The couple carved their initials in an oak tree.
Çift baş harflerini meşe ağacına kazıdı.
The tree stopped growing.
Ağaç büyümeyi durdurdu.
The tree fell down.
Ağaç düştü.
The tree was blown down.
Ağaç rüzgardan devrildi.
The tree is about as high as the roof.
Ağaç yaklaşık çatı kadar yüksektir.
The tree blocked the road.
Ağaç yolu kapattı.
A bird is singing in the tree.
Ağaçta bir kuş ötüyor.
There are a few apples on the tree, aren't there?
Ağaçta birkaç elma var, değil mi?
There are some oranges on the tree.
Ağaçta birkaç portakal var.
Are there any apples on the tree?
Ağaçta hiç elma var mı?
The cat on the tree came down to me.
Ağaçtaki kedi bana doğru aşağıya geldi.
All the leaves on the tree turned yellow.
Ağaçtaki tüm yapraklar sarardı.
He cut off a branch from the tree.
Ağaçtan bir dal kesti.
An apple fell off the tree.
Ağaçtan bir elma düştü.
He cut some branches off the tree.
Ağaçtan birkaç dal kesti.
Come down from the tree.
Ağaçtan in.
He climbed up the tree like a monkey.
Ağaca bir maymun gibi tırmandı.
I'll bet that I can beat you to the tree.
Ağaca kadar seni geçebileceğime bahse girerim.
Can you climb the tree?
Ağaca tırmanabilir misin?
I saw some monkeys climbing the tree.
Ağaca tırmanan bazı maymunlar gördüm.
Who planted the tree?
Ağacı kim dikti?
There are some boys under the tree.
Ağacın altında bazı erkek çocukları var.
There is a bench under the tree.
Ağacın altında bir bank var.
Let's take a little rest under the tree.
Ağacın altında biraz dinlenelim.
I see an old woman under the tree.
Ağacın altında yaşlı bir kadın görüyorum.
The person reading a book on the bench under the tree is Tom.
Ağacın altındaki bankta kitap okuyan kişi Tom'dur.
The bicycle under the tree is mine.
Ağacın altındaki bisiklet benimkidir.
The girl under the tree looks sad.
Ağacın altındaki kız üzgün gözüküyor.
The tree's leaves have all fallen.
Ağacın bütün yaprakları döküldü.
There is a cat five meters from the tree.
Ağacın beş metre uzağında bir kedi var.
The tree throws a shadow on the grass.
Ağacın gölgesi çimlere vuruyor.
The peach tree is beautiful when in flower.
Şeftali ağacı çiçek açtığı zaman çok güzeldir.
A big tree in the field was struck by lightning.
Alandaki büyük bir ağacı yıldırım çarptı.
There used to be a big cherry tree at the back of my house.
Önceden evimin arkasında büyük bir kiraz ağacı vardı.
The tree bent in the wind.
Üç ağaç rüzgarda eğildi.
The car bumped the tree.
Araba ağaca çarptı.
The car ran into a tree.
Araba bir ağaca çarptı.
The car hit a tree.
Araba bir ağaca çarptı.
Tie the horse to that tree.
Atı o ağaca bağlayın.
Look at all the mangoes growing on that tree.
Şu ağaçta yetişen tüm mangolara bak.
I see a girl standing under that tree.
Şu ağacın altında duran bir kız görüyorum.
The young woman under that tree looks sad.
Şu ağacın altındaki genç kadın üzgün görünüyor.
Look at the top of that tree.
Şu ağacın tepesine bak.
A big tree fell in the storm.
Büyük bir ağaç fırtınada düştü.
We took refuge behind a big tree.
Büyük bir ağacın arkasına sığındık.
We heard the tree fall with a crash.
Büyük bir gürültüyle ağacın düştüğünü duyduk.
My father and mother were sitting under a tree.
Babam ve annem bir ağacın altında oturuyorlardı.
The gardener planted a rose tree in the middle of the garden.
Bahçıvan bahçenin ortasına bir gül ağacı dikti.
