sound ile ilgili cümleler

I fell sound asleep because I was very tired.
Çok yorgun olduğum için mışıl mışıl uyudum.

When you drink soup, don't make any hissing sound.
Çorba içtiğin zaman hüpletme.

My explanation may sound strange.
Açıklamam tuhaf görünebilir.

You sound surprised.
Şaşırmış gibi görünüyorsun.

Do I sound in love?
Aşık gibi görünüyor muyum?

Does it sound like I'm in love?
Aşık gibi görünüyor muyum?

You sound angry.
Öfkeli görünüyorsun.

The flash of lightning precedes the sound of thunder.
Şimşeğin ışığı gök gürültüsünün sesinden önce gelir.

I have many friends who speak fluently, but still don't sound like native speakers.
Akıcı olarak konuşan çok arkadaşım var fakat hâlâ yerliler gibi ses çıkaramıyorlar.

Sound the alarm!
Alarm verin!

Suddenly, he heard a strange sound.
Aniden garip bir ses duydu.

You sound upset.
Üzgün görünüyorsun.

Without air there can be no wind or sound on the moon.
Ayda havasız rüzgar ya da ses olmayabilir.

My grandmother is in sound health and lives alone.
Büyük annem sağlıklı ve yalnız yaşıyor.

The sound of shouting grew faint.
Bağırma sesi giderek zayıfladı.

Sometimes you sound like a girl.
Bazen bir kız gibi görünüyorsun.

The baby was sound asleep in her mother's arms.
Bebek annesinin kucağında uykuya dalmıştı.

The baby was sound asleep.
Bebek uykuya daldı.

I like the sound of the piano.
Ben piyanonun sesini seviyorum.

I heard an unusual sound.
Ben sıradışı bir ses duydum.

Do you think it's possible for me to ever sound like a native speaker?
Benim bir yerli konuşmacı gibi ses çıkarmamın mümkün olacağını hiç düşünüyor musun?

My stereo set is inferior to yours in sound quality.
Benim stereo setimin ses kalitesi seninkinden daha kötü.

The sound of an awful scream made him shudder.
Berbat bir çığlık sesi onu ürpertti.

Unless you started learning English as a child, you're unlikely to ever sound like a native speaker.
Bir çocukken İngilizce öğrenmeye başlamazsan, bir yerli gibi konuşman olası değildir.

The more countries a language is spoken in, the less important it is to sound like a native speaker, since speakers of that language are accustomed to hearing various dialects.
Bir dil ne kadar çok ülkede konuşulursa, yerli konuşanı gibi ses çıkarmak o kadar daha az önemlidir, çünkü o dilin konuşanları değişik lehçeler duymaya alışkındır.

Two hands clap and there is a sound. What is the sound of one hand?
Bir elin nesi var? İki elin sesi var.

I've heard that it's impossible to sound like a native speaker unless one starts speaking the language before the age of twelve.
Bir insan on iki yaşından önce dili konuşmaya başlamazsa bir yerli gibi konuşmasının imkansız olduğunu duydum.

Not a sound was heard.
Bir ses duyulmadı.

I don't think it's necessary for me to sound like a native speaker, I just want to be able to speak fluently.
Bir yerli gibi konuşabilmemin gerekli olduğunu düşünmüyorum, sadece akıcı şekilde konuşabilmeyi istiyorum.

I don't think I'll ever sound like a native speaker and I don't really think I need to.
Bir yerli gibi konuşacağımı sanmıyorum ve gerçekten konuşmam gerektiğini sanmıyorum.

I don't need to sound like a native speaker, I just want to be able to speak fluently.
Bir yerli gibi konuşmama gerek yok, ben sadece akıcı olarak konuşabilmeyi istiyorum.

What sound does a giraffe make?
Bir zürafa nasıl ses yapar?

The party returned safe and sound.
Birlik sağ salim geri döndü.

Empty vessels make the most sound.
Boş fıçılar en çok ses çıkarırlar.

It might sound crazy, but I think I'm still in love with Mary.
Bu çılgınca gelebilir fakat sanırım ben hâlâ Mary'ye aşığım.

Does that sound stupid?
Bu aptalca görünüyor mu?

Does this sound stupid?
Bu aptalca görünüyor mu?

This story may sound strange, but it's absolutely true.
Bu hikaye kulağa acayip gelebilir ama tamamen gerçektir.

In this course, we'll spend time helping you sound more like a native speaker.
Bu kursta, daha çok bir yerli gibi konuşmanıza yardım ederek zaman geçireceğiz.

You can hear the sound of the sea in this hotel room.
Bu otel odasında denizin sesini duyabilirsin.

I was woken up by the sound of thunder this morning.
Bu sabah gök gürültüsü ile uyandım.

That doesn't sound like something you would say.
Bu senin söyleyeceğin bir şey gibi görünmüyor.

That doesn't sound like something you would do.
Bu senin yapacağın bir şey gibi gelmiyor.

It might sound far-fetched but this is a real problem.
Bu zoraki görünebilir ama gerçek bir problemdir.

That doesn't sound right.
Bu, kulağa pek hoş gelmiyor.

That doesn't sound like something Tom would do.
Bu, Tom'un yapacağı bir şey gibi görünmüyor.

I realize that this may sound crazy, but I think I've fallen in love with your younger sister.
Bunun delice görünebileceğinin farkındayım fakat sanırım senin küçük kızkardeşine aşık oldum.

