report ile ilgili cümleler

If I saw a boy steal something in the supermarket, I would report him to the manager.
Ben bir çocuğun süpermarkette hırsızlık yaptığını görsem, ben onu yöneticiye rapor ederim.

I'm looking over his report.
Ben onun raporuna göz atıyorum.

I went over the report.
Ben raporu tekrar gözden geçirdim.

I doubt the truth of the report.
Ben raporun doğruluğundan şüpheliyim.

I'll study your report.
Ben senin raporunu çalışacağım.

I will hand in my report after school.
Ben, okuldan sonra raporumu teslim edeceğim.

There's nothing unusual to report.
Bildirilecek sıradışı hiçbir şey yok.

There were no problems to report.
Bildirilecek sorun yoktu.

How do I report a theft?
Bir hırsızlığı nasıl rapor ederim?

I would like to report a theft.
Bir hırsızlığı rapor etmek istiyorum.

It is impossible to finish the report in a week.
Bir haftada raporu bitirmek imkansız.

I have to file a report.
Bir rapor dosyalamalıyım.

He hasn't yet turned in the report this month.
Bu ay henüz raporu teslim etmedi.

This is a good report, except for this mistake.
Bu hata hariç, bu iyi bir rapor.

I spent all night working on this report.
Bu rapor üzerinde çalışarak bütün geceyi geçirdim.

Will you glance through this report?
Bu rapora bir göz atar mısın?

Are you positive of that report?
Bu raporla ilgili olumlu musunuz?

I'd like you to translate this report into French.
Bu raporu Fransızcaya çevirmeni istiyorum.

I'm not sure who wrote this report.
Bu raporu kimin yazdığından emin değilim.

I assumed it was Tom who wrote this report.
Bu raporu yazanın Tom olduğunu sanıyordum.

I've got two hours to finish writing this report.
Bu raporu yazmayı bitirmek için iki saatim var.

I need to reread this report.
Bu raporu yeniden okumam gerekiyor.

We need to do this report again.
Bu raporu yeniden yapmalıyız.

Make a copy of this report.
Bu raporun bir kopyasını alın.

I saw Tom working on the report this morning.
Bu sabah Tom'un raporu hazırladığını gördüm.

I would therefore like to draw attention to the Report of the Committee on Invisible Members of Parliament.
Bu sebeple, Komite'nin "Parlamento'nun Görünmez Üyeleri" hakkındaki raporuna dikkat çekmek isterim.

I must hand in the report today.
Bugün raporu teslim etmeliyim.

I have to report this.
Bunu rapor etmeliyim.

I must report this to Tom.
Bunu Tom'a bildirmeliyim.

I'd better report this to Tom.
Bunu Tom'a rapor etsem iyi olur.

I handed in my report yesterday.
Dün raporumu verdim.

You have to report to the police at once.
Derhal polise bildirmek zorundasın.

Newspapers did not report that news.
Gazeteler bu haberi vermedi.

Don't dash off a sloppily written report filled with mistakes.
Hatalarla dolu uyduruk biçimde yazılmış bir raporu karalama.

What was the weather report?
Hava raporu neydi?

The weather report was thoroughly wrong.
Hava raporu tamamen yanlıştı.

The weather report says it will rain tomorrow afternoon.
Hava raporu yarın öğleden sonra yağmur yağacağını söylüyor.

According to the weather report, it will snow tonight.
Hava raporuna göre, bu gece kar yağacak.

I report to work at 9 o'clock every morning.
Her gün sabah saat dokuzda işe başlarım.

If the accident happens, report to me.
Kaza olursa, bana bildir.

Who do I report to?
Kime rapor edeceğim?

I checked and rechecked, so I don't think there are any mistakes on that report.
Kontrol ettikçe ettim. Yani raporda herhangi bir hata olduğunu düşünmüyorum.

Please turn in the report by the end of the month.
Lütfen ayın sonuna kadar raporu teslim edin.

Please remind me to mail the report tomorrow.
Lütfen bana yarın raporu göndermemi hatırlat.

Could you please copy this report?
Lütfen bu raporu kopyalar mısınız?

Please turn in your report by next Saturday.
Lütfen gelecek Cumartesiye kadar raporunu teslim et.

Would you please look over my report?
Lütfen raporuma bir göz atar mısınız?

Unfortunately, the report is true.
Maalesef, rapor doğrudur.

The correspondent filed a report from Moscow.
Muhabir Moskova'dan bir rapor gönderdi.

Can you give an exact report of what happened?
Ne olduğu hakkında tam bir rapor verebilir misin?

When did you finish writing the report?
Ne zaman raporu yazmayı bitirdin?

He wrote the report.
O rapor yazdı.

I want that report on my desk in one hour.
O raporu bir saat içinde masamda istiyorum.

It took me more than three hours to translate that report into French.
O raporu Fransızcaya çevirmek üç saatten daha fazla zamanımı aldı.

Was she able to write a report?
O, bir rapor yazabildi mi?

She will report directly to me.
O, doğrudan bana bildirecek.

He was busy collecting stuff for his report.
O, raporu için malzeme toplamakla meşguldü.

He looked over my report.
O, raporumu gözden geçirdi.

He skimmed through the report.
O,rapora göz gezdirdi.

She looked worried about her school report.
Okul karnesi hakkında endişeli görünüyordu.

He made an accurate report of the incident.
Olayla ilgili kesin bir rapor hazırladı.

I told her to quickly finish the report.
Ona raporu çabucak bitirmesini söyledim.

What was their reaction to the report?
Onların rapora reaksiyonu neydi?

His report has just been handed in.
Onun raporu az önce teslim edildi.

His report does not sound true.
Onun raporu gerçek görünmüyor.

It took a long time for her to write the report.
Onun raporu yazması uzun bir zaman aldı.

I was glad to hear his report.
Onun raporunu duyduğuma memnun oldum.

I doubt the truth of his report.
Onun raporunun doğruluğunda şüpheliyim.

My boss told me to rewrite the report.
Patronum raporu yeniden yazmamı söyledi.

My boss isn't satisfied with my report.
Patronum raporumdan memnun değil.

You should hand in your report to me Monday.
Pazartesi günü raporunu bana teslim etmelisin.

Can the report be true?
Rapor doğru olabilir mi?

The report has not been confirmed yet.
Rapor henüz doğrulanmadı.

The report has yet to be confirmed.
Rapor henüz teyit edilmek zorunda.

The report said they were not at fault.
Rapor onların hatalı olmadığını söylüyordu.

According to the report, he is alive.
Rapora göre, o yaşıyor.

I'm just about finished with the report.
Raporla işim bitmek üzere.

I look forward to your comments on the report.
Raporla ilgili yorumlarınızı sabırsızlıkla bekliyorum.

I knew I had to finish the report before noon.
Raporu öğleden önce bitirmem gerektiğini biliyordum.

We translated the report from English into Afrikaans.
Raporu Afrikanca'dan İngilizce'ye çevirdik.

I haven't finished the report yet.
Raporu henüz bitirmedim.

I want to know when you expect to have the report finished.
Raporu ne zaman bitirtmeyi beklediğini bilmek istiyorum.

When do we hand in the report?
Raporu ne zaman teslim ederiz?

I've read the report.
Raporu okudum.

You've read the report, haven't you?
Raporu okudun, değil mi?

She made many mistakes in typing the report.
Raporu yazmada birçok hatalar yaptı.

I finished writing the report.
Raporu yazmayı bitirdim.

I've finished typing the report.
Raporu yazmayı bitirdim.

I should've tried harder to get the report finished on time.
Raporu zamanında bitirtmek için daha çok çabalamalıydım.