Most students like sports.
Öğrencilerin çoğu sporları sever.
The athlete excelled in all kinds of sports.
Atlet her türlü sporda yükseldi.
I always read the sports page first.
Ben her zaman ilk olarak spor sayfasını okurum.
I bought a red sports car.
Ben kırmızı bir spor otomobil satın aldım.
I like sports.
Ben sporları severim.
I'm bad at sports.
Ben sporlarda kötüyüm.
Billy is good at sports.
Billy sporlarda iyidir.
You have to give up sports for a while.
Bir süre spordan vazgeçmelisin.
Bob looks down on his brother for not being good at sports.
Bob sporlarda iyi olmadığı için erkek kardeşini küçümsüyor.
I don't like such sports as boxing and hockey.
Boks ve hokey gibi sporları sevmem.
What kinds of sports do you go in for these days?
Bu günlerde ne tür bir spora gidiyorsun?
I look for all the world like an athlete in this outfit, but the truth is I don't do any sports at all.
Bu giysinin içinde tıpkı bir sporcu gibi görünüyorum fakat gerçek şu ki hiç spor yapmam.
Today I will be speaking about the significance of sports in modern society.
Bugün modern toplumda sporun önemi hakkında konuşacağım.
Today, I plan to talk about the importance of sports in modern society.
Bugün, modern toplumda sporun öneminden bahsetmeyi planlıyorum.
Boys often imitate their sports heroes.
Erkek çocuklar sık sık spor kahramanlarını taklit ederler.
My brother doesn't go in for sports.
Erkek kardeşim spora ilgi duymaz.
Men are usually more interested in sports than women are.
Erkekler genellikle kadınlardan daha çok sporla ilgilenirler.
Who's your favorite sports announcer?
Favori spor spikerin kimdir?
Soccer is the most popular of all sports.
Futbol tüm sporların en popüleridir.
What sports do you like?
Hangi sporları seviyorsun?
The United States is a paradise for almost every kind of sports, thanks to its wonderfully varied climate.
Harika değişik iklimleri sayesinde, Amerika Birleşik Devletleri, hemen hemen her türlü spor için bir cennettir.
I've played sports all my life.
Hayatım boyunca spor yaptım.
I've always wanted to own a sports car.
Hep bir spor arabam olsun istemişimdir.
Do you play any sports?
Herhangi bir spor yapıyor musunuz?
Have you ever driven a sports car?
Hiç spor araba sürdün mü?
He shows interest in winter sports.
Kış sporlarına ilgi gösterir.
Kazu likes sports very much.
Kazu sporları çok sever.
I like music better than sports.
Müziği spordan daha çok severim.
He likes sports as well as music.
Müziğin yanı sıra o sporları da sever.
Tom watched as Mary drove away in her red convertible sports car.
Mary üstü açılabilir kırmızı spor arabasıyla uzaklaşırken Tom izledi.
Tom was reading the sports page when Mary came into the living room.
Mary oturma odasına girdiğinde, Tom spor sayfasını okuyordu.
What kind of sports do you do?
Ne tür sporlar yaparsın?
The most popular sports in that country are soccer, speedway and ski jumping.
O ülkedeki en popüler sporlar futbol, motorsiklet yarışı ve kayakla atlamadır.
He is a lover of sports.
O bir spor aşığı.
He excels in many sports.
O birçok sporda çok iyidir.
She likes all kinds of sports.
O her türlü spor sever.
Does he do any sports?
O herhangi bir spor yapıyor mu?
She is bad at sports.
O sporda kötüdür.
He likes both music and sports.
O, hem müzik hem de sporları sever.
He is not fond of sports, and I am not either.
O, sporların düşkünü değildir, ben de değilim.
Oh, you must be good at sports.
Oh, sporlarda iyi olmalısın.
They cheered for their sports teams.
Onlar spor takımları için tezahürat yaptılar.
They're talking about sports.
Onlar spordan bahsediyor.
Look at the sports car over there.
Oradaki spor otomobile bak.
