Man has many wishes that he does not really wish to fulfil, and it would be a misunderstanding to suppose the contrary. He wants them to remain wishes, they have value only in his imagination; their fulfilment would be a bitter disappointment to him. Such a desire is the desire for eternal life. If it were fulfilled, man would become thoroughly sick of living eternally, and yearn for death.
İnsanın gerçekten yapmak istemediği bir sürü istekleri vardır, ve aksini düşünmek bir yanlış anlama olurdu.O onların istekler kalmasını ister, onların sadece onun hayalinde değeri vardır; Onların yapılması ona karşı daha şiddetli bir hayal kırıklığı olurdu. Böyle bir istek sonsuz hayat için istektir.Eğer onlar yerine getirilse, insan sonsuza kadar yaşamaktan tamamen usanırdı ve ölümü isterdi.
He worked too hard, and became sick.
Çok çalıştı, ve hasta oldu.
I got sick from drinking too much.
Çok içmekten hastalandım.
The tree is sick.
Ağaç hasta.
Well... actually, I'm sick.
Şey... Aslında hastayım.
Excuse me, but I feel sick.
Affedersiniz, ama hasta hissediyorum.
I'm sick of listening to your complaints.
Şikayetlerini dinlemekten bıktım.
He has been on sick leave for a month now.
Şimdi bir aydır hastalık izninde.
At first, I thought I was sick.
Önce hasta olduğumu düşündüm.
At first, I thought she was sick.
Önce, onun hasta olduğunu düşündüm.
Mother has been sick since last Thursday.
Anne geçen Perşembeden beri hastadır.
The mother rubbed the sick child's back.
Anne hasta çocuğun sırtını ovaladı.
My mother has been sick since last month.
Annem geçen aydan beri hastadır.
Since my mother was sick, I looked after her.
Annem hasta olduğu için, ona ben baktım.
Since my mother was sick, I couldn't go there.
Annem hasta olduğu için, oraya gidemedim.
My mother has been sick for two days.
Annem iki gündür hasta.
My mother is sick with a bad cold.
Annem kötü bir soğuk algınlığından dolayı hasta.
My mother is sick in bed.
Annem yatakta hasta.
Her mother has been sick since last Thursday.
Annesi geçen perşembeden beri hasta.
His mother said that he had been sick in bed for five weeks.
Annesi onun beş haftadır yatakta hasta olduğunu söyledi.
She has been sick for three weeks.
Üç haftadır hasta.
I'm sorry but Paul called in sick and I'm going to need you to work his shift.
Üzgünüm ama Paul hasta olduğunu bildirmek için aradı ve benim sana onun vardiyasını çalışman için ihtiyacım olacak.
I'm never sick.
Asla hasta değilim.
In fact, he is sick.
Aslında o hasta.
I was too sick to stand.
Ayakta duramayacak kadar çok hastaydım.
The whole family was sick in bed.
Bütün aile yatakta hastadır.
I'm sick and tired of all this bickering.
Bütün bu sürtüşmeden bıkıp usandım.
My grandmother became sick last week.
Büyükannem geçen hafta hasta oldu.
Father has never gotten sick in his life.
Babam hayatı boyunca hiç hastalanmadı.
My father has never gotten sick in his life.
Babam hayatında hiç hasta olmadı.
My father has never been sick in his life.
Babam hayatında hiç hasta olmadı.
I'm sick and tired of the way you yell at me.
Bana bağırma tarzından bıktım usandım.
I feel very sick.
Ben çok hasta hissediyorum.
I'm getting sick of the ride.
Ben arabaya binmekten usanıyorum.
I never get sick of dancing.
Ben asla dans etmekten usanmam.
I couldn't go to work because I was sick.
Ben hasta olduğum için işe gidemedim.
I don't get sick.
Ben hastalanmam.
I am sick.
Ben hastayım.
I am sick and tired of him.
Ben ondan bıktım ve usandım.
My grandmother had been sick for a week when I visited her.
Ben onu ziyaret ettiğimde büyükannem bir haftadır hastaydı.
I thought he was sick.
