"This is the police. Would you mind coming down to the station?" "W-why?" "You can't think it's not a crime to go shooting guns off in the middle of town?!"
"Bu polis. İstasyona düşmemizde bir sakınca var mı?" "N-neden?" "Kasabanın ortasında tabancayla ateş etmenin bir suç olmadığını düşünmüyorsun?!"
The man was handed over to the police.
Adam polise teslim edildi.
Get the money ready by evening or I'll come back with the police.
Akşama kadar parayı hazır et yoksa buraya polisle gelirim.
I told the police all I know.
Bütün bildiğimi polise anlattım.
All we can do is wait for the police to arrive.
Bütün yapabileceğimiz polislerin gelmesini beklemektir.
Tell me where the police station is.
Bana polis karakolunun nerede olduğunu söyle.
I'm a police officer.
Ben bir polis memuruyum.
Can you hide me from the police?
Beni polislerden saklayabilir misiniz?
A burglar broke into the convenience store last month, but I heard the police caught him yesterday.
Bir hırsız geçen ay bir markete girdi fakat polisin onu dün yakaladığını duydum.
I need a police car.
Bir polis arabasına ihtiyacım var.
A police officer told me to stop the car.
Bir polis memuru arabayı durdurmamı söyledi.
A police officer is talking to her.
Bir polis memuru onunla konuşuyor.
I've heard that most police cars don't have bulletproof glass.
Birçok polis arabalarının kurşungeçirmez camları olmadığını duydum.
Somebody tipped off the gang members to the police surveillance.
Biri çete üyelerini polise ihbar etti.
Did somebody call the police?
Birisi polis çağırdı mı?
I saw a man get arrested by the police a few minutes ago.
Birkaç dakika önce bir adamın polisler tarafından tutuklandığını gördüm.
We should call the police.
Biz polisi aramalıyız.
Our city police have a new campaign targeting drunken driving.
Bizim şehir polisinin sarhoş sürücüleri hedefleyen yeni bir kampanyası var.
In that case, call the police.
Bu durumda, polis çağırın.
You should've reported that to the police.
Bunu polise bildirmeliydin.
I hope the police catch whoever did this.
Bunu yapanı polisin yakalayacağını umuyorum.
The neighbors told us to quiet down last night or they would call the police.
Dün gece komşular bize sessiz olmamızı yoksa polisleri arayacaklarını söylediler.
I was in trouble with the police last night.
Dün gece polisle sorun yaşadım.
The police arrested the suspect yesterday.
Dün polisler şüpheliyi tutukladı.
You have to report to the police at once.
Derhal polise bildirmek zorundasın.
You should notify the police at once.
Derhal polise ihbar etmelisin.
We must contact the police at once.
Derhal polisle temasa geçmeliyiz.
Where is the nearest police station?
En yakın karakol nerede?
She drove to the nearest police station.
En yakın polis karakoluna gitti.
The house was raided by the police.
Ev polis tarafından basılmıştı.
Go back home and call the police!
Eve dön ve polis çağır!
The police officer on duty sensed an elderly man coming up behind him.
Görevli memur arkasından yaşlı bir adamın geldiğini hissetti.
The thief was handed over to the police.
Hırsız polise teslim edildi.
Have you reported the theft to the police?
Hırsızı polise bildirdin mi?
The important thing is to call the police at once.
Hemen polisi aramak önemli bir şeydir.
Justin's home was raided by the police and they found cocaine in plain-sight.
Justin'in evi polis tarafından basıldı ve onlar açıkta kokain buldular.
I'm going to the police station.
Karakola gideceğim.
Shortly after the accident, the police came.
Kazadan hemen sonra polis geldi.
The thief cursed the police for finding him.
Kendisini bulduğu için polisi lanetledi.
The police charged him with leaking information to a neighboring country.
komşu ülke için bilgi sızıntılarıyla yüklüdür,polis.
The neighbors called the police.
Komşular polisi aradılar.
Please tell me where the police station is.
Lütfen bana karakolun nerede olduğunu söyleyin.
Please call the police.
Lütfen polisi ara.
Mary is a police officer.
Mary bir polis memurudur.
Mary was using drugs, so the police arrested her.
