One out of 455 women doesnât realize sheâs pregnant until the twentieth week of pregnancy.
455 kadından bir kadın gebeliğinin yirminci haftasına kadar hamile olduğunu fark etmez.
I didn't realize it was so late.
Çok geç olduğunun farkına varmadım.
I don't understand the world anymore, well actually I just now realize that I never understood it.
Artık dünyayı anlamıyorum, aslında onu hiç anlamadığımı kesinlikle şimdi fark ediyorum.
Sometimes, if I look at a forest of trees, I get in a trance and don't even realize until minutes later.
Bazen, bir ormana baktığımda, kendimden geçerim ve hatta bunu dakikalarca fark etmem.
I realize I'm just stating the obvious.
Ben gerçekten açık konuştuğumun farkındayım.
I'm beginning to realize that you don't really like me as much as I like you.
Benim seni sevdiğim kadar çok beni gerçekten sevmediğini fark etmeye başlıyorum.
I didn't realize there was a problem.
Bir sorun olduğunu fark etmedim.
Many people don't realize that antibiotics are ineffective against viral diseases.
Birçok kişi antibiyotiklerin virüs kaynaklı hastalıklara karşı etkisiz olduklarının farkında değil.
Many people don't realize that antibiotics are ineffective against viruses.
Birçok kişi antibiyotiklerin virüslere karşı yararsız olduklarının farkında değiller.
I didn't realize you were so hungry.
Bu kadar aç olduğunu fark etmedim.
I didn't realize you were so rich.
Bu kadar zengin olduğunu fark etmedim.
I realize the effort you have put into this project and I really appreciate it.
Bu projeye kattığın çabanın farkındayım ve onu gerçekten taktir ediyorum.
I realize it's hard to believe.
Buna inanmanın zor olduğunu farkındayım.
I'm glad you realize that.
Bunu anlamana memnunum.
I realize that this may sound crazy, but I think I've fallen in love with your younger sister.
Bunun delice görünebileceğinin farkındayım fakat sanırım senin küçük kızkardeşine aşık oldum.
Do you realize what this means?
Bunun ne demek olduğunu anlıyor musun?
A four-year-old American tourist was disappointed to realize that, in fact, the Sichuan province is not entirely made of spicy beef, in spite of its famously piquant cuisine.
Dört yaşındaki Amerikalı turist, aslında, Sichuan eyaletinin ünlü mayhoş mutfağına rağmen tamamen baharatlı sığır etinden yapılmamış olduğunu farkettiği için hayal kırıklığına uğradı.
I realize I may not be the most desirable man in the world, but I still hope you'll consider going out with me.
Dünyada en çok arzu edilen adam olamayacağımın farkındayım fakat hâlâ benimle çıkmayı düşüneceğinden ümitliyim.
I didn't realize you were allergic to peanuts.
Fıstığa allejin olduğunu fark etmedim.
I didn't realize you didn't understand French.
Fransızca anlamadığını fark etmedim.
I didn't realize you were so good at French.
Fransızcada bu kadar iyi olduğunu fark etmedim.
It took him only a few minutes to realize his mistakes.
Hatalarını fark etmek onun sadece birkaç dakikasını aldı.
If you are to realize your dream, you must work harder.
Hayalini gerçekleştireceksen, daha fazla çalışmak zorundasın.
How many years ago did you realize you were adopted?
Kaç yıl önce evlat edinildiğini fark ettin?
I realize it's probably too late.
Muhtemelen çok geç olduğunun farkındayım.
She may realize later what I meant.
Ne demek istediğimi daha sonra anlayabilir.
The more we learn, the more we realize how little we know.
Ne kadar çok öğrenirsek, ne kadar az bildiğimizi o kadar çok farkederiz.
The more we learn, the better we realize our ignorance.
Ne kadar çok öğrenirsek, cehaletimizi o kadar iyi farkederiz.
You don't realize how lucky you are.
Ne kadar şanslı olduğunun farkında değilsin.
You realize what we have to do, don't you?
Ne yapmamız gerektiğinin farkındasın, değil mi?
Don't you realize what you've done?
Ne yaptığını hatırlamıyor musun?
Do you realize what you've done?
Ne yaptığının farkında mısın?
When did you realize that?
Ne zaman farkına vardın?
I didn't realize the difference between them.
Onların arasındaki farkı fark etmedim.
He did not realize where it had come from.
Onun nereden geldiğini fark etmedi.
You must realize that I can't help you.
Sana yardım edemeyeceğimi anlamalısın.
If someone who doesn't know your background says that you sound like a native speaker, it means they probably noticed something about your speaking that made them realize you weren't a native speaker. In other words, you don't really sound like a native speaker.