Ben onun hasta olduğunu düşündüm.
I am sick of your complaint.
Ben, şikayetinden bıktım.
I stayed at home because I was sick.
Ben, hasta olduğum için evde kaldım.
They make me sick.
Beni hasta ediyorlar.
I learned that Bill's father was sick.
Bill'in babasının hasta olduğunu öğrendim.
He has been sick in bed for a week.
Bir haftadır yatakta hastadır.
He has been sick in bed this past week.
Bir haftadır yatakta hastaydı.
Since I was sick for a week, I'm making every possible effort to catch up.
Bir haftadan beridir hastaydım, yetişmek için elimden geleni yapıyorum.
More than a million old people are sick in bed.
Bir milyondan fazla yaşlı insan yatakta hasta.
I feel kind of sick.
Biraz hasta hissediyorum.
They became sick one after another.
Birbiri ardına hastalandılar.
I suddenly feel sick.
Birden hastalanırım.
I heard someone say Tom was sick.
Birinin Tom'un hasta olduğunu söylediğini duydum.
We're sick.
Biz hastayız.
We're sick of your lies.
Biz yalanlarından bıktık.
Bob has been sick in bed for a week now.
Bob şimdi bir hafta boyunca yatakta hastadır.
Can Bob be sick?
Bob hasta olabilir mi?
I'm so sick of this song.
Bu şarkıdan çok bıktım.
This is sick.
Bu dengesiz.
I'm sick of this game.
Bu oyundan bıktım.
I'm sick of this hot weather.
Bu sıcak havadan bıktım.
This morning Tom said his sister was still sick in bed.
Bu sabah Tom kız kardeşinin hâlâ yatakta hasta olduğunu söyledi.
When I woke up this morning, I felt sick.
Bu sabah uyandığımda, midem bulanıyordu.
That's just sick.
Bu sadece hasta.
I'm kind of sick today.
Bugün hasta gibiyim.
I'm sick of this.
Bundan bıktım.
You must be sick of doing this.
Bunu yapmaktan bıkmış olmalısın.
Does anybody here feel sick?
Burada hasta hisseden biri var mı?
I'm sick of fighting.
Döğüşmekten bıktım.
Yesterday I ate too much and now I feel sick.
Dün çok fazla yedim ve şimdi midem bulanıyor
He was sick in bed all day yesterday.
Dün bütün gün yatakta hastaydı.
He has been sick since last night.
Dün geceden beri hasta.
David's sick, right?
David hasta, değil mi?
I don't know anybody who hasn't been sick at least once.
En azından bir kez hastalanmamış birini bilmiyorum.
My brother has been sick since yesterday.
Erkek kardeşim dünden beri hasta.
My brother must be sick.
Erkek kardeşim hasta olmalı.
Many of the men became sick.
Erkeklerin çoğu hasta oldu.
I'm sick of French.
Fransızcadan bıktım.
I got sick last week.
Geçen hafta hastalandım.
He was sick last week.
Geçen hafta hastaydı.
I saw Michel last week. He'd been sick for a week.
Geçen hafta Michel gördüm. O bir haftadır hastaymış.
She has been sick in bed for the last week.
Geçen haftadan beri yatakta hasta yatıyor.
She has been sick in bed since last Monday.
Geçen Pazartesiden beri yatakta hasta.
I won't come because I'm sick.
Gelemem çünkü hastayım.
I'm sick and tired of hamburgers.
Hamburgerlerden bıkıp usandım.
The sick child sat up in bed.
Hasta çocuk yatakta dik oturdu.
The patient is sick beyond all hope.
Hasta ümitsiz bir hasta.
The sick man required constant attention.
Hasta adam sürekli dikkat gerektiriyordu.
The sick man's life is in danger.
Hasta adamın hayatı tehlikede.
I've been to Osaka to ask after my sick friend.
Hasta arkadaşımın hatırını sormak için Osaka'ya gittim.
I asked after my sick friend.
Hasta arkadaşımın sağlık durumunu sordum.
Whether sick or well, she is always cheerful.
Hasta da olsa sağlıklı olsa o her zaman mutludur.