By the summer of 1920, the Red Scare was over.
1920 yazına doğru Kızıl Panik bitmişti.
May eighth is World Red Cross Red Crescent Day.
8 Mayıs Dünya Kızılay Kızılhaç Günüdür.
The future of our company is at stake. We have been heavily in the red for the last couple of years.
Şirketimizin geleceği tehlikede. Son birkaç yıldır aşırı derecede borçluyuz.
Antares is a red star.
Antares kırmızı bir yıldızdır.
She put all her jewels into a little red box.
Bütün mücevherlerini küçük kırmızı bir kutuya koydu.
All you have to do is push this red button.
Bütün yapman gereken kırmızı butona basmaktır.
Fish and red wine don't go together.
Balık ve kırmızı şarap birlikte gitmez.
Fish and red wine don't go well together.
Balık ve kırmızı şarap birlikte iyi gitmez.
Give me two red roses and three white ones.
Bana iki kırmızı ve üç beyaz gül ver.
Miss Red taught me Japanese.
Bayan Red bana Japonca öğretti.
Some are red and others are white.
Bazıları kırmızı ve diğerleri beyazdır.
I see a red car ahead.
Ben önde kırmızı bir araba görüyorum.
I like white roses better than red ones.
Ben beyaz gülleri kırmızı olanlardan daha çok severim.
I don't usually eat red meat.
Ben genellikle kırmızı et yemem.
I wanted red shoes.
Ben kırmızı ayakkabıları istedim.
I bought a red tie.
Ben kırmızı bir kravat aldım.
I bought a red sports car.
Ben kırmızı bir spor otomobil satın aldım.
I don't like the red jacket.
Ben kırmızı ceket sevmiyorum.
I like red roses.
Ben kırmızı gülleri severim.
I like white wine better than red wine.
Beyaz şarabı kırmızı şaraptan daha çok seviyorum.
The white ball weighs as much as the red ball.
Beyaz top kırmızı top kadar ağırdır.
Steak is often accompanied by red wine.
Bifteğe çoğu zaman kırmızı şarap eşlik eder.
Steak and red wine make a good combination.
Biftek ve kırmızı şarap iyi bir kombinasyon yapar.
I opened a bottle of red wine.
Bir şişe kırmızı şarap açtım.
I know you'd prefer a bottle of red wine.
Bir şişe kırmızı şarap istediğini biliyorum.
I'd like a glass of red wine, please.
Bir bardak kırmızı şarap istiyorum, lütfen.
A glass of red wine, please.
Bir bardak kırmızı şarap lütfen.
I saw a red car and a white one. The red one was nicer looking than the white one.
Bir kırmızı araba ve bir beyaz olanı gördüm.Kırmızı olan beyaz olandan daha hoş görünüyordu.
A red and spotted white towel, please.
Bir kırmızı ve benekli beyaz havlu, lütfen.
A wily hunter, Christopher Columbus once donned a red riding hood and went into the forest. Without a doubt, he attracted the Big Bad Wolf, grabbed him, and dragged the screaming wolf back to his ship.
Bir kurnaz avcı, Christopher Columbus bir zamanlar kırmızı bir başlık giydi ve ormana gitti. Şüphesiz, o büyük kötü kurdu cezbetti, onu yakaladı, ve bağıran kurdu gemisine geri götürdü.
I have a lot of flowers. Some are red and some are yellow.
Bir sürü çiçeğim var. Bazıları kırmızı ve bazıları da sarı.
Many little red birds always sing merrily in the trees.
Bir sürü küçük kırmızı kuş her zaman ağaçlarda neşeyle şarkı söylüyor.
Why are you telling me about hippos all of the sudden? I don't see the connection between that and your twelve red goldfishes.
Birdebire su aygırlarını bana niçin anlatıyorsun? O ve senin on iki kırmızı akvaryum balığının arasındaki bağlantıyı anlamıyorum.
One is red and the other is white.
Biri kırmızı ve diğeri beyaz.
This is my red pencil.
Bu benim kırmızı kalemim.
That's a really weird shade of red for a car.
Bu bir araba için gerçekten kırmızının garip bir tonu.
This house has a red roof.
Bu evin kırmızı bir çatısı var.
I don't think this shirt goes with that red tie.
Bu gömleğin o kırmızı kıravatla uyacağını sanmıyorum.
It's the answer spoken by young and old, rich and poor, Democrat and Republican, black, white, Hispanic, Asian, Native American, gay, straight, disabled and not disabled. Americans who sent a message to the world that we have never been just a collection of individuals or a collection of red states and blue states. We are, and always will be, the United States of America.
Bu genç ve yaşlı, zengin ve fakir, Demokrat ve Cumhuriyetçi, siyahi, beyaz, Hispanik, Asyalı, Amerikan yerlisi, eşcinsel, düz, engelli ve engelsizler tarafından konuşulan cevaptır. Sadece bir bireyler koleksiyonu veya bir kırmızı ve mavi eyaletler koleksiyonu asla olmadığımızı belirten, dünyaya mesaj gönderenler Amerikalılardır. Biz, ve her zaman Amerika Birleşik Devletleri olacağız.
There's a lot of red tape involved in this procedure.