Senin geçmiş deneyimini bilmeyen biri senin bir yerli konuşmacı gibi konuştuğunu söylerse, bu senin bir yerli konuşmacı olmadığını onlara fark ettiren konuşman hakkında muhtemelen bir şey fark ettiği anlamına gelir.Yani, senin gerçekten yerli konuşmacı gibi konuşmadığını.
Eventually, Tom will realize that he needs help.
Sonunda, Tom yardıma ihtiyacı olduğunu farkedecek.
Tom didn't realize his socks didn't match.
Tom çoraplarının uymadığını fark etmedi.
Tom didn't realize that he had made a mistake.
Tom bir hata yaptığını fark etmedi.
Tom didn't realize he'd made a mistake.
Tom bir hata yaptığını farketmedi.
Tom didn't realize he was in any danger.
Tom bir tehlikede olduğunu fark etmedi.
Tom didn't realize his nose was bleeding.
Tom burnunun kanadığını fark etmedi.
Tom didn't realize he had his sweater on inside out.
Tom kazağını ters giydiğini fark etmedi.
Tom didn't realize who the prisoner was.
Tom mahkumun kim olduğunu fark etmedi.
Tom didn't realize Mary was so tired.
Tom Mary'nin çok yorgun olduğunu fark etmedi.
Tom didn't realize Mary was serious.
Tom Mary'nin ciddi olduğunu fark etmedi.
Tom didn't realize Mary was unhappy.
Tom Mary'nin mutsuz olduğunu fark etmedi.
Tom didn't realize Mary was so rich.
Tom Mary'nin o kadar zengin olduğunu farketmedi.
Doesn't Tom realize Mary loves him?
Tom Mary'nin onu sevdiğini fark etmiyor mu?
Tom didn't realize Mary was tired.
Tom Mary'nin yorgun olduğunu fark etmedi.
Tom doesn't realize how lucky he is.
Tom ne kadar şanslı olduğunun farkında değil.
Tom didn't realize what was happening.
Tom ne olduğunu fark etmedi.
Tom was beginning to realize what was going on.
Tom neler olduğunu farketmeye başlıyordu.
Tom didn't realize where the money had come from.
Tom paranın nereden geldiğini fark etmedi.
I didn't realize you knew Tom.
Tom'u tanıdığını fark etmedim.
I didn't realize Tom was so stupid.
Tom'un çok aptal olduğunu fark etmedim.
I didn't even realize Tom had a sister.
Tom'un bir kız kardeşi olduğunu fark etmedim bile.
I began to realize that Tom wasn't as happy as he used to be.
Tom'un eskisi kadar mutlu olmadığını fark etmeye başladım.
I didn't realize Tom played golf.
Tom'un golf oynadığını fark etmedim.
We realize now that Tom knew exactly who Mary was.
Tom'un Mary'nin kim olduğunu tam olarak bildiğinin şimdi farkındayız.
We realize now that Tom never really liked Mary.
Tom'un Mary'yi gerçekten sevmediğinin şimdi farkındayız.
You realize how dangerous Tom is, don't you?
Tom'un ne kadar tehlikeli olduğunun farkındasın, değil mi?
Don't you realize what Tom is doing?
Tom'un ne yaptığını fark etmiyor musun?
It didn't take Tom long to realize he wasn't welcome there.
Tom'un orada sıcak karşılanmadığını farketmesi uzun zaman almadı.
I didn't realize you were tired.
Yorgun olduğunu fark etmedim.
"And besides," Dima made sure to add, taking out his calculator and dividing 0.99 by 3,000,000, before multiplying by 100. "You do realize that you would only lose 0.0033%, right?"
"Could you move over a little?" "Oh, sorry. I didn't realize I was taking up so much space."
A little reflection will make you realize you are wrong.
After six months in China, you will realize that you regret not accepting that pizza before you left.
Art is the lie that enables us to realize the truth.
As people age, we find it disconcerting to realize that increasing amounts of our skin and more of our body parts are hanging loosely about ourselves.
At first he did not realize that he had won the speech contest.
At some point you will realize: Esperanto is unbeatable.
Bob Johnson tried to make people realize the seriousness of the situation in Africa.
By the time you realize I'm gone, I'll be miles away. Don't try to find me.
Did you just realize that?
Did you realize that you haven't eaten anything since this morning?
Do you have the brains to realize it and the guts to act on it?
Do you realize how late it's gotten?
Do you realize how much this is going to cost us?
Do you realize how much trouble you've caused?
Do you realize how stupid that is?
Do you realize that?
Do you realize the fact that we, generally speaking, are drowning?
Do you realize what time it is?
Do you realize what would happen if you did that?
Do you realize what you're doing, Tom?
Do you realize what you're doing?
Don't you realize everything Tom said was a lie?
Don't you realize your behavior reflects on all of us?
Easy to plan, hard to realize.
English is not my maternal language and I realize that I still have a lot to learn.