Let's talk about your work.
İşin hakkında konuşalım.
First, we will talk to Doctor Benjamin Burns.
İlk olarak, Dr. Benjamin Burns ile konuşacağız.
People talk without having anything to say.
İnsanlar söyleyecek bir şeyi olmadan konuşurlar.
I can't talk with people.
İnsanlarla konuşamam.
You may talk as much as you like.
İstediğin kadar çok konuşabilirsin.
Now I really started to talk nonsense.
İyice saçmalamaya başladım.
We often talk about the weather.
Çoğunlukla hava hakkında konuşuruz.
I don't want to talk about my child.
Çocuğum hakkında konuşmak istemiyorum.
Do you want to talk to the children?
Çocuklarla konuşmak istiyor musun?
We don't talk much.
Çok fazla konuşmayız.
You don't talk much, do you?
Çok fazla konuşmazsın, değil mi?
You talk too much.
Çok fazla konuşuyorsun.
You have a tendency to talk too fast.
Çok hızlı konuşma eğiliminiz var.
You talk so fast, I can't get a word.
Çok hızlı konuşuyorsun, tek kelime anlamıyorum.
She tends to talk too much.
Çok konuşmaya eğilimlidir.
We don't talk a lot.
Çok konuşmayız.
I talk a lot.
Çok konuşurum.
We had a very long talk.
Çok uzun bir konuşma yaptık.
You don't have to talk so loud.
Çok yüksek sesle konuşmak zorunda değilsiniz.
Let's talk about love.
Aşk hakkında konuşalım.
You should talk to the teacher yourself.
Öğretmenle kendiniz konuşmalısınız.
Do not talk with your mouth full.
Ağzın doluyken konuşma.
Don't talk with your mouth full.
Ağzın doluyken konuşma.
You must not talk with your mouth full.
Ağzın doluyken konuşmamalısın.
I don't want to talk about my family.
Ailemle ilgili olarak konuşmak istemiyorum.
Don't talk to me now.
Şimdi benimle konuşma.
It's still too early to talk about this now.
Şimdi bundan bahsetmek için henüz çok erken.
I'll go talk to Tom now.
Şimdi gidip Tom'la konuşacağım.
We have a lot to talk about right now.
Şimdi hakkında konuşacağımız çok şey var.
I can't talk now.
Şimdi konuşamam.
I can't talk right now. I'm eating dinner.
Şimdi konuşamam. Yemek yiyorum.
We can't talk now.
Şimdi konuşamayız.
She's busy now, so she can't talk with you.
Şimdi meşgul, bu yüzden seninle konuşamaz.
I need a little time to talk to you now.
Şimdi seninle konuşmak için biraz zamana ihtiyacım var.
I can't talk to Tom now.
Şimdi Tom'la konuşamam.
I have to talk to Tom now.
Şimdi Tom'la konuşmalıyım.
I'll go talk to Tom right now.
Şimdi Tom'la konuşmaya gideceğim.
Let Tom talk first.
Önce Tom'un konuşmasına izin ver.
I may be antisocial, but it doesn't mean I don't talk to people.
Antisosyal olabilirim fakat bu insanlarla konuşmadığım anlamına gelmez.
We'll talk upstairs.
Üst katta konuşacağız.
Don't worry. I'll talk to Tom.
Üzülme. Tom'la konuşacağım.
We've got to talk to Tom before he does something stupid.
Aptalca bir şey yapmadan önce Tom'la konuşmalıyız.
Don't talk to me anymore.
Artık benimle konuşma.
I no longer have the energy to talk.
Artık konuşacak enerjim yok.
I'm not going to talk anymore.
Artık konuşmayacağım.
Let's not talk about it any more.
Artık onun hakkında konuşmayalım.
I don't want to talk to her anymore.
Artık onunla konuşmak istemiyorum.
I won't talk with him anymore.
Artık onunla konuşmayacağım.
I won't talk to him anymore.
Artık onunla konuşmayacağım.
I don't talk to Tom anymore.
Artık Tom'la konuşmuyorum.
She will never talk about it.
Asla onun hakkında konuşmayacak.
I'm too busy to talk to you now.
Şu an seninle konuşmak için çok meşgulüm.
I don't want to talk about it right now.
Şu anda bu konuda konuşmak istemiyorum.
She's busy now and can't talk with you.
Şu anda meşgul ve sizinle konuşamaz.
I need to talk to you now.
Şu anda seninle konuşmalıyım.
That Prof.'s talk is driving me up the wall.
Şu Prof.'un konuşması beni deli ediyor.
Talk to my lawyer.
Avukatımla konuş.
Talk to my lawyers.
Avukatlarımla konuş.
Don't talk like that.
Öyle konuşma.
I just had a talk with Tom.
Az önce Tom ile konuştum.
Can we talk in private?
Özel konuşabilir miyiz?
Let him talk.
Bırak konuşsun.
Let her talk.
Bırak konuşsun.
He must be a fool to talk like that.
Böyle konuşmak için aptal olmalı.
I talk to young people all day long.
Bütün gün boyunca genç insanlarla konuşurum.
Let's talk the night away tonight, shall we?
Bütün gece konuşalım, olur mu?
When you talk to others, you're doing it with your arms crossed.
Başkalarıyla konuşurken, kollarınız çaprazlama bağlı şekilde onu yapıyorsunuz.
My father doesn't really talk much.
Babam gerçekten çok konuşmaz.
I came to talk with your father, not with you.
Babanla konuşmaya geldim, seninle değil.
Don't talk back to me.
Bana karşılık verme.
Don't talk back to me like that.
Bana o şekilde karşılık verme.
Don't talk to me about Tom.
Bana Tom'dan bahsetme.
Don't talk to the press.
Basına konuşmayın.
May I talk to Mr. Brown?
Bay Brown ile konuşabilir miyim?
May I talk to Ms. Brown?
Bayan Brown'la konuşabilir miyim?
I sometimes talk to my neighbor across the fence.
Bazen çit boyunca komşumla konuşurum.
He would sometimes talk with the soldiers.
Bazen askerlerle konuşurdu.
Sometimes the people you think don't want to talk to you are the ones waiting for you to talk to them.
Bazen seninle konuşmak istemeyeceğini düşündüğün insanlar senin onlarla konuşmanı bekleyen insanlardır.
My baby wants to talk.
Bebeğim konuşmak istiyor.
Maybe we can talk.
Belki konuşabiliriz.
I'm not a child. Don't talk to me like I am.
Ben çocuk değilim. Benimle çocukmuşum gibi konuşma.
I don't want to talk about that now.
Ben artık o konuda konuşmak istemiyorum.
I can't talk about it right now.
Ben şimdi bu konuda konuşamam.
I can't talk about this right now.
Ben şimdi bu konuda konuşamam.
I can't talk about that right now.
Ben şimdi o konuda konuşamam.
He gets jealous when I talk to other guys.
Ben diğer çocuklarla konuşursam kıskanır.
I want someone to talk to.
Ben konuşacak birini istiyorum.
I like the way you talk.
Ben konuşma şeklini seviyorum.
Listen while I talk.
Ben konuşurken dinle.
I cannot calculate the final cost until I talk with our contractors.
Ben müteahhitlerle konuşuncaya kadar nihai maliyeti hesaplayamam.
I don't want to talk about it.
Ben onun hakkında konuşmak istemiyorum.
I don't want to talk to you.
Ben seninle konuşmak istemiyorum.