plan to spend all day with Tom.
Bütün günü Tom'la geçirmeyi planlıyorum.
You shouldn't spend the whole day in front of the box!
Bütün gününü televizyonun önünde geçirmemelisin.
You should know better than to spend all your money on clothes.
Bütün paranı elbiselere harcamayacak kadar akıllı olmalısın.
He knows better than to spend all his money on horse racing.
Bütün parasını at yarışına harcamayacak kadar akıllı.
She knows better than to spend all her money on clothes.
Bütün parasını elbiselere harcamayacak kadar akıllıdır.
We're planning to spend our honeymoon abroad.
Balayımızı yurt dışında geçirmeyi planlıyoruz.
Some families spend their vacation near the beach.
Bazı aileler tatillerini deniz kenarında geçiriyorlar.
Some healthcare workers spend more time doing paperwork than taking care of patients.
Bazı sağlık çalışanları hastalara bakmak yerine evrak işleri yaparak daha çok zaman geçirmektedirler.
Maybe I should spend a few minutes with Tom alone.
Belki Tom'la yalnız başıma birkaç dakika harcamam gerekir.
Obviously, Tom had a lot on his mind, but I had no choice but to ask him to spend some time helping us with our problems.
Belli ki, Tom'un aklında çok şey vardı fakat problemlerimizde bize yardım etmesi için biraz zaman harcamasını rica etmekten başka seçeneğim yoktu.
I want to spend more time doing things that make me happy.
Beni mutlu eden şeyleri yaparak daha çok zaman harcamak istiyorum.
Spend some time with me.
Benimle biraz zaman geçir.
How many hours a day do you spend in your office?
Bir günde kaç saati ofisinde geçirirsin?
Many people think that children don't spend enough time playing outside.
Birçok insan çocukların dışarıda oynayacak yeterli zamanı harcamadıklarını düşünüyorlar.
They spend a lot of time together.
Birlikte çok zaman harcarlar.
Aren't you the one who's always saying we should spend more time together?
Birlikte daha çok zaman geçirmemiz gerektiğini her zaman söyleyen sen değil misin?
I spend my free time with my kids.
Boş zamanımı çocuklarımla harcarım.
How did you spend your free time?
Boş zamanını nasıl geçirdin?
How do you spend your free time?
Boş zamanını nasıl harcarsın?
Do you spend much time in Boston?
Boston'da çok zaman harcar mısın?
I spend a lot of time in Boston.
Boston'da çok zaman harcarım.
I didn't want to spend any more time in Boston.
Boston'da daha fazla zaman geçirmek istemedim.
I am going to spend this weekend in Hawaii.
Bu hafta sonunu Hawaii geçireceğim.
In this course, we'll spend time helping you sound more like a native speaker.
Bu kursta, daha çok bir yerli gibi konuşmanıza yardım ederek zaman geçireceğiz.
How much did you spend on this?
Buna ne kadar harcadın?
How much time do you plan to spend on this?
Buna ne kadar zaman harcamayı planlıyorsun?
The more time I spend doing this, the less time I have to do things I enjoy doing.
Bunu yapmak için ne kadar çok zaman harcarsam, zevk aldığım şeyleri o kadar az zamanda yapmak zorunda kalırım.
Caroline knows better than to spend all her money on clothes.
Caroline tüm parasını kıyafetlere harcamayacak kadar mantıklıdır.
You should spend more time outside and less time inside.
Dışarıda daha fazla zaman ve içeride daha az zaman harcamalısın.
It's so hot outside that I want to spend all day in my air conditioned house.
Dışarısı o kadar sıcak ki bütün günü klimalı evimde geçirmek istiyorum.
Try not to spend so much time complaining about things you can't change.
Değiştiremediğin şeyler hakkında şikayet ederek çok fazla zaman harcamaya çalışma.
I'd love to be able to find more time that I could spend relaxing.
Dinlenerek geçirebileceğim daha fazla zaman bulabilmeyi istiyorum.
If you want to lose weight, spend a day without meals.
Eğer kilo vermek istiyorsanız, yemeksiz bir gün geçirin.
How much time do you spend with your spouse?
Eşinizle birlikte ne kadar zaman harcarsınız?
Parents should spend quality time with their children.
Ebeveynler çocukları ile kaliteli zaman geçirmeliler.
