There's no such word as "can't".
"Can't" diye bir sözcük yoktur.
Such is life.
İşte hayat.
Man has many wishes that he does not really wish to fulfil, and it would be a misunderstanding to suppose the contrary. He wants them to remain wishes, they have value only in his imagination; their fulfilment would be a bitter disappointment to him. Such a desire is the desire for eternal life. If it were fulfilled, man would become thoroughly sick of living eternally, and yearn for death.
İnsanın gerçekten yapmak istemediği bir sürü istekleri vardır, ve aksini düşünmek bir yanlış anlama olurdu.O onların istekler kalmasını ister, onların sadece onun hayalinde değeri vardır; Onların yapılması ona karşı daha şiddetli bir hayal kırıklığı olurdu. Böyle bir istek sonsuz hayat için istektir.Eğer onlar yerine getirilse, insan sonsuza kadar yaşamaktan tamamen usanırdı ve ölümü isterdi.
Why do people add simple and common sentences such as "hello", "how are you", etc.?
İnsanlar niçin "merhaba ", "nasılsın" vb. gibi basit ve yaygın cümleler ekliyorlar.
Children say such stupid things.
Çocuklar böyle aptalca şeyler söylerler.
It's such a beautiful day.
Çok güzel bir gün.
It was such a nice day.
Çok güzel bir gündü.
You seem like such a nice girl.
Çok iyi bir kıza benziyorsun.
I've been waiting for such a long time.
Çok uzun zamandır bekliyorum.
You are such a liar!
Çok yalancısın!
I have had such a busy morning.
Çok yoğun bir sabah geçirdim.
Don't do such a thing in fun.
Şakadan böyle bir şey yapmayın.
The teacher can't have said such a thing.
Öğretmen böyle bir şey söylemiş olamaz.
The teacher cannot have said such a thing.
Öğretmen böyle bir şey söyleyemez.
I regret having said such a thing to my teacher.
Öğretmenime böyle bir şey söylediğime pişmanım.
The man was devoid of such human feelings as sympathy.
Adam sempati gibi insani değerleden yoksundu.
My family isn't such a big family.
Ailem öyle büyük bir aile değildir.
Have you ever seen such a beautiful sunset?
Şimdiye kadar böylesine güzel bir gün batımı gördün mü?
A wise man would not say such a thing.
Akıllı bir adam böyle bir şey söylemezdi.
Bear in mind that, under such circumstances, we have no alternative but to find another buyer.
Aklınızda bulunsun, bu koşullar altında başka bir alıcı bulmaktan başka alternatifimiz yok.
I have no idea what he has in mind, rejecting such a favorable proposal.
Aklında ne olduğuna dair hiçbir fikrim yok, böylesine olumlu teklifi reddetti.
Who that believes in God would do such a thing?
Allah'a inanan kim böyle bir şey yapardı?
What would happen if two powerful nations with different languages - such as United States and China - would agree upon the experimental teaching of Esperanto in elementary schools?
Amerika Birleşik Devletleri ve Çin gibi farklı dilleri olan iki güçlü devlet ilköğretim okullarında Esperanto deneysel öğretimi üzerinde anlaşmaya varsalardı ne olurdu?
As far as my experience goes, such a plan is impossible.
Anladığım kadarıyla, öylesine bir plan imkansızdır.
What I don't understand is why the children aren't being allowed to play outside on such a nice day.
Anlamadığım şey böylesine güzel bir günde çocukların dışarıda oynamasına niçin izin verilmediğidir.
Don't bother your parents with such a trivial thing.
Anne babanı böyle saçma bir şeyle rahatsız etme.
Never have I seen such a beautiful sunset.
Asla böylesine güzel bir gün batımı görmedim.
We do not become good drivers by concentrating on driving as such.
Aslında sürmeye yoğunlaşarak iyi sürücüler olmayız.
You should read such a good book as he is reading now.
Şu anda onun okuduğu gibi güzel bir kitap okumalısın.
You don't need to go in such a hurry.
Öyle aceleyle gitmene gerek yok.
What made you say such a stupid thing as that?
Öyle aptalca bir şeyi sana ne söyletti?
I will not go to the length of saying such things.
Öyle şeyler söyleyecek kadar ileri gitmem.
Don't say such a thing.
Öyle bir şey söylemeyin.
He cannot have done such a thing.
Öyle bir şey yapmış olamaz.
I did no such thing.
Öyle bir şey yapmadım.
I cannot afford to buy such a thing.
Öyle bir şeyi satın almayı göze alamam.
Don't say such a thing again.
Öyle bir şeyi tekrar söyleme.
I wondered if I could do such a thing.
Öyle bir şeyi yapabilip yapamayacağımı merak ettim.
You should not have lent the money to such a person.
Öyle bir kişiye ödünç para vermemeliydin.
Such was the explosion that the roof was blown off.
Öyle bir patlamaydı ki çatı uçuruldu.
She would not deign to consider such an offer.
Öyle bir teklifi düşünmeye tenezzül etmedi.
Making such a judgement may lead to wrong ideas.