Well, what sports do you like?
Peki, hangi sporları seversin?
He likes not only music but sports as well.
Sadece müziği değil sporu da sever.
Fall is the best season for sports.
Sonbahar spor için en iyi sezondur.
Sports make us healthy in mind as well as in body.
Spor hem zihni hem bedeni sağlıklı yapar.
Sports help to develop our muscles.
Spor kaslarımızı geliştirmemize yardımcı olur.
Sports cured him of his inferiority complex.
Spor onun aşağılık kompleksini tedavi etti.
I know you like sports.
Spor sevdiğini biliyorum.
Do you like sports?
Spor sever misiniz?
Do you like playing sports?
Spor yapmayı sever misiniz?
I like playing sports.
Spor yapmayı severim.
Do you have any interest in sports?
Spora ilgin var mı?
I am very poor at sports.
Sporda çok kötüyüm.
I am not good at sports.
Sporda iyi değilim.
I'm not good at sports.
Sporda iyi değilim.
Talking of sports, what sports do you play?
Spordan konuşmuşken, hangi sporu oynuyorsunuz?
I am interested in sports.
Sporla ilgileniyorum.
I don't go in for sports.
Sporla ilgilenmiyorum.
Sports are effective to cultivate friendship.
Sporlar dostluk geliştirmek için etkilidir.
I don't care for sports.
Sporlardan hoşlanmam.
I love sports.
Sporu severim.
He likes all kinds of sports.
Sporun her türünü sever.
I love music as well as sports.
Sporun yanı sıra müziği de severim.
I maintain that sports are a waste of time.
Sporun zaman kaybı olduğunu iddia ediyorum.
There was an old clunker parked just behind my new sports car.
Tam benim yeni spor arabamın arkasında park edilmiş eski bir külüstür vardı.
Do you like to watch sports on television?
Televizyonda spor izlemeyi sever misin?
I don't like such sports as tennis and golf.
Tenis ve golf gibi sporları sevmiyorum.
Tom doesn't seem particularly interested in sports.
Tom özellikle sporla ilgili görünmüyor.
Tom wanted a sports car and wasn't at all interested in even looking at family cars
Tom bir spor araba istedi ve aile arabalarına bakmakla bile hiç ilgilenmedi.
Tom liked beautiful women. He also liked expensive wine and fast sports cars.
Tom güzel kadınları seviyordu. Ayrıca pahalı şarap ve hızlı spor otomobilleri de seviyordu.
It wasn't Tom's first time to drive a sports car.
Tom ilk defa bir spor araba sürmüyordu.
Tom drives a red sports car.
Tom kırmızı bir spor araba sürüyor.
Tom drove Mary home in his sports car.
Tom Mary'yi spor arabasıyla evine götürdü.
Tom loves sports events.
Tom spor olaylarını sever.
Tom isn't good at sports.
Tom sporda iyi değildir.
Tom isn't very good at sports.
Tom sporda pek iyi değildir.
Tom never seems interested in talking about sports.
Tom spordan bahsetmekle ilgili görünmüyor.
Tom doesn't know much about sports.
Tom sporlar hakkında çok şey bilmez.
Tom showed no interest in sports.
Tom sporlara ilgi göstermedi.
Tom is very interested in water sports.
Tom su sporlarıyla çok ilgileniyor.
Tom cruised down Park Street in his new sports car.
Tom yeni spor arabasıyla Park Caddesinde dolaştı.
Tom doesn't have much interest in outdoor sports.
Tom, açık hava sporlarına büyük ilgi duymuyor.
Tom owns a yellow sports car.
Tom'un sarı bir spor arabası var.
In the summer, we enjoy outdoor sports.
Yazın, açık hava sporlarını severiz.
"Do you like sports?" "Yes, I especially like baseball."
"Don't you like sports?" "No, I don't."
Actors and sports stars often parlay their celebrity into endorsement deals.
All of these sports and many others are dominated by the human urge to aim at something.
Americans participate in most sports.
