We're up against the wall.
İflasın eşiğindeyiz.
The car crashed into the wall.
Araba duvara çarptı.
There were scribbles all along the wall.
Bütün duvar boyunca karalamalar vardı.
Mr. Wall put off going to the dentist's.
Bay Wall dişçiye gitmeyi erteledi.
The Berlin wall was erected in 1961.
Berlin duvarı 1961'de dikildi.
The Berlin Wall fell in 1989.
Berlin Duvarı 1989'da yıkıldı.
In what year did the Berlin Wall fall?
Berlin Duvarı hangi yılda yıkıldı?
Tom was twelve when the Berlin Wall fell.
Berlin Duvarı yıkıldığında Tom on iki yaşındaydı.
I am building a wall.
Bir duvar inşa ediyorum.
A rat chewed a hole in the wall.
Bir fare kemirerek duvarda bir delik açtı.
A man touched down on the moon. A wall came down in Berlin. A world was connected by our own science and imagination.
Bir insan aya indi. Berlinde bir duvar yıkıldı. Bir dünya kendi bilimimizle ve hayal gücümüzle bağlandı.
Someone is standing behind the wall.
Birisi duvarın arkasında duruyor.
He propped his bike against the wall.
Bisikletini duvara yasladı.
We're going to paint the wall.
Biz duvarı boyayacağız.
We have our backs to the wall.
Biz iflasın eşiğindeyiz.
We had Tom paint the wall.
Biz Tom'a duvarı boyattık.
The paint was coming off the wall.
Boya duvardan aşağıya dökülüyordu.
This wall feels very cold.
Bu duvar çok soğuk.
This wall is taller than that one.
Bu duvar o duvardan daha uzundur.
This wall is cold.
Bu duvar soğuk.
This wall feels cold.
Bu duvar soğuk.
Don't lean against this wall.
Bu duvara dayanma.
He sprained his ankle trying to jump off this wall. What a fool he is!
Bu duvarın üstünden geçmeye çalışırken bileğini burktu. O ne kadar aptal!
Is that Wall Street jargon?
Bu Wall Street'in argosu mu?
Yesterday a truck hit this wall.
Dün bir kamyon bu duvara çarptı.
The wall was coated with paint.
Duvar boya ile kaplıydı.
The wall gave way in the earthquake.
Duvar depremde dayanamadı.
The wall is partly covered with ivy.
Duvar kısmen sarmaşıkla kaplıdır.
The wall wasn't high enough to keep dogs out.
Duvar köpekleri dışarıda tutacak kadar yüksek değildi.
The wall was made of rough stones.
Duvar kaba taşlardan yapılmıştır.
The wall is thirty yards long.
Duvar otuz yarda uzunluğunda.
The wall was covered with graffiti.
Duvar yazılarla kaplıydı.
The wall is two meters thick.
Duvar, iki metre kalınlığındadır.
I'm hanging a picture of my grandmother on the wall.
Duvara büyük annemin bir resmini asıyorum.
I hung a picture on the wall.
Duvara bir resim astım.
Don't climb up the wall.
Duvara tırmanma.
Don't throw a ball against the wall.
Duvara top atmayın.
Don't lean against the wall.
Duvara yaslanma.
The man painting the wall is my father.
Duvarı boyayan adam babamdır.
She painted the wall red.
Duvarı kırmızıya boyadı.
When did you have your wall painted?
Duvarı ne zaman boyattın?
She decorated the wall with pictures.
Duvarı resimlerle süsledi.
He had used the used brush to paint the wall green, and he did not clean it afterwards.
Duvarı yeşile boyamak için kullanılmış fırçayı kullanmıştı ve sonradan onu temizlemedi.
They broke down part of the wall.
Duvarın bir kısmını yıktılar.
The apples on the other side of the wall are the sweetest.
Duvarın diğer tarafındaki elmalar en tatlıdır.
The wall has ears.