Öyle bir yargılama yapmak yanlış fikirlere yönlendirebilir.
I would never have guessed that you could buy butter for such a low price.
Öyle düşük bir fiyata yağ satın alabileceğini asla tahmin etmezdim.
I've never seen such a beautiful flower.
Öyle güzel bir çiçek görmedim.
It was such a nice joke that everybody burst out laughing.
Öyle güzel bir fıkraydı ki, herkes birden kahkahayı bastı.
You should've rejected such an unfair proposal.
Öyle haksız bir öneriyi reddetmeliydin.
I didn't know you were such a good cook.
Öyle iyi bir aşçı olduğunu bilmiyordum.
Don't be such a pessimist.
Öyle karamsar olma.
You need not have such fear.
Öyle korkmana gerek yok.
What put such an idea into your head?
Öyle saçma bir fikri aklınıza ne koydu.
Such a strange thing is not likely to happen.
Öyle tuhaf bir şeyin gerçekleşmesi muhtemel değildir.
It is strange that he should be put up at such a cheap hotel.
Öyle ucuz bir otelde misafir edilmesi tuhaf.
You do such a thing once too often and get punished.
Öylesine bir şeyi bir kez çok sık yaparsın ve cezalandırılırsın.
It was such a shock.
Öylesine bir şoktu.
Such a plan is bound to fail.
Öylesine bir plan kesin başarısız olacaktır.
It is such an old song that everybody knows it.
Öylesine eski bir şarkı ki onu herkes bilir.
I would rather die than do such an unfair thing.
Öylesine haksız bir şey yapmaktansa ölmeyi tercih ederim.
He was such a bright boy others admired him.
Öylesine parlak bir çocuktu ki diğerleri ona hayrandı.
It was such a hot day that we went swimming.
Öylesine sıcak bir gündü ki yüzmeye gittik.
It was such a boring speech that I fell asleep.
Öylesine sıkıcı bir konuşmaydı ki uyuyakaldım.
Well, there's no such thing as being too late to correct one's faults.
Öyleyse, birisinin hatasını düzeltmekte geç kalmak diye bir şey yoktur.
It is criminal to pay so much money for such trifles.
Böyle ıvır zıvır için bu kadar çok para ödemek cinayettir.
I'd never ask such a childish question.
Böyle çocukça bir soru asla sormazdım.
Don't be such a baby.
Böyle çocuksu olmayın.
Don't worry about such a trivial problem.
Böyle önemsiz bir sorun hakkında endişelenmeyin.
Don't be in such a hurry.
Böyle acele etmeyin.
You need not have come in such a hurry.
Böyle aceleyle gelmene gerek yoktu.
Don't be such a drag.
Böyle aptal olmayın.
He cannot have done such a silly thing.
Böyle aptalca bir şey yapmış olamaz.
Who would do such a stupid thing?
Böyle aptalca bir şeyi kim yapardı?
Don't say such things.
Böyle şeyler söyleme.
It is careless of you to say such things.
Böyle şeyler söylemen senin dikkatsizliğin.
Do you believe in such things?
Böyle şeylere inanır mısınız?
I don't believe such things exist.
Böyle şeylerin var olduğuna inanmıyorum.
How did you come by such a big sum of money?
Böyle büyük bir miktarda parayı nasıl kazandın?
Where did you find such an ugly hat?
Böyle biçimsiz bir şapkayı nereden buldun?
Such a boy is loved by everybody.
Böyle bir çocuk, herkes tarafından sevilir.
I cannot bring myself to help such a man.
Böyle bir adama yardım etmeye kalkışmam.
I might as well die as marry such a man.
Böyle bir adamla evleneceğime, ölürüm daha iyi.
He ought to know better than to quarrel with such a fellow.
Böyle bir adamla tartışılmayacağını bilecek kadar akıllı olmalısın.
I am glad I did not buy such a thing.
Böyle bir şey almadığım için memnunum.
You don't need to worry about such a thing.
Böyle bir şey hakkında üzülmene gerek yok.
Such a thing is of no account.
Böyle bir şey hiç önemli değil.
Don't worry about such a thing.
Böyle bir şey için endişe etmeyin.
Such a thing can't happen in Japan.
Böyle bir şey Japonya'da olamaz.
How did such a thing come about?
Böyle bir şey nasıl oldu?
I thought you would be the last person to be such a thing.
Böyle bir şey olacak son kişi olduğunuzu düşündüm.
He denied having said such a thing.
Böyle bir şey söylediğini inkar etti.
She must be stupid to say such a thing.
Böyle bir şey söylemek için aptal olmalı.
He must be crazy to say such a thing.
Böyle bir şey söylemek için deli olmalı.
It is courageous of you to say such a thing.
Böyle bir şey söylemen cesurca.
It is strange that he should say such a thing.
Böyle bir şey söylemesi garip.
He knew better than to say such a thing.
Böyle bir şey söylemeyecek kadar akıllıydı.
She can't have said such a thing.
Böyle bir şey söylemiş olamaz.
I promised no such thing.
Böyle bir şey söz vermedim.
