Two detectives followed the suspect.
İki dedektif şüpheliyi izledi.
The suspect began to confess at last.
Şüpheli sonunda itiraf etmeye başladı.
The suspect was given the third degree until he confessed his crime.
Şüpheli suçunu itiraf edene kadar üçüncü dereceden suçlu sayıldı.
Apart from his parents, nobody would defend the suspect.
Anne ve babasının dışında, hiç kimse şüpheliyi savunmadı.
I'm a suspect.
Ben bir şüpheliyim.
I suspect he is ill.
Ben onun hasta olduğunu sanıyorum.
I suspect that he is lying.
Ben onun yalan söylediğinden şüpheliyim.
They'll suspect me.
Benden kuşkulanacaklar.
I could be a suspect.
Bir şüpheli olabilirim.
Prosecutors in court have to substantiate their claims in order to prove a suspect is guilty.
Bir şüphelinin suçlu olduğunu ispatlamak için mahkemedeki savcılar iddialarını kanıtlamak zorundadır.
If we suspect others, others will suspect us just as much.
Biz başkalarından şüphe ettikçe, onlar bizden daha çok şüphe edecektir.
We suspect him of telling a lie.
Biz onun yalan söylediğinden şüpheleniyoruz.
The police arrested the suspect yesterday.
Dün polisler şüpheliyi tutukladı.
We've got a suspect in custody.
Gözaltında bir şüphelimiz var.
After a bit of googling, I suspect that what you said may not be true.
Google'da biraz araştırdıktan sonra, söylediğinin gerçek olmadığından şüpheleniyorum.
I suspect you're right.
Haklı olduğundan şüpheleniyorum.
I suspect you're wrong.
Hatalı olduğundan kuşkulanıyorum.
We all suspect him of murder.
Hepimiz cinayeti onun işlediğinden şüpheleniyoruz.
Who do you suspect?
Kimden şüpheleniyorsunuz?
Why do you suspect me?
Niçin benden şüpheleniyorsun?
Why should you suspect me?
Niçin benden şüphelenmen gerekiyor?
He's our only suspect.
O bizim tek şüpheli.
He began to suspect something was wrong when the seller didn't allow him to test the item before buying it.
O, malı almadan önce satıcının onu test etmesine izin vermediğinde bir şeyin yanlış olduğundan şüphelenmeye başladı.
I suspect that you won't like it.
Ondan hoşlanmayacağından kuşkuluyum.
I suspect that Tom is the one who stole the money.
Parayı çalan kişinin Tom olduğundan kuşkulanıyorum.
The police ordered the suspect to drop his gun.
Polis şüphelinin silahını bırakmasını emretti.
The policeman wouldn't let go of the suspect.
Polis şüpheliyi bırakmadı.
The police arrested the suspect.
Polis şüpheliyi tutukladı.
The police suspect that Tom was trying to poison Mary.
Polis Tom'un Mary'yi zehirlemeye çalıştığından kuşkulanıyor.
The police suspect that he robbed the bank.
Polis, bankayı onun soyduğundan şüpheleniyor.
The police arrested a suspect in connection with the robbery.
Polis, soygun olayı ile ilişkili olarak bir şüpheliyi tutukladı.
The police have a suspect in custody.
Polisin gözaltında bir şüphelisi var.
The police suspect that he was lying.
Polisler onun yalan söylediğinden şüpheleniyorlar.
You're a suspect.
Sen bir şüphelisin.
Do you think they suspect me?
Sence benden şüpheleniyorlar mı?
The fingerprints left on the weapon match the suspect's.
Silahta kalan parmak izleri şüphelininki ile uyuşuyor.
Tom is no longer our prime suspect.
Tom artık bizim birinci dereceden şüphelimiz değil.
Tom was detained as a suspect.
Tom şüpheli olarak gözaltına alındı.
Is Tom a suspect?
Tom bir şüpheli mi?
Tom doesn't suspect a thing.
