There's an important difference between talking "with" someone and talking "to" them.
"Biriyle" ve "birine" konuşmak arasında önemli bir fark vardır.
When I was 17, I injured myself playing football. I collided with someone and as a result of this I broke some of my teeth.
17 yaşındayken, futbol oynarken kendimi yaraladım. Birisiyle çarpıştım ve bunun sonucu olarak dişlerimden bazılarını kırdım.
Someone is inside.
İçeride birisi var.
They hired someone else for the job.
İş için başkasını tuttular.
If he doesn't accept the job, someone else will.
İşi o kabul etmezse, başkası eder.
I wish someone would help me with English composition.
İngilizce kompozisyonumda keşke biri bana yardım etse.
Is there someone who speaks English?
İngilizce konuşan biri var mı?
People usually find it very difficult to break the ice when they meet someone extremely attractive for the first time.
İnsanlar ilk kez oldukça çekici biriyle karşılaştığında genellikleri havayı yumuşatmayı zor bulurlar.
I heard someone in the crowd outside the station call my name.
İstasyonun önünde kalabalıktaki birinin benim adımı seslendiğini duydum.
I've been looking for someone to babysit my children.
Çocuklarıma bakıcılık yapacak birisini arıyorum.
Someone named Henry wanted to see you.
Adı Henry olan biri sizi görmek istedi.
I need someone now.
Şimdi birinine ihtiyacım var.
I'll send someone up to help you now.
Şimdi sana yardım etmesi için birini göndereceğim.
I'm meeting someone for dinner.
Akşam yemeği için birisiyle buluşacağım.
Someone is at the front door. Go and see who it is.
Ön kapıda biri var. Git ve kim olduğunu anla.
Someone is at the front door.
Ön kapıda birisi var.
It's good to put yourself in someone else's place now and then.
Arada sırada kendinizi başkasının yerine koymak iyidir.
I've spent my whole life looking for someone like you.
Bütün hayatımı senin gibi birini arayarak geçirdim.
You'll have to ask someone else.
Başka birine sormak zorunda kalacaksın.
Try someone else.
Başka birini dene.
I'm secretly in love with someone else's wife.
Başka birinin karısına içten içe aşık oldum.
There's someone in the backyard.
Bahçede biri var.
I became aware of someone looking at me.
Bana bakan birini fark ettim.
I need someone to call me a cab.
Bana bir taksi çağıracak birine ihtiyacım var.
Is there someone who could help me?
Bana yardım edebilecek biri var mı?
Is there someone to help me?
Bana yardım edecek biri var mı?
I need someone to help me.
Bana yardım edecek birine ihtiyacım var.
I have to find someone to help me.
Bana yardım edecek birisini bulmam gerekiyor.
Hold on, someone is knocking at my door.
Bekle , biri kapıma vuruyor.
I'm looking for someone to fall in love with.
Ben aşık olacak birini arıyorum.
I want someone to talk to.
Ben konuşacak birini istiyorum.
I entered someone else's room by mistake.
Ben yanlışlıkla başka birinin odasına girdim.
Someone cleaned my room while I was gone.
Ben yokken birisi odamı temizledi.
I plan to hire someone who can speak English.
Ben, İngilizce konuşabilen birini işe almayı düşünüyorum.
I heard someone call my name from behind.
Ben, birinin arkadan adımı seslendiğini duydum.
I think you should talk to someone.
Bence biriyle konuşmalısın.
I think you need someone to talk to.
Bence konuşacak birine ihtiyacın var.
I need someone to understand me.
Beni anlayacak birine ihtiyacım var.
I think you've got me confused with someone else.
Beni başka biriyle karıştırdığını düşünüyorum.
You must have me confused with someone else.
Beni biriyle karıştırmış olmalısınız.
I've been waiting for someone to invite me.
Beni davet edecek birini bekliyorum.
Can you introduce me to someone who speaks French?
Beni Fransızca konuşan biriyle tanıştırır mısın?
I need someone to protect me.
Beni koruyacak birine ihtiyacım var.
I need someone to hold me.
Beni tutacak birine ihtiyacım var.
Could you page someone for me?
Benim için birini anons eder misin?
Can you page someone for me?
Benim için birinin adını anons eder misin?
