story ile ilgili cümleler

It's a very sad story.
Çok üzücü bir hikaye.

The students said the story was too difficult.
Öğrenciler hikayenin çok zor olduğunu söyledi.

The teacher told us a funny story.
Öğretmen bize komik bir hikaye anlattı.

Now the story is over.
Şimdi hikaye bitti.

He amused himself by reading a detective story after supper.
Akşam yemeğinden sonra bir dedektif hikayesi okuyarak kendini eğlendirdi.

My uncle told me the story by way of a joke.
Amcam masalı bir şaka gibi okudu.

The sad story moved us to tears.
Üzücü hikaye bizi ağlattı.

You don't actually believe that story?
Aslında o hikayeye inanmıyor musun?

I recalled a newspaper story about those twins.
Şu ikizler hakkındaki gazete makalesini hatırlattım.

So who did he tell the new story to?
Öyleyse yeni hikayeyi kime anlattı?

I just heard an interesting story about Tom.
Az önce Tom hakkında ilginç bir hikaye duydum.

I've never heard of such a strange story.
Böyle tuhaf bir hikaye asla duymadım.

Whoever told you such a ridiculous story?
Böylesine saçma bir hikayeyi sana kim anlattı?

You had better tell me the whole story.
Bütün hikayeyi bana anlatsan iyi olur.

My grandmother told me the story of Cinderella.
Büyükannem bana Külkedisi hikayesini anlattı.

Father told us a very interesting story.
Baba bize çok ilginç bir hikaye anlattı.

Daddy, can you read me a story before I go to sleep?
Baba, ben uyumadan bana bir öykü okur musun?

Tell me a true story.
Bana gerçek bir hikaye anlat.

Tell me the story.
Bana hikayeyi anlat.

Perhaps he knows this story.
Belki o, bu hikayeyi bilir.

I don't believe such a story.
Ben öyle bir hikayeye inanmam.

I've never heard such a story all my life.
Ben bütün hayatım boyunca böyle bir hikaye duymadım.

I remember hearing the story once.
Ben bir zamanlar hikayeyi duyduğumu hatırlıyorum.

I also heard a similar story.
Ben de benzer bir hikaye işittim.

I haven't heard that story yet.
Ben henüz o hikayeyi duymadım.

I read an exciting story.
Ben heyecan verici bir hikaye okudum.

I like to read story books.
Ben hikaye kitapları okumayı severim.

I know the whole of the story.
Ben hikayenin tamamını biliyorum.

I live in a two story house.
Ben iki katlı bir evde yaşarım.

I can hardly believe his story.
Ben neredeyse onun hikayesi inanamıyorum.

I believe that story.
Ben o hikayeye inanıyorum.

I doubt his story.
Ben onun hikayesinden şüphe duyuyorum.

I believe her story.
Ben onun hikayesine inanıyorum.

I can't bring myself to trust his story.
Ben onun hikayesine inanamıyorum.

I don't trust his story.
Ben onun hikayesine inanmıyorum.

I felt sorry for her when I heard her story.
Ben onun hikayesini duyduğumda onun için üzüldüm.

I'll tell you a story.
Ben size bir hikaye anlatacağım.

A friend told me that story.
Bir arkadaş bana o hikayeyi anlattı.

A newspaper printed a story about the operation.
Bir gazete operasyon hakkında bir hikaye yazdı.

I am telling a story.
Bir hikaye anlatıyorum.

He, like most Incas, believed this story.
Birçok İnkalar gibi, bu hikayeye inanırdı.

Several newspapers published the story.
Birkaç gazete haberi yayınladı.

Tell us a story.
Bize bir hikaye anlat.

Will you tell us a story?
Bize bir hikaye anlatır mısın?

She told us an interesting story.
Bize ilginç bir hikaye anlattı.

It was his story of adventure that charmed us all.
Bizi büyüleyen onun macera hikayesiydi.

This is a very entertaining story.
Bu çok eğlenceli bir hikâye.

This is a story written in English.
Bu İngilizce yazılmış bir hikayedir.

This is such a sad story.
Bu öylesine hüzünlü bir hikaye.

This story is interesting, funny and even moving.
Bu anlatı ilginç, eğlenceli ve hatta dokunaklı.

That story cannot possibly be true.
Bu anlattığının doğru olma olasılığı yok.

It's a story about a man who dies without ever finding true love.
Bu şimdiye kadar gerçek aşkı bulmadan ölen bir adam hakkındaki bir hikayedir.

This is a story about a cat.
Bu bir kedi hakkında bir hikayedir.

I am halfway through this detective story.
Bu dedektif hikayesinin yarısındayım.

This is the most exciting story that I have ever heard.
Bu duyduğum en heyecan verici hikayeydi.

This is a true story.
Bu gerçek bir hikaye.

This is a true story. A woman was admitted to a reputed obstetrics clinic to give birth.
Bu gerçek bir hikaye. Bir kadın, doğurmak için ünlü bir kadın-doğum kliniğine yatırıldı.

This sad story had a tragic ending.
Bu hüzünlü hikayenin trajik bir sonu vardı.

This story is too complex for children.
Bu hikaye çocuklar için çok karmaşık.

This story is very famous; everyone knows it.
Bu hikaye çok meşhur, herkes onu biliyor.

This story is too predictable.
Bu hikaye çok tahmin edilebilir.

This story sounds very unlikely to me.
Bu hikaye bana pek olası görünmüyor.

This story is short enough to read in one lesson.
Bu hikaye bir derste okumak için yeterince kısa.

This story is founded on fact.
Bu hikaye gerçeğe dayalıdır.

This story is based on a true story.
Bu hikaye gerçek bir hikayeye dayanıyor.

This story cannot be true.
Bu hikaye gerçek olamaz.

This story is based on actual events.
Bu hikaye gerçek olaylara dayanmaktadır.

This story is true.
Bu hikaye gerçek.

This story is based on facts.
Bu hikaye gerçeklere dayanmaktadır.

I am interested in this story.
Bu hikaye ile ilgileniyorum.

This story may sound strange, but it's absolutely true.
Bu hikaye kulağa acayip gelebilir ama tamamen gerçektir.

I was moved to tears by the story.
Bu hikaye tarafından gözyaşlarına boğuldum.

This story is worth reading again.
Bu hikaye tekrar okumaya değer.

In this story, the hero is also the villain.
Bu hikayede kahraman da kötü adam.

Did you understand the moral of this story?
Bu hikayeden alınacak dersi anladın mı?

That's the story.
Bu hikayedir.

This story doesn't have a happy ending.
Bu hikayenin mutlu bir sonu yok.

Who is the author of this story?
Bu hikayenin yazarı kimdir?

Do you really believe that story?
Bu hikayeye gerçekten inanıyor musun?

I've heard this story before.
Bu hikayeyi daha önce duydum.

I've already heard this story.
Bu hikayeyi daha önce duydum.

I remember this story.
Bu hikayeyi hatırlıyorum.

I am sure that Jim made up that story.
Bu hikayeyi Jim'in uydurduğundan eminim.

Where did you hear that story?
Bu hikayeyi nereden duydun?

I may have told you this story before.
Bu hikayeyi sana daha önce anlatmış olabilirim.

This is an interesting story.
Bu ilginç bir hikayedir.

This is a story written in easy English.
Bu kolay İngilizce ile yazılmış bir hikaye.

This story is worth reading.
Bu okumaya değer bir hikayedir.

That's quite a story.
Bu tam bir hikaye.