Tom bir şeyden şüphelenmiyor.
Tom began to suspect something wasn't quite right.
Tom bir şeyin oldukça doğru olmadığından kuşkulanmaya başladı.
Tom began to suspect something was wrong.
Tom bir şeyin yanlış olduğundan şüphelenmeye başladı.
Tom was arrested as a suspect in a criminal case.
Tom bir cinayet davasında bir şüpheli olarak tutuklandı.
Tom is a suspect in a homicide investigation.
Tom bir cinayet soruşturmasında bir şüphelidir.
Tom didn't leave a suicide note, so the police suspect murder.
Tom bir intihar notu bırakmadı, bu yüzden polis cinayetten şüpheleniyor.
Tom is our prime suspect.
Tom bizim ilk şüphelimiz.
Tom began to suspect that Mary was cheating on him.
Tom Mary'nin onu aldattığından şüphelenmeye başladı.
Tom began to suspect that Mary was planning a surprise birthday party.
Tom Mary'nin sürpriz bir doğum günü partisi planladığından şüphelenmeye başladı.
Tom knows the police suspect him.
Tom polisin kendisinden şüphelendiğini biliyor.
Tom began to suspect Mary would leave him.
Tom, Mary'nin onu terk edeceğinden şüphelenmeye başladı.
You suspect Tom, don't you?
Tom'dan şüpheleniyorsun, değil mi?
I suspect Tom is a spy.
Tom'un bir ajan olduğundan kuşkulanıyorum.
I suspect Tom knows more.
Tom'un daha fazlasını bildiğinden kuşkulanıyorum.
I suspect that Tom is up to his old tricks again.
Tom'un eski hilelerini yine yaptığından şüpheleniyorum.
I suspect that Tom is unaware of what Mary has done.
Tom'un Mary'nin ne yaptığının farkında olmadığından kuşkulanıyorum.
Tom had no reason to suspect that Mary was lying.
Tom'un Mary'nin yalan söylediğinden şüphelenmek için bir nedeni yoktu.
I suspect that Tom is in love with Mary.
Tom'un Mary'ye aşık olduğundan kuşkulanıyorum.
I suspect that Tom is a cold-blooded murderer.
Tom'un soğukkanlı bir katil olduğundan şüpheleniyorum.
I suspect that Tom cheated on the test.
Tom'un testte kopya çektiğinden kuşkulanıyorum.
We suspect poisoning.
Zehirlenmekten şüphe ediyoruz.
After they questioned him, the police returned the suspect to the house.
Any suspect case is considered a public health emergency due to the severity of this illness.
Did you advise the suspect of his rights?
Do they suspect me?
Do you have any other reasons to suspect Tom?
Doctors suspect smoking has lot to do with cancer.
Does Tom suspect anything?
Everybody's a suspect.
He didn't suspect anything.
He interviewed the suspect today.
He is considered the prime suspect by the police.
He looks very friendly, but I suspect him all the same.
He was suspect in that he had no alibi.
I could not but suspect that there was something behind it.
I didn't suspect anything.
I do not suspect that his opinion is any different from ours.
I knew they would suspect Tom.
I suspect Eldad to follow my doings.
I suspect him to be a liar.
I suspect something is up.
I suspect that he makes up policy as he goes along.
I suspect that his wife is cheating on him with the postman.
I suspect that there was an oversight in the examination.
I suspect that Tom did that just to get some attention.
I suspect that Tom doesn't do his homework by himself.
I suspect they water down the beer in that pub.
I suspect you know why I'm here.
I suspect you've already done that.
I'm not a suspect.
It has become clear what murder-suspect Miura's jail lifestyle is like.
It's totally without precedent for the suspect's attorney to be the true culprit.
Maria didn't suspect that "Tom", her pen-friend, with whom she had been corresponding for months over the Internet and whom she secretly loved, without ever having met him, was actually a super-intelligent squirrel.
Mary had no reason to suspect that Tom was two-timing her.