A sound sleep made me feel better.
Deliksiz bir uyku beni daha iyi hissettirdi.

I listened but could not hear any sound.
Dinledim ama bir ses duyamadım.

Nature endowed her with both a sound mind and a sound body.
Doğa ona hem sağlıklı bir akıl hem de sağlıklı bir vücut bahşetti.

If you want to sound like a native speaker, you must be willing to practice saying the same sentence over and over in the same way that banjo players practice the same phrase over and over until they can play it correctly and at the desired tempo.
Eğer bir yerli gibi konuşmak istiyorsan, banço çalanların aynı parçayı onu doğru ve istenilen tempoda çalabilinceye kadar defalarca pratik yaptıkları aynı şekilde söylemeyi pratik yapmaya istekli olmalısın.

Who can translate the difference between noise and sound?
Gürültü ve ses arasındaki farkı kim çevirebilir?

You sound beautiful.
Güzel görünüyorsun.

I heard a strange sound coming from the garage.
Garajdan gelen garip bir ses duydum.

He heard a strange sound and sprang out of bed.
Garip bir ses duydu ve yataktan fırladı.

I heard a strange sound.
Garip bir ses duydum.

It may sound strange, but what she said is true.
Garip gelebilir ama söylediği doğru.

Bagpipes produce a very strange sound.
Gaydalar çok garip bir ses çıkarırlar.

The sound of the parade died away.
Geçit töreninin sesi gittikçe kayboldu.

The air is a medium for sound.
Hava ses için bir gereçtir.

Do you hear any sound?
Herhangi bir ses duyuyor musunuz?

Everyone can help ensure that sentences sound correct, and are correctly spelled.
Herkes cümlelerin doğru seslendirilmesini ve doğru bir biçimde yazılmasını sağlamak için yardımcı olabilir.

The story didn't sound true.
Hikaye doğru görünmüyordu.

The story may sound strange, but it is true.
Hikaye garip gelebilir , ama doğru.

Light travels much faster than sound.
Işık sesten çok daha hızlı hareket eder.

Light travels faster than sound.
Işık sesten daha hızlı hareket eder.

It is because light travels faster than sound that some people look brilliant before sounding stupid.
Işık sesten daha hızlı ilerler bu sebeple bazı insanlar aptalca ses çıkarmadan önce keskin zekalı görünürler.

Light travels faster than sound.
Işık sesten daha hızlı ilerler.

Light and sound travel in waves.
Işık ve ses dalgalar halinde iletilir.

You sound jealous.
Kıskanç görünüyorsun.

You sound confused.
Kafası karışmış görünüyorsun.

A strange sound was heard from behind the door.
Kapının arkasından tuhaf bir ses duyuldu.

It's very easy to sound natural in your own native language, and very easy to sound unnatural in your non-native language.
Kendi ana dilinde doğal ses çıkarmak ve ana dilin olmayan bir dilde doğal olmayan ses çıkarmak çok kolaydır.

Rugs absorb sound.
Kilimler sesi absorbe eder.

I like the sound of harpsichord very much.
Klavsenin sesini çok severim.

You sound funny.
Komik görünüyorsun.

It may sound strange, but it is true.
Kulağa garip gelebilir ama bu doğru.

It may sound strange, but what he said is true.
Kulağa garip geliyor olabilir ama söylediği doğru.

How does that sound?
Kulağa nasıl geliyor?

The ear canal sends sound waves to the eardrum.
Kulak kanalı, kulak zarına ses dalgaları gönderir.

Please turn up the sound.
Lütfen sesi aç.

Music gives sound to fury, shape to joy.
Müzik öfkeye ses, eğlenceye şekil verir.

Commentators have variously described the sound of vuvuzelas as "annoying" and "satanic" and compared it with "a stampede of noisy elephants", "a deafening swarm of locusts", "a goat on the way to slaughter", "a giant hive full of very angry bees", and "a duck on speed".
Maç spikerleri vuvuzelaların seslerini "rahatsız edici" ve "şeytani" gibi çeşitli şekillerde tarif ettiler ve onu "gürültücü fillerin izdihamı", "sağır eden çekirge sürüsü", "katliam yolundaki bir keçi", "çok kızgın arılarla dolu büyük bir kovan" ve "hızlı ördek"'e benzettiler.

When I tried to move the desk, one of its legs made a jarring sound as it scraped across the floor.
Masayı taşımaya çalıştığımda karşıya çekerken bacaklarından biri kulak tırmalayıcı bir ses yaptı.

You can make sounds by combining letters in Modern Greek. For example you can use μπ to make the sound "b", ντ to make the sound "d", γκ to make the sound "g" and τζ to make the sound "dj".
Modern Yunanca'da harfleri birleştirerek sesler oluşturabilirsiniz. Örneğin "b" sesi için μπ'yi, "d" sesi için ντ'yi, "g" sesi için γκ'yi ve "c" sesi için ise τζ'yi kullanabilirsiniz.

I probably sound ridiculous.
Muhtemelen komik görünüyorum.

You don't sound happy.
Mutlu görünmüyorsun.

I don't think I'll ever sound like a native speaker no matter how much I try.
Ne kadar çabalarsam çabalayayım bir yerli gibi sesletim yapacağımı sanmıyorum.

Why do you sound so surprised?
Neden bu kadar şaşırmış görünüyorsun?