Bu işlemle ilgili önemli ölçüde bürokrasi vardır.
Ambulances don't have to stop at red lights, but they usually slow down.
Cankurtaranlar kırmızı ışıklarda durmak zorunda değiller ama genellikle yavaşlarlar.
The doctor told Tom to reduce his red meat consumption.
Doktor Tom'a kırmızı et tüketimini azaltmasını söyledi.
The doctor told Tom to lower the amount of red meat that he ate.
Doktor Tom'a yediği kırmızı et miktarını azaltmasını söyledi.
Our team were wearing red shirts.
Ekibimiz kırmızı gömlekler giyiyordu.
Apples are red or green.
Elmalar kırmızı veya yeşildir.
The house is built of red bricks.
Ev kırmızı tuğladan yapılmıştır.
Yes, it is nice, but I do not like the red color very much.
Evet, hoş ama kırmızı rengi pek fazla beğenmedim.
There's a red pickup truck parked in front of your house.
Evinin önüne park etmiş kırmızı bir kamyonet var.
Her eyes were red from crying.
Gözleri ağlamaktan kızarmıştı.
The silver balls are around the red ball.
Gümüş toplar kırmızı topun etrafında.
I think I will wear this red sweater.
Galiba bu kırmızı kazağı giyeceğim.
Press the red button if something strange happens.
Garip bir şey olursa kırmızı düğmeye bas.
Which is better, red thread or white thread?
Hangisi daha iyi, kırmızı iplik mi yoksa beyaz iplik mi?
Which do you like better, white wine or red wine?
Hangisini daha çok seversin, beyaz şarap mı yoksa kırmızı şarap mı?
Which do you prefer, white wine or red wine?
Hangisini tercih edersin, beyaz mı yoksa kırmızı şarap mı?
The light changed from red to green.
Işık kırmızıdan yeşile dönüştü.
He did not stop his car at the red light.
Kırmızı ışıkta arabasını durdurmadı.
Did you stop at the red light?
Kırmızı ışıkta durdun mu?
We shouldn't have run that red light.
Kırmızı ışıkta geçmemeliydim.
You ran a red light.
Kırmızı ışıkta geçtin.
I saw a house with a red roof.
Kırmızı çatılı bir ev gördüm.
That house with a red roof is my uncle's.
Kırmızı çatılı ev amcamınkidir.
That house with the red roof is Tom's house.
Kırmızı çatılı o ev Tom'un evidir.
That's Tom's house with the red roof.
Kırmızı çatısı olan ev Tom'un evidir.
Who's the woman with the red hat?
Kırmızı şapkalı olan bayan kim ?
I prefer red wine to white wine.
Kırmızı şarabı beyaz şaraba tercih ederim.
I prefer red wine to white.
Kırmızı şarabı beyaza tercih ederim.
I like red wine better than white.
Kırmızı şarabı beyazdan daha çok severim.
What's your favorite food to eat with red wine?
Kırmızı şarap eşliğinde yemek için en sevdiğin yemek nedir?
Is it too early for red wine?
Kırmızı şarap için çok mu erken?
How do you remove red wine stains from your carpet?
Kırmızı şarap lekelerini halınızdan nasıl çıkarırsınız?
Would you like red wine or white wine?
Kırmızı şarap mı mı yoksa beyaz şarap mı istersin?
The red umbrella reminded her of her grandma.
Kırmızı şemsiye ona büyükannesini hatırlattı.
Didn't you see the red flag?
Kırmızı bayrağı görmedin mi?
A red and white flag was flying in the wind.
Kırmızı beyaz bayrak rüzgarda uçuyordu.
I have a red bike.
Kırmızı bir bisikletim var.
A red dress looks good on her.
Kırmızı bir elbise onun üzerinde iyi görünüyor.
I bought a red diary.
Kırmızı bir günlük aldım.
Do you have a red pencil?
Kırmızı bir kalemin var mı?
She was wearing a red bathing suit.
Kırmızı bir mayo giyiyordu.
The red dress suited her.
Kırmızı elbise ona uydu.
The red dress looked good on her.
Kırmızı elbise onun üzerinde iyi görünüyordu.
The girl in the red dress ignored the man dressed in black and called a friend on her cellphone.
Kırmızı elbiseli kız siyah giyinmiş adamı görmezden geldi ve bir arkadaşını cep telefonundan aradı.
Her red dress made her stand out.
Kırmızı elbisesi onu dışarda durdurdu.
I ate the red apples.
Kırmızı elmaları yedim.
Is eating red meat unhealthy?
Kırmızı et yemek sağlıksız mıdır?
The red skirt is new.
Kırmızı etek yeni.
Which wine goes best with red meat?
Kırmızı etle en iyi hangi şarap gider?
The red house is new.
Kırmızı ev yeni.
I have red eyes.
Kırmızı gözlerim var.
Where is my red pen?
Kırmızı kalemim nerede?
The red belt goes well with her black dress.
Kırmızı kemer onun siyah elbisesine uyar.
The red lamp lights up in case of danger.
Kırmızı lamba tehlike halinde yanar.
I bought the black bike instead of the red one.
Kırmızı olanın yerine siyah bisikleti aldım.