The work must be completed by tomorrow.
İş yarına kadar tamamlanmalı.
I'm going to do that first thing tomorrow.
İlk işi yarın yapacağım.
Good night, Tatoeba. See you tomorrow.
İyi geceler Tatoeba. Yarın görüşürüz.
The fence will be painted by Tom tomorrow.
Çit yarın Tom tarafından boyanacak.
If I'm not too busy, I'll help you tomorrow.
Çok meşgul olmazsam, sana yarın yardım ederim.
I'm very busy so probably I won't be able to come tomorrow.
Çok meşgulüm, bu nedenle belki de yarın gelemeyeceğim.
Actually, tomorrow's a little busy.
Açıkçası yarın biraz meşgul.
The more you do now, the less you'll do tomorrow.
Şimdi ne kadar çok yaparsan, yarın o kadar az yaparsın.
My uncle is coming to see us tomorrow.
Amcam yarın bizi görmeye gelecek.
Cheerleading tryouts are tomorrow.
Amigo seçmeleri yarın.
What we've already achieved gives us hope for what we can and must achieve tomorrow.
Önceden başardiğımız yarın başarabileceğimiz ve başarmak zorunda olduğumuz için bize ümit verir.
Evidently, it's going to rain tomorrow.
Anlaşılan, yarın yağmur yağacak.
I arrived in Boston three days ago, but the rest of the family won't get here until tomorrow.
Üç gün önce Boston'a vardım fakat ailenin gerisi yarına kadar buraya gelmeyecek.
I'm sorry, my boss is sleeping right now. Please come back tomorrow.
Üzgünüm şu anda patronum uyuyor. Lütfen yarın yine gelin.
I'm sorry, but I have a previous appointment for tomorrow.
Üzgünüm, ama yarın için daha önceden verilmiş bir randevum var.
Lend me your car tomorrow.
Arabanı yarın bana ödünç ver.
I will ask him about it tomorrow, then.
Öyleyse onun hakkında ona yarın soracağım.
The Prime Minister will hold a press conference tomorrow.
Başbakan yarın bir basın toplantısı düzenleyecek.
The President is to make a statement tomorrow.
Başkan yarın bir açıklama yapacak.
Father is coming home tomorrow.
Baba yarın eve geliyor.
My father will not be busy tomorrow.
Babam yarın meşgul olmayacak.
My father will cook me a delicious meal tomorrow morning.
Babam yarın sabah bana lezzetli bir yemek pişirecek.
My father is expecting you to phone him tomorrow.
Babam; onu yarın aramanı bekliyor.
Are you telling me that I have to have this finished by tomorrow?
Bana bunu yarına kadar bitirtmek zorunda olduğumu mu söylüyorsun?
If you'd told me about it earlier, I could've been free. However, tomorrow I have plans to go back home.
Bana ondan daha önce bahsetseydin, boş olabilirdim. Fakat yarın eve geri gitme planlarım var.
I will be able to see you tomorrow unless something unexpected turns up.
Beklenmedik bir şey olmazsa seni yarın görebileceğim.
Perhaps she will come tomorrow.
Belki o yarın gelecek.
Perhaps it will snow tomorrow.
Belki yarın kar yağacak.
Perhaps it will rain tomorrow.
Belki yarın yağmur yağacak.
I'll come here again tomorrow.
Ben buraya yarın tekrar geleceğim.
I will go to the university tomorrow, too.
Ben de yarın üniversiteye gideceğim.
Can I come tomorrow, too?
Ben de yarın gelebilir miyim?
I'd like to make an appointment for the day after tomorrow.
Ben ertesi gün için bir randevu istiyorum.
I'm taking off. See you tomorrow.
Ben gidiyorum. Yarın görüşürüz.
I cannot possibly finish the work by tomorrow.
Ben muhtemelen işi yarına kadar bitiremem.
I will give you the money tomorrow.
Ben sana parayı yarın vereceğim.
I'll call you up tomorrow.
Ben seni yarın arayacağım.
I'd like to change the date to tomorrow night.
Ben tarihi yarın geceye değiştirmek istiyorum.
I'll go shopping tomorrow.
Ben yarın alışverişe gideceğim.
I'll visit Mr. Brown tomorrow.
Ben yarın Bay Brown'ı ziyaret edeceğim.
I'll stay at home tomorrow.
Ben yarın evde kalacağım.
I'm flying to Hanoi tomorrow.
Ben yarın Hanoi'ye uçuyorum.
I will go to Japanese class tomorrow
Ben yarın Japonca sınıfına gideceğim.
I'll be busy tomorrow.
Ben yarın meşgul olacağım.
I want to have this letter translated into English by tomorrow.