Mary uyuşturucu kullanıyordu, bu yüzden polis onu tutukladı.
Tom asked for police protection after Mary and John threatened to kill him.
Mary ve John onu öldürmekle tehdit ettikten sonra, Tom polis koruması istedi.
Why are the police here?
Neden polis burada?
Why didn't you go to the police?
Neden polise gitmedin?
Why don't you want to help the police?
Neden polise yardım etmek istemiyorsunuz?
Why didn't the police notify us?
Niçin polis bize bildirmedi?
Why didn't you call the police?
Niçin polisi aramadın?
There were ten police officers on the spot.
Noktada on polis memuru vardı.
He became a police officer.
O bir polis memuru oldu.
She advised him to go to the police station, but he was afraid to.
O ona polis karakoluna gitmesini tavsiye etti fakat o gitmeye korktu.
She advised him to go to the police station.
O ona polis karakoluna gitmesini tavsiye etti.
She advised him to go to the police.
O onun polise gitmesini tavsiye etti.
He ran away at the sight of a police patrol.
O, bir polis devriyesi görünce kaçtı.
She became a police officer.
O, bir polis memuru oldu.
He reported fully what he had seen to the police.
O, ne gördüğünü polise tam olarak bildirdi.
He's wanted by the police.
O, polis tarafından aranıyor.
He is hunted by the police.
O, polis tarafından avlandı.
He was caught by the police.
O, polis tarafından yakalandı.
She was arrested by the police.
O, polisler tarafından tutuklandı.
She asked the police for protection.
O, polislerden koruma istedi.
He is suited for police work.
O, polislik için uygundur.
She was advised by him to go to the police.
Ona, onun tarafından polislere gitmesi tavsiye edildi.
They advised me to go to the police station.
Onlar benim polis karakoluna gitmemi tavsiye etti.
If you do that, I'll call the police.
Onu yaparsan polisi ararım.
I called the police as soon as I saw his dead body on the floor.
Onun cesedini yerde görür görmez polisi aradım.
I saw him caught by the police.
Onun polis tarafından yakalandığını gördüm.
Did you advise him to go to the police?
Onun polise gitmesini tavsiye ettin mi?
Ask at the police box over there.
Oradaki polis kulübesinde sorun.
The hotel telephone is in the hall and Harriet is trying to ring the police now.
Otel telefonu salonda ve Harriet şimdi polisi aramaya çalışıyor.
Call the police!
Polis çağır!
I'll call the police.
Polis çağıracağım.
The police chased the stolen car.
Polis çalıntı arabayı kovaladı.
The police held the angry crowd back.
Polis öfkeli kalabalığı geride tuttu.
The police charged him with speeding.
Polis aşırı hızdan onu suçladı.
The police observed the man enter the bank.
Polis adamın bankaya girdiğini gördü.
The police are after the man.
Polis adamın peşinde.
The police car skidded to a stop.
Polis arabası kayarak durdu.
The police ordered the suspect to drop his gun.
Polis şüphelinin silahını bırakmasını emretti.
The police arrested the suspect.
Polis şüpheliyi tutukladı.
The police chief resigned.
Polis şefi istifa etti.
The police are now checking on Tom's alibi.
Polis şimdi Tom'un mazeretini kontrol ediyor.
Did the police even check Tom's alibi?
Polis bile Tom'un mazeretini kontrol etti mi?
The police informed us about the incident.
Polis bizi kaza hakkında bilgilendirdi.
The police arrested Tom this afternoon.
Polis bu öğleden sonra Tom'u tutukladı.
The police found a body washed up on the beach near here.
Polis buranın yakınlarında sahile vurmuş bir ceset buldu.
The police can't find a single person who remembers seeing you where you said you were on the night of the murder.
Polis cinayet gecesinde olduğunu söylediğin yerde seni gördüğünü hatırlayan tek bir kişiyi bulamıyor.
The police are investigating the murder.
Polis cinayeti soruşturuyor.
The police charged Sachiyo with the murder.
Polis cinayetten Sachiyo'yu sorumlu tutuyor.
The police searched the house and seized 2 kilograms of heroin.
Polis evi araştırdı ve iki kilo eroin ele geçirdi.
