"A is equivalent to B" has the same meaning as "A is true if and only if B is true".
"A B ye eşittir" " Eğer ve sadece B gerçekse A doğrudur". ile aynı anlamı vardır.
The statement is not wholly true.
İfade tamamen gerçek değil.
I hope your wishes will come true.
İnşallah isteklerin gerçekleşir.
Your wish will come true in the near future.
İsteğiniz yakın gelecekte gerçekleşecek.
The true secret of writing a good letter is to write as if you were talking.
İyi bir mektup yazmanın gerçek sırrı sanki konuşuyormuşsun gibi yazmaktır.
Most people think that gorillas are stupid. Is that true?
Çoğu insan gorillerin aptal olduğunu düşünür. Bu doğru mu?
You can make your dream come true by working hard.
Çok çalışarak hayallerinin gerçekleşmesini sağlayabilirsin.
Clearly, the rumor is not true.
Açıkça, söylenti doğru değildir.
Your explanation won't wash; it's too improbable to be true.
Açıklamanız inandırıcı olmayacak; o gerçek olamayacak kadar imkansız.
Our teacher is a gentleman in the true sense of the word.
Öğretmenimiz kelimenin tam anlamıyla bir beyefendi.
Is it true that you have a brother in Germany?
Almanya'da bir erkek kardeşinin olduğu doğru mu?
I heard that beer was cheaper than water in Germany. Is that true?
Almanya'da biranın sudan daha ucuz olduğu duydum. Doğru mu?
I've heard that in Germany beer is cheaper than water. Is that true?
Almanya'da biranın sudan daha ucuz olduğunu duydum. Bu doğru mu?
Is it true that you wanted to live in Germany?
Almanya'da yaşamak istediğin doğru mu?
But is it true that he wanted to go to Germany?
Ama bu doğru o Almanya'ya gitmek istedi?
Shucks! It was too good to be true.
Aman Allahım! Bu gerçek olamayacak kadar çok iyiydi.
Is it true that horses sleep while standing up?
Atların ayakta uyudukları doğru mu?
Is it true that Europeans don't shower every day?
Avrupalıların her gün duş almadıkları doğru mu?
Is it true that Europeans don't shower daily?
Avrupalıların her gün duş almadıkları doğru mu?
The same is true of Japan.
Aynı Japonya hakkında da doğrudur.
All those things are true.
Bütün bu şeyler doğrudur.
May all your dreams come true!
Bütün hayallerin gerçek olsun.
Is it true that you are in love with me?
Bana aşık olduğun doğru mu?
Tell me a true story.
Bana gerçek bir hikaye anlat.
Maybe that's true, but it's irrelevant.
Belki bu doğru ama alakasız.
Perhaps that's true.
Belki de o doğrudur.
Perhaps it is true.
Belki doğrudur.
I thought it was true.
Ben onun doğru olduğunu düşündüm.
I think that rumor is true.
Bence bu söylenti gerçek.
I think you know that's not true.
Bence bunun doğru olmadığını biliyorsun.
I have no other true friend than you.
Benim senden başka gerçek arkadaşım yok.
As far as I know, what he has said is true.
Bildiğim kadarıyla onun söylediği doğrudur.
The rumor is not true as far as I know.
Bildiğim kadarıyla söylenti doğru değildir.
As far as I know, the rumor is not true.
Bildiğim kadarıyla, söylenti doğru değil.
How do you know something isn't true?
Bir şeyin doğru olmadığını nasıl biliyorsun?
Some day my dream will come true.
Bir gün hayalim gerçek olacak.
Someday your dream will come true.
Bir gün hayalin gerçekleşecek.
I've heard it said that it's harder to please a woman than to please a man. I wonder if that's true.
Bir kadını memnun etmenin bir erkeği memnun etmekten daha zor olduğunun söylendiğini duydum. Doğru olup olmadığını merak ediyorum.
Isn't it true that you own a gun?
Bir silaha sahip olduğunuz doğru değil mi?
For many, it was a dream come true.
Birçokları için, bu, bir hayalin gerçekleşmesiydi.
