I think you've made a terrible mistake.
Çok kötü bir hata yaptığını düşünüyorum.
You're terrible.
Çok kötüsün.
A terrible battle took place at Kasserine in western Tunisia.
Batı Tunus'ta Kasserine'de korkunç bir savaş gerçekleşti.
I feel terrible today.
Ben bugün berbat hissediyorum.
I'm a terrible dancer.
Ben kötü bir dansçıyım.
I have a terrible pain.
Berbat bir ağrım var.
I had a terrible experience.
Berbat bir deneyim yaşadım.
He had a terrible experience.
Berbat bir deneyim yaşadım.
We had a terrible time.
Berbat bir zaman geçirdik.
The trip was canceled because of the terrible storm.
Berbat fırtına nedeniyle seyehat iptal edildi.
You look terrible. What happened?
Berbat görünüyorsun. Ne oldu?
We feel terrible.
Berbat hissediyoruz.
Many soldiers suffered terrible wounds in the battle.
Birçok asker savaşta kötü yaralardan acı çekti.
This is all a terrible mistake.
Bu bütünüyle korkunç bir hata.
It's terrible.
Bu berbat.
I got terrible grades this term.
Bu dönem berbat notlar aldım.
This movie is terrible.
Bu film berbat.
This is really terrible.
Bu gerçekten korkunç.
This is a terrible idea.
Bu korkunç bir düşünce.
This is a terrible mistake.
Bu korkunç bir hata.
This was a terrible mistake.
Bu korkunç bir hataydı.
This is terrible.
Bu korkunç.
The weather is terrible today.
Bugün hava berbattır.
It is terrible weather today.
Bugün hava berbattır.
We saw a terrible movie last night.
Dün gece berbat bir film izledik.
I had a terrible dream last night.
Dün gece korkunç bir rüya gördüm.
The earthquake was a terrible experience.
Deprem korkunç bir deneyimdi.
That movie was terrible.
Film berbattı.
Your French accent is terrible.
Fransızca aksanın berbat.
My French is terrible.
Fransızcam berbat.
There was a terrible storm here last week.
Geçen hafta burada korkunç bir fırtına vardı.
A terrible thing happened last week.
Geçen hafta korkunç bir şey oldu.
General John Pope made a terrible mistake.
General John Pope korkunç bir hata yaptı.
The news was unbelievably terrible.
Haber inanılmaz korkunçtu.
I feel terrible about my mistake.
Hatam hakkında kötü hissediyorum.
I've done some terrible things in my life.
Hayatımda bazı korkunç şeyler yaptım.
We all feel terrible.
Hepimiz çok kötü hissediyoruz.
The heat is terrible today.
Isı bugün korkunç.
Tom is in terrible shape.
Kötü formdayım.
She fainted when she heard the terrible news.
Kötü haberi duyunca bayıldı.
Ken seems to have a terrible cold.
Ken korkunç bir soğuk algınlığı olmuş gibi görünüyor.
I feel terrible, but I've just broken your ashtray.
Kendimi berbat hissediyorum, ama ben sadece kül tablanı kırdım.
I feel terrible.
Kendimi berbat hissediyorum.
The devastation in Kobe was as terrible as I had imagined.
Kobe'nin yıkımı düşündüğüm kadar kötüydü.
I have terrible pains.
Korkunç ağrılarım var.
I have a terrible toothache.
Korkunç bir diş ağrım var.
It looks terrible.
Korkunç görünüyor.
Dozens of people were injured in the terrible accident.
Korkunç kazada düzinelerle insan yaralandı.
The terrible scene made him shudder.
Korkunç sahne onu ürpertti.
The terrible scene made him tremble in fear.
Korkunç sahne onu korku içinde titretti.
The terrible scene sent shivers down his spine.
Korkunç sahne onun tüylerini diken diken etti.
It was terrible.
Korkunçtu.
You were terrible.
Korkunçtun.
What a terrible day!
Ne berbat bir gün!
She's a terrible do-nothing.
O çok aylak biridir.
That's so terrible.
O çok berbat.
He caught a terrible cold.
O berbat bir soğuk aldı.
Is it really so terrible?
O gerçekten çok kötü mü?
Is that so terrible?
O kadar korkunç mu?
He found himself in a terrible fix.
O kendini kötü,zor bir duruma düşürdü.
It was a terrible day.
O korkunç bir gündü.
That sounds terrible.
O korkunç görünüyor.
That was terrible.
O korkunçtu.
That's terrible.
O korkunçtur.
He is terrible at math.
O matematikte kötüdür.
She looked terrible at that time.
O zaman çok kötü görünüyordu.
If he had been careful then, the terrible accident would not have happened.
O zaman dikkatli olsaydı, korkunç kaza olmazdı.
She is terrible at cooking.
O, kötü yemek yapar.
It was a terrible accident.
O, korkunç bir kazaydı.
It was a terrible affair.
O, korkunç bir olaydı.
An extremely terrible thing happened to him.
Ona son derece korkunç bir şey oldu.
They're terrible.
Onlar korkunçlar.
They said something terrible had happened to Mary.
Onlar Mary'ye korkunç bir şey olduğunu söylediler.
A terrible fate awaited him.
Onu kötü bir kader bekliyordu.
How do you know it'll be terrible?
Onun berbat olacağını nasıl biliyorsun?
He has a terrible hangover.
Onun korkunç bir içki sersemliği var.
That tastes terrible.
Onun tadı berbat.
There was a terrible accident on the freeway.
Otobanda korkunç bir kaza vardı.
I think something terrible has happened to Tom.
Sanırım Tom'a çok kötü bir şey oldu.
You're a terrible liar.
Sen berbat bir yalancısın.
Smoking is terrible for your health.
Sigara içmek sağlığınız için çok kötüdür.
Tom has been doing terrible things.
Tom çok kötü şeyler yapıyor.
Tom is a terrible father.
Tom çok kötü bir baba.
Tom made a terrible decision.
Tom çok kötü bir karar verdi.
Tom is a terrible roommate.
Tom çok kötü bir oda arkadaşı.
Tom is a terrible salesman.
Tom çok kötü bir satıcı.
Tom made a terrible choice.
Tom çok kötü bir seçim yaptı.
Tom did some terrible things.
Tom bazı korkunç şeyler yaptı.
Tom is a terrible farmer.
Tom berbat bir çiftçi.
Tom is a terrible singer.
Tom berbat bir şarkıcı.
Tom knows he's a terrible dancer.
Tom berbat bir dansçı olduğunu biliyor.