I'd rather not spend so much money on clothes.
Elbiselere çok para harcamak istemiyorum.
You may spend a maximum of 100 dollars.
En fazla 100 dolar harcayabilirsiniz.
Do you spend much time writing email?
Eposta yazarken çok zaman harcar mısın?
I'd rather clean my room than spend time doing my homework.
Ev ödevimi yaparak zaman geçirmektense, odamı temizlemeyi tercih ederim.
I'd love to be able to spend less time doing household chores.
Ev işleri yaparak daha az zaman harcayabilmeyi isterim.
Do you spend more time at home or at work?
Evde mi yoksa işte mi daha fazla zaman harcarsın?
How much time do you spend cleaning your house?
Evini temizleyerek ne kadar zaman harcıyorsun?
How much time do you spend on Facebook?
Facebook'ta ne kadar zaman harcıyorsun?
I don't spend much time studying French.
Fransızca çalışarak çok zaman harcamam.
I spend at least three hours a week studying French.
Fransızca çalışarak bir haftada en az üç saat geçiririm.
The sky is clear and the wind is refreshingly cool. It's a perfect day to spend outdoors.
Gökyüzü açık ve rüzgar ferahlatıcı biçimde serin. Dışarıda geçirmek için harika bir gün.
I spend a few hours a day maintaining my website.
Günde birkaç saati web sayfamı düzenleyerek geçiriyorum.
If you spend too much time in the sun without putting on sunscreen, you are likely to get a sunburn.
Güneş kremi sürmeden güneşte çok fazla zaman harcarsan güneş yanığı olursun.
How much money did you spend last week?
Geçen hafta kaç para harcadın?
Last year, I couldn't spend as much time with my children as I wanted to.
Geçen yıl, çocuklarımla istediğim kadar çok zaman geçiremedim.
You can spend the night with us.
Geceyi bizimle geçirebilirsin.
Where are you planning to spend the night?
Geceyi nerede geçirmeyi planlıyorsun?
Did you spend the night with her?
Geceyi onunla geçirdin mi?
I must calculate how much money I'll spend next week.
Gelecek hafta ne kadar para harcayacağımı hesaplamalıyım.
I usually spend the whole day idly on Sunday.
Genellikle pazar günü bütün günü boş boş geçiririm.
I spend a lot of time practicing the guitar.
Gitar çalışması yaparak çok zaman harcarım.
I'm going to spend the weekend in Boston.
Hafta sonunu Boston'da geçireceğim.
I am going to spend the weekend in Kanazawa.
Hafta sonunu Kanazawa'da geçireceğim.
I am going to spend the weekend in Tokyo.
Hafta sonunu Tokyo'da geçireceğim.
I didn't want to spend any more time in jail.
Hapishanede daha fazla zaman harcamak istemiyordum.
What is the amount of money you spend?
Harcadığın paranın miktarı nedir.
He has more money than he can spend.
Harcayabileceğinden daha çok parası var.
I want to spend my life with you.
Hayatımı seninle geçirmek istiyorum.
I don't want to spend the rest of my life regretting it.
Hayatımın geri kalanını pişman olarak geçirmek istemiyorum.
I'd like to spend the rest of my life with you.
Hayatımın kalanını seninle geçirmek istiyorum.
Do you really want to spend the rest of your life in prison?
Hayatının geri kalan kısmını hapishanede geçirmeyi gerçekten istiyor musun?
If you had to spend the rest of your life on a deserted island, who would you spend it with?
Hayatının geriye kalanını terk edilmiş bir adada geçirmek zorunda olsan, onu kiminle geçirirsin?
What do nurses spend most of their time doing?
Hemşireler zamanlarının çoğunu ne yaparak harcarlar?
He likes to spend some time in solitude every day.
Her gün bir süre yalnız yaşamaktan hoşlanır.
How much time do you spend on homework every day?
Her gün ev ödevine ne kadar zaman harcarsın?
How much time do you spend studying French every day?
Her gün Fransızca çalışarak ne kadar zaman harcarsın?
You should spend a little time each day reviewing vocabulary.
Her gün kelimeleri gözden geçirerek biraz zaman harcamalısın.
How much time do you spend shaving every day?
Her gün tıraş olurken ne kadar zaman harcarsın?