We thought that the message was true.
Biz mesajın doğru olduğunu düşündük.
To our surprise, her prediction came true.
Bize sürpriz oldu, onun tahmini gerçekleşti.
It is true that we cannot be too careful choosing our friends.
Bizim arkadaşlarımızı seçerken çok dikkatli olamamamız doğrudur.
Is it true you're moving to Boston?
Boston'a taşındığın doğru mu?
I've heard that Boston is a dangerous place. Is that true?
Boston'un tehlikeli bir yer olduğunu duydum. Bu doğru mu?
That's so true.
Bu çok doğru.
That's very true.
Bu çok doğru.
This is very true.
Bu çok gerçek.
That story cannot possibly be true.
Bu anlattığının doğru olma olasılığı yok.
It's a story about a man who dies without ever finding true love.
Bu şimdiye kadar gerçek aşkı bulmadan ölen bir adam hakkındaki bir hikayedir.
It is true in a sense.
Bu bir bakıma doğrudur.
In a sense, it is true.
Bu bir bakıma doğrudur.
It's a cliche, but it's true.
Bu bir klişe fakat doğru.
That's true too, isn't it?
Bu da doğru, değil mi?
This is true of you, too.
Bu da seninle ilgili gerçek.
Isn't it true?
Bu doğru değil mi?
That's not true!
Bu doğru değil!
That's not true! You're lying!
Bu doğru değil! Yalan söylüyorsun!
It's not true.
Bu doğru değil.
This is not true.
Bu doğru değil.
Is this true?
Bu doğru mu?
It may be true.
Bu doğru olabilir.
This can't be true.
Bu doğru olamaz.
That's true, isn't it?
Bu doğru, değil mi?
This is true.
Bu doğru.
This is not true love.
Bu gerçek aşk değil.
This is true love.
Bu gerçek aşktır.
This is true love.
Bu gerçek aşktır.
This is a true story.
Bu gerçek bir hikaye.
This is a true story. A woman was admitted to a reputed obstetrics clinic to give birth.
Bu gerçek bir hikaye. Bir kadın, doğurmak için ünlü bir kadın-doğum kliniğine yatırıldı.
It is too good to be true.
Bu gerçek olamayacak kadar çok iyi.
This is too good to be true.
Bu gerçek olamayacak kadar çok iyi.
This is too good to be true.
Bu gerçek olamayacak kadar çok iyi.
It cannot be true.
Bu gerçek olamaz.
Can this news be true?
Bu haber doğru olabilir mi?
The news proved to be true.
Bu haberin doğru olduğunu kanıtladı.
This dream will come true.
Bu hayal gerçekleşecek.
This story is based on a true story.
Bu hikaye gerçek bir hikayeye dayanıyor.
This story cannot be true.
Bu hikaye gerçek olamaz.
This story is true.
Bu hikaye gerçek.
This story may sound strange, but it's absolutely true.
Bu hikaye kulağa acayip gelebilir ama tamamen gerçektir.
It's absolutely true.
Bu kesinlikle doğru.
That's probably true.
Bu muhtemelen doğru.
How can this be true?
Bu nasıl doğru olabilir?
It is unfortunately true.
Bu ne yazık ki doğrudur.
It's true that the project is a difficult task, but Mr Hara will be able to bring it off.
Bu projenin zor bir görev olduğu doğru,fakat Mr Hara bunun üstesinde gelebilecektir
I wonder if this rumor is true.
Bu söylentinin doğru olup olmadığını merak ediyorum.
That offer sounds too good to be true. What's the catch?
Bu teklif gerçek olamayacak kadar çok iyi görünüyor. Bit yeniği nedir.
That's true enough.
Bu yeterince doğru.
I heard that, but I didn't know it was true.
Bunu duydum ama doğru olduğunu bilmiyordum.
I know this is true.
Bunun doğru olduğunu biliyorum.
What makes you think that isn't true?
Bunun doğru olmadığını sana düşündüren nedir?
I hope it's not true.
Bunun doğru olmadığını umuyorum.