Duvarın kulakları vardır.
There are some pictures on the wall.
Duvarda bazı resimler var.
There were a hat and a coat on the wall.
Duvarda bir şapka ve bir ceket vardı.
There is a map on the wall.
Duvarda bir harita var.
There's a map on the wall.
Duvarda bir harita var.
There is a Picasso on the wall.
Duvarda bir Picasso vardır.
A portrait was hung on the wall.
Duvarda bir portre asılıydı.
There is a picture on the wall.
Duvarda bir resim var.
There is a clock on the wall.
Duvarda bir saat var.
There are many paintings on the wall.
Duvarda birçok resim vardır.
There are some flies on the wall.
Duvarda birkaç sinek var.
There is a portrait of Bob on the wall.
Duvarda Bob'un bir portresi var.
He drew a straight line on the wall.
Duvarda düz bir çizgi çizdi.
On the wall there was a big picture of Sir Anthony at the piano.
Duvarda Sir Anthony'nin piyanoda büyük bir resmi vardı.
There wasn't a single picture on the wall.
Duvarda tek bir resim yoktu.
He filled up the hole in the wall.
Duvardaki deliği doldurdu.
Look at the notice on the wall.
Duvardaki ilana bak.
The picture on the wall was painted by Picasso.
Duvardaki resim Picasso tarafından yapıldı.
The picture on the wall is the one that Tom painted last summer.
Duvardaki resim Tom'un geçen yaz yaptıklarından biridir.
Look at the picture on the wall.
Duvardaki resme bak.
I looked at the calendar on the wall.
Duvardaki takvime baktım.
He escaped from prison by climbing over a wall.
Duvardan tırmanarak hapishaneden kaçtı.
Put your hands against the wall.
Ellerini duvara daya.
The house had a stone wall around it.
Evin etrafında taş bir duvar vardı.
I know a hole in the wall that's really cheap.
Gerçekten ucuz olan küçük mütevazi bir dükkan biliyorum.
Ken jumped over the wall.
Ken duvarın üzerinden atladı.
He fixed the bookshelf to the wall.
Kitaplığı duvara monte etti.
You had better fix the bookcase to the wall.
Kitaplığı duvara sabitlesen iyi olur.
He pressed his ear against the wall.
Kulağını duvara dayadı.
Please put the table next to the wall.
Lütfen masayı duvarın yanına koy.
The prisoner dug a hole under the prison wall.
Mahkum cezaevi duvarının altında bir delik açtı.
Place the ladder against the wall.
Merdiveni duvara daya.
Why did you paint this wall black?
Neden bu duvarı siyaha boyadın?
Why would you ever want to work on Wall Street?
Neden hep Wall Street'te çalışmak istersin?
That car salesman was a pretty off the wall kind of guy.
O araba satıcısı oldukça acayip bir adam.
That religious cult has got some pretty off the wall ideas.
O dini mezhebin bazı acayip fikirleri var.
He just won't listen. Talking to him is like talking to a brick wall.
O dinlemeyecektir. Onunla konuşmak tuğla bir duvarla konuşmak gibidir.
That wall is cold.
O duvar soğuk.
He coated the wall with paint.
O resim ile duvarı kapladı.
Hang that picture on the wall.
O resmi duvara as.
He hung a picture on the wall.
O, duvara bir resim astı.
He leaned against the wall.
O, duvara dayandı.
He was leaning against the wall.
O, duvara yaslanıyordu.
He leaned against the wall.
O, duvara yaslandı.
She painted the wall pink.
O, duvarı pembe boyadı.
She drives everybody up the wall.
O, herkesi çıldırtır.
They are breaking down the wall.
Onlar duvarı yıkıyorlar.
They fixed the sign to the wall.
Onlar tabelayı duvara tutturdular.
They had to climb a wall six feet high.
Onlar, altı fit yüksekliğinde bir duvara tırmanmak zorunda kaldı.
