The ruling party is running a smear campaign against the opposition.
İktidar partisi muhalefete karşı bir karalama kampanyası yürütüyor.
You don't have to go to the party unless you want to.
İstemiyorsan partiye gitmek zorunda değilsin.
The children were so excited after the party that they couldn't sleep.
Çocuklar partiden sonra o kadar heyecanlıydılar ki uyuyamadılar.
Few people noticed her absence from the party.
Çok az kişi onun partideki yokluğunu fark etti.
I party too much.
Çok fazla eğlenirim.
You party too much.
Çok fazla eğleniyorsun.
Although I came back late from the party last night, I was as fresh as a daisy in the morning.
Önceki gece partiden geç dönmeme rağmen sabah bir papatya kadar dinçtim.
Everybody except the Anderson family is going to the party next Thursday evening.
Anderson ailesi dışında herkes gelecek Perşembe akşamı partiye gidiyor.
Ann will not come to our party.
Ann partimize gelmeyecektir.
Anne will not come to our party.
Anne partimize gelmeyecektir.
I intend to take my position as a third party.
Üçüncü bir taraf olarak pozisyon almaya niyetliyim.
The search party found him lying at the foot of a cliff.
Araştırma ekibi onu uçurumun dibinde uzanırken buldu.
Everything is ready now for the party.
Artık parti için her şey hazır.
I've never been to such a nice party.
Böylesine hoş bir partide asla bulunmadım.
All my friends came to my birthday party.
Bütün arkadaşlarım doğum günü partime geldiler.
It wasn't much of a party.
Büyük bir parti değildi.
Who else came to the party?
Başka kim partiye geldi?
We had a a pumpkin-carving party.
Balkabağı oyma partisi yaptık.
A goodbye party was held for Mr. Jones.
Bay Jones için bir veda partisi düzenlendi.
A farewell party was held for Mr. Jones.
Bay Jones için bir veda partisi yapıldı.
A farewell party was held for Mr. Smith.
Bay Smith için bir veda partisi düzenlendi.
Mr. Taylor wishes he hadn't come to the party.
Bay Taylor partiye gelmemiş olmayı diliyor.
Some Americans joined the Communist Party.
Bazı Amerikalılar Komünist Partisi'ne katıldı.
Some of us will be at your party.
Bazılarımız partinizde olacağız.
Tom took heart and, sure enough, on New Year's Eve he was able to hobble along to a party.
Beklenildiği gibi, Yeni Yıl Arefesinde Tom cesaret buldu ve bir kişinin yanında topallayarak yürüyebildi.
I would like to attend the party on November 1st.
Ben 1 Kasımdaki partiye katılmak istiyorum.
I am invited to this party.
Ben bu partiye davet edildim.
I don't like the look of the weather today. I'm worried the hanami party might be cancelled.
Ben bugün havanın görünümünü sevmiyorum. Hanami partisinin iptal olabilmesinden endişeliyim.
I remember being introduced to him at a party last year.
Ben geçen yıl onunla bir partide tanıştırıldığımı hatırlıyorum.
I plan to go to her cocktail party.
Ben onun kokteyl partisine gitmeyi planlıyorum.
I didn't enjoy the party at all.
Ben partiden hiç hoşlanmadım.
I will be happy to attend your party.
Ben partine katılmaktan mutlu olacağım.
I took part in the party.
Ben partiye katıldım.
I'd like to attend the party.
Ben partiye katılmak istiyorum.
I will not attend the party.
Ben partiye katılmayacağım.
The party was all but over when I arrived.
Ben vardığımda parti neredeyse bitmişti.
The Socialist party will win, I think.
Bence Sosyalist Parti kazanır.
Thank you for inviting me to your birthday party.
Beni doğum günü partine davet ettiğin için teşekkür ederim.
It's very kind of you to invite me to your birthday party.
Beni doğum günü partinize davet ettiğiniz için çok naziksiniz.
He was very kind to invite me to his birthday party.
Beni doğum günü partisine davet etmesi çok kibarcaydı.
She invited me to her birthday party.
Beni doğum günü partisine davet etti.
It is very kind of you to invite me to the party.
Beni partiye davet etmeniz büyük nezaket.
I am grateful to you for inviting me to the party.
Beni partiye davet ettiğin için minnettarım.
Thank you for inviting me to the party.
Beni partiye davet ettiğiniz için teşekkür ederim.