Ben yarına kadar bu mektubu İngilizceye çevirttirmek istiyorum.
I must have my work finished by tomorrow.
Ben yarına kadar işimi bitirtmeliyim.
I'll take care of the dog till tomorrow.
Ben yarına kadar köpeğe bakacağım.
I need to know tomorrow.
Ben yarını bilmeliyim.
I think it won't rain tomorrow.
Bence yarın yağmur yağmayacak.
Will you pick me up at seven tomorrow morning?
Beni yarın sabah yedide alır mısın?
You can visit me tomorrow.
Beni yarın ziyaret edebilirsin.
My gut feeling is that Tom won't show up tomorrow.
Benim içgüdüsel hissim Tom'un yarın gelmeyeceğidir.
I need to know by tomorrow.
Benim yarına kadar bilmem gerekiyor.
It is impossible for me to finish my term paper by tomorrow.
Benim yarına kadar dönem ödevimi bitirmem imkansızdır.
I have a few essays to write by tomorrow.
Benim yarına kadar yazacak birkaç denemem var.
A friend comes to play at our house tomorrow.
Bir arkadaş, yarın evimizde oynamak için geliyor.
In case anyone's interested, I don't plan to be here tomorrow.
Birinin ilgilenmesi ihtimaline karşın, yarın burada olmayı planlamıyorum.
We are to meet again at the park tomorrow afternoon.
Biz yarın öğleden sonra parkta tekrar buluşacağız.
We're going to play baseball tomorrow.
Biz yarın beyzbol oynayacağız.
We are leaving Japan tomorrow morning.
Biz yarın sabah Japonya'dan ayrılıyoruz.
We have to finish preparations for the party by tomorrow.
Biz yarına kadar parti hazırlıklarını bitirmek zorundayız.
We have to be there on time, so don't stand me up tomorrow!
Biz zamanında orada olmak zorundayız, bu yüzden yarın beni bekletme.
Visit us tomorrow.
Bizi yarın ziyaret edin.
Bogdan said he would be there tomorrow.
Bogdan, yarın burada olacağını söylemişti.
I need to pay this bill by tomorrow.
Bu faturayı yarına kadar ödemem gerekiyor.
It gets very cold tonight. Maybe it will snow tomorrow.
Bu gece hava iyice soğuyacak. Belki yarın kar yağar.
This work must be finished by tomorrow.
Bu iş yarına kadar bitirilmeli.
This melon will be good to eat tomorrow.
Bu kavun yarın yemek için iyi olur.
Mail this letter tomorrow morning.
Bu mektubu yarın sabah postala.
This mail will be delivered tomorrow.
Bu posta yarın teslim edilecek.
This milk won't keep till tomorrow.
Bu süt yarına kadar dayanmaz.
Can this wait until tomorrow?
Bu yarına kadar bekleyebilir mi?
Here today and gone tomorrow.
Bugün burada ve yarın gitti.
Today is Saturday and tomorrow is Sunday.
Bugün cumartesi ve yarın pazar.
If the shop is closed today, I'll try again tomorrow.
Bugün dükkan kapalı ise, ben yarın tekrar deneyeceğim.
I would rather you came tomorrow than today.
Bugün gelmektense yarın gelmeni tercih ederim.
I would rather go today than tomorrow.
Bugün gitmeyi yarın gitmeye tercih ederim.
It's Monday today and it will be Tuesday tomorrow.
Bugün Pazartesi ve yarın Salı olacak.
Can I come to you this afternoon or tomorrow afternoon?
Bugün veya yarın öğleden sonra size gelebilir miyim?
Never put off till tomorrow what you can do today.
Bugün yapabileceğin şeyi yarına bırakma.
Today is the tomorrow we worried about yesterday.
Bugün, dün yarın için endişelendiğimiz gündür.
Today's friends are tomorrow's enemies.
Bugünün dostları yarının düşmanlarıdır.
Never put off to tomorrow what you can do today.
Bugünün işini yarına bırakma.
I suggest we finish this tomorrow.
Bunu yarın bitirmemizi öneririm.
Would you mind leaving it until tomorrow?
Bunu yarına bırakmanınızın bir sakıncası var mı?
Let's quit here and continue tomorrow.
Burada bırakalım ve yarın devam edelim.
I feel like taking a day off tomorrow.
Canım yarın bir gün izin almak istiyor.
Carol will have left for London by eight tomorrow.
Carol yarın sekize kadar Londra'dan ayrılmış olacak.
The funeral is tomorrow.
Cenaze yarın.
Chris can't work tomorrow.
Chris yarın çalışamaz.
Chris can't come to work tomorrow.
Chris yarın işe gelemeyecek.
Their wedding will be tomorrow.
Düğünleri yarın olacak.