There was a cherry tree growing in the garden.
Bahçede yetişen bir kiraz vardı.
I planted a peach tree in my yard.
Bahçeme bir şeftali ağacı diktim.
I planted an apple tree in my garden.
Bahçeme elma ağacı diktim.
He cut down a tree in his garden.
Bahçesindeki bir ağacı kesti.
The balloon was caught in the tree.
Balon ağaca takıldı.
Some apples fell down from the tree.
Bazı elmalar ağaçtan düştü.
I cut a branch from the tree.
Ben ağaçtan bir dal kestim.
I am far from the tree.
ben ağaçtan uzağım.
I ran into a tree.
Ben bir ağaca rastladım.
I chopped a tree down.
Ben bir ağacı keserek devirdim.
I had to take shelter under a tree.
Ben bir ağacın altına sığınmak zorunda kaldım.
If a tree dies, plant another in its place.
Bir ağaç ölürse yerinde bir başkası yetişir.
She is good at climbing up a tree.
Bir ağaca tırmanmada iyidir.
I bet you've never climbed a tree.
Bir ağaca tırmanmadığına bahse girerim.
I saw a bird flying over a tree.
Bir ağacın üzerinde uçan bir kuş gördüm.
They sat under a tree.
Bir ağacın altına oturdular.
We took shelter under a tree.
Bir ağacın altına sığındık.
There is a girl reading under a tree.
Bir ağacın altında okuyan bir kız var.
I hid behind a tree.
Bir ağacın arkasına saklandım.
A woman appeared from behind a tree.
Bir ağacın arkasından bir kadın çıktı.
They sat in the shade of a tree.
Bir ağacın gölgesinde oturdular.
A bear can climb a tree.
Bir ayı ağaca tırmanabilir.
He cut down the big tree with an ax.
Bir balta ile büyük ağacı kesip devirdi.
An apple tree provides an apple.
Bir elma ağacı elma sağlar.
He was tied to the tree with a rope.
Bir iple ağaca bağlıydı.
They saw a cat climbing up the tree.
Bir kedinin ağaca tırmandığını gördüler.
It is easy for a monkey to climb a tree.
Bir maymun için ağaca tırmanmak kolay bir şeydir.
We shook nuts from the tree.
Biz ağaçtan fındıkları salladık.
We took shelter from the rain under a tree.
Biz yağmurdan dolayı bir ağacın altında sığındık.
In order to make us and everyone else remember this day, I ask everyone to plant a tree with us.
Bize ve başka herkese bu günü hatırlatmak için, bizimle birlikte herkese bir ağaç dikmesini rica ediyorum.
Our apple tree is blooming.
Bizim elma ağacı çiçek açıyor.
The apples from our own tree taste much better than the sprayed apples from the supermarket.
Bizim kendi ağacımızdan gelen elmalar marketten gelen püskürtülmüş elmalardan çok daha iyi tat veriyor.
This is a very tall tree.
Bu çok uzun bir ağaç.
This tree is bigger than all the others.
Bu ağaç diğerlerinden daha büyük.
How old is this tree?
Bu ağaç kaç yaşında?
This tree is tall.
Bu ağaç uzun.
This tree is about as tall as that one.
Bu ağaç yaklaşık şu ağaç kadar uzundur.
That tree's been struck by lightning.
Bu ağaca yıldırım düştü.
I cannot prune this tree. It's too high.
Bu ağacı budayamam. Çok uzun.
The roots of this tree go down deep.
Bu ağacın kökleri derinlere uzanıyor.
The top of this tree is level with the fence.
Bu ağacın tepesi çitle aynı yükseklikte.
This is the tallest tree I have ever seen.
Bu şimdiye kadar gördüğüm en uzun ağaç.
This is a peach tree. It's very pretty.
Bu bir şeftali ağacı. Çok güzeldir.
This is an apple tree.
Bu bir elma ağacıdır.
This is a lemon tree.
Bu bir limon ağacıdır.