Is it necessary for me to attend the party?
Benim partiye katılmam gerekli midir?
Would you be interested in going to Tom's party with me?
Benimle birlikte Tom'un partisine gitmekle ilgilenir misin?
Bill didn't turn up at the party.
Bill partiye gelmedi.
One thousand dollars will cover all the expenses for the party.
Bin dolar, parti için tüm masrafları kapsayacak.
Tom cancelled his party because something came up.
Bir şey çıktığı için Tom partisini iptal etti.
So we're gonna have a barbecue party. Tell your parents that my parents are gonna be there.
Bir barbekü partisi vereceğiz. Ebeveynlerine benim ebeveynlerimin orada olacaklarını söyle.
We surprised my cousin with a birthday party.
Bir doğum günü partisiyle kuzenimi şaşırttık.
We've been invited to a costume party.
Bir kıyafet balosuna davet edildik.
We should organize a party.
Bir parti düzenlemeliyiz.
Let's throw a party.
Bir parti düzenleyelim.
There's not going to be a party.
Bir parti olmayacak.
We're planning a party.
Bir parti planlıyoruz.
Let's have a party.
Bir parti verelim.
It would be nice to have a party.
Bir parti vermek hoş olurdu.
We met at a party.
Bir partide tanıştık.
I met Tom at a party.
Bir partide Tom'la karşılaştım.
A farewell party was held in honor of Mr Smith.
Bir veda partisi, Bay Smith'in şerefinde düzenlendi.
Someone invited me to a party, but I was too scared to go.
Birisi beni bir partiye davet etti ama gidemeyecek kadar çok korkmuştum.
Several party leaders met in private.
Birkaç parti lideri özel olarak görüştü.
The party returned safe and sound.
Birlik sağ salim geri döndü.
There's a party going on in the next room.
Bitişik odada devam eden bir parti var.
We invited him to the dinner party.
Biz onu akşam yemeği partisine davet ettik.
We looked forward to the party.
Biz parti için sabırsızlandık.
We enjoyed ourselves at the party.
Biz partiden zevk aldık.
We have to finish preparations for the party by tomorrow.
Biz yarına kadar parti hazırlıklarını bitirmek zorundayız.
We have to rent a room to hold the party in.
Biz, partiyi düzenlemek için bir oda kiralamak zorundayız.
She invited us to her birthday party.
Bizi doğum günü partisine davet etti.
We had a party in the open.
Bizim açık havada bir partimiz vardı.
To our surprise, Tom came to our party with Mary.
Bizim için sürpriz oldu, Tom Mary ile bizim partiye geldi.
We need to rent a room for our party.
Bizim parti için bir yer kiralamalıyız.
We have to rent a room for our party.
Bizim partimiz için bir oda kiralamamız gerekir.
Bob suggested that the party be put off till Wednesday.
Bob partinin Çarşambaya kadar ertelenmesini önerdi.
I doubt if Bob will come to my birthday party.
Bob'ın benim doğum günü partime gelip gelmeyeceğinden kuşkuluyum.
Your friends from Boston are more than welcome to come to my party tonight, too.
Bostonlu arkadaşların da istenilenden daha çok bu gece partime gelecekler.
The Brown twins, both of whom got recently married, held a party.
Brown ikizleri, son zamanlarda her ikisi de evlendi, bir parti düzenledi.
Let's give a party this evening.
Bu akşam bir parti verelim.
We're having a party this evening.
Bu akşam bir parti veriyoruz.
We have a party this evening.
Bu akşam bir partimiz var.
We are giving a farewell party for him tonight.
Bu akşam onun için bir veda partisi düzenliyoruz.
I will come to your party this evening.
Bu akşam partine geleceğim.
Would you like to come to my beach party this evening?
Bu akşam plaj partime gelmek ister misin?
There's a party at Tom's house tonight.
Bu akşam Tom'un evinde bir parti var.
I have to buy food and drinks for the party we're giving this evening.
Bu akşam verdiğimiz parti için yiyecek ve içecekler almak zorundayım.
That was the most successful party we've ever had.
Bu şimdiye kadar verdiğimiz en başarılı partiydi.
This isn't a party.
Bu bir parti değil.
Is there going to be a party tonight?
Bu gece bir parti olacak mı?
Let's have a party tonight.
Bu gece bir parti verelim.
We're giving a party tonight.
Bu gece bir parti veriyoruz.