My formidable grandmother was such a stickler for language that whenever she heard someone ask "Can Iâ¦" she would interrupt and snap back at them, "I don't know, can you? If you don't know yourself how would I know what you're capable of? If you're asking permission say 'May Iâ¦' "
Benim müthiş büyükannam dil için öylesine titizdi ki ne zaman birinin "Can I.."ile soru sorduğunu duysa onların sözünü keser ve ani reaksiyon gösterirdi, "ben bilmiyorum, sen? Neyi yapabildiğini kendin bilmiyorsan ben nasıl bilirim? Eğer izin istiyorsan 'May I...' de"
A friend of mine is looking for someone who can speak French.
Bir arkadaşım Fransızca konuşabilen birini arıyor.
A friend of mine is looking for someone who speaks French.
Bir arkadaşım Fransızca konuşan birini arıyor.
An expert is someone who knows some of the worst mistakes that can be made in his field, and how to avoid them.
Bir uzman sahasında yapılabilecek en kötü hatalardan bazılarını ve onlardan nasıl sakınacağını bilen biridir.
A stranger tapped me on the shoulder from behind. He must have mistaken me for someone else.
Bir yabancı omzuma arkadan dokundu. Beni başka birisiyle karıştırmış olmalı.
I knew someone like you once.
Bir zamanlar senin gibi birini tanımıştım.
We need to hire someone with a little more experience.
Biraz daha deneyimli birini işe almalıyız.
Someone called.
Biri aradı.
Someone left their umbrella in the hall.
Biri şemsiyesini salonda bıraktı.
Someone will do that job.
Biri şu işi yapacak.
Can someone call me a cab?
Biri bana bir taksi çağırabilir mi?
Could someone tell me why Tom is angry?
Biri bana Tom'un neden kızgın olduğunu söyleyebilir mi?
I can usually tell when someone is hiding something from me.
Biri benden bir şey gizlediğinde genellikle söyleyebilirim.
Someone tried to kill me.
Biri beni öldürmeye çalıştı.
Someone's watching me.
Biri beni izliyor.
Someone caught me by the arm.
Biri beni kolumdan yakaladı.
Someone was calling my name.
Biri benim adımı sesleniyordu.
Someone has ripped out the first three pages of this book.
Biri bu kitabın ilk üç sayfasını yırtmış.
Can someone check this?
Biri bunu kontrol edebilir mi?
Why would someone do that?
Biri bunu niye yapsın ki?
Someone asked me to give this to you.
Biri bunu sana vermemi istedi.
Someone set fire to the house.
Biri evi ateşe verdi.
Someone broke into my house and ran away with all of my money.
Biri evime girdi ve tüm paramla birlikte kaçtı.
Someone is going to notice.
Biri farkına varacak.
Someone has to pay the bill.
Biri faturayı ödemeli.
Someone was coming!
Biri geliyordu!
Someone is standing at the door.
Biri kapıda duruyor.
Someone knocked on the door.
Biri kapıyı çaldı.
Someone must have left the door open.
Biri kapıyı açık bırakmış olmalı.
Someone visited her yesterday.
Biri onu dün ziyaret etti.
Someone broke the window.
Biri pencereyi kırdı.
Someone is watching you.
Biri seni gözlüyor.
Someone must have left the water running.
Biri suyu açık bırakmış olmalı.
Someone left the water running.
Biri suyu açık bıraktı.
Someone should tell Tom.
Biri Tom'a söylemeli.
Someone turned Tom in.
Biri Tom'u ihbar etti.
There was someone.
Biri vardı.
Someone's in the next room.
Biri yan odada.
Someone is shouting for help.
Biri yardım için bağırıyor.
Someone is calling for help.
Biri yardım istiyor.
What's the difference between liking and loving someone?
Birinden hoşlanmak ve birini sevmek arasındaki fark nedir?
It is rude to stare at someone.
Birine gözlerini dikerek bakmak kabalıktır.
He'll make someone clean the room.
Birine odayı temizletecek.
I'll tell someone.
Birine söyleyeceğim.
I want to kill someone.
Birini öldürmek istiyorum.
I'm expecting someone.
Birini bekliyorum.
I'll find someone.
Birini bulacağım.
You'll find someone.
Birini bulacaksın.
I'm seeing someone.
Birini görüyorum.