There is very little paper left.
Çok az kağıt kaldı.
The teacher asked me to read my paper in front of the class.
Öğretmen ödevimi sınıfın karşısında okumamı istedi.
He looked through the evening paper.
Akşam gazetesine göz attı.
I read about his death in the paper.
Ölümünü gazete okudum.
Mum! Can you pass me the toilet paper?
Anne! Bana tuvalet kağıdını uzatabilir misin?
My mother wrapped the sandwiches in paper.
Annem sandviçleri kağıda sardı.
Do you have a paper clip?
Ataşın var mı?
Have you finished reading today's paper yet?
Şu ana kadar bugünkü gazeteyi okumayı bitirdin mi?
The man reading a paper over there is my uncle.
Şurada gazete okuyan adam benim amcam.
Today's paper reports that the premier has given up the idea of visiting America.
Bügünkü gazete Başbakanın Amerikayı ziyaret etme fikrinden vazgeçtiğini bildiriyor.
Have you read the whole paper from beginning to end?
Baştan sona tüm kağıdı okudun mu?
My father sat reading the evening paper.
Babam akşam gazetesini okurken oturuyordu.
Give me a white piece of paper.
Bana beyaz bir kağıt parçası ver.
Give me a sheet of paper.
Bana bir kağıt verin.
Will you make me a paper crane?
Bana bir kağıt vinç yapar mısın?
She handed me a sheet of paper.
Bana bir kağıt yaprak verdi.
Give me a piece of paper.
Bana bir parça kağıt ver.
Get me some paper.
Bana biraz kağıt getir.
Give me a blank sheet of paper.
Bana boş bir sayfa kağıt verin.
Show me today's paper.
Bana bugünkü gazeteyi göster.
Bring me today's paper.
Bana bugünkü gazeteyi getir.
The paper wasn't important.
Belge önemli değildi.
Keep the paper in the inside pocket.
Belgeyi iç cebinde tut.
I made a paper plane.
Ben bir kağıt uçak yaptım.
I've not read today's paper yet.
Ben henüz bugünkü gazeteyi okumadım.
I have a paper glass.
Benim bir kağıt bardağım var.
I need an envelope, a piece of paper, and a pencil or a pen.
Benim bir zarfa, bir parça kağıda ve kurşun kaleme ya da bir dolma kaleme ihtiyacım var.
Can you sketch it for me on this piece of paper please?
Benim için bu kağıt üzerine bir eskizini çizebilir misin lütfen?
It is impossible for me to finish my term paper by tomorrow.
Benim yarına kadar dönem ödevimi bitirmem imkansızdır.
Don't talk to me. Just give me paper.
Benimle konuşma. Bana para ver sadece.
I have to write a paper.
Bir bildiri yazmalıyım.
I need a pen and paper.
Bir dolma kalem ve kağıda ihtiyacım var.
If by any chance he comes, give him this paper.
Bir ihtimal gelirse, ona bu kağıdı ver.
Can I have a paper bag?
Bir kağıt torba alabilir miyim?
I want some paper.
Bir miktar kağıt istiyorum.
A note was attached to the document with a paper clip.
Bir not bir ataş ile belgeye tutturuldu.
I wrote down his address on a piece of paper.
Bir parça kağıda onun adresini yazdım.
Please write, on a piece of paper, something you like about the person sitting next to you.
Bir parça kağıdın üzerine, yanınızda oturan kişi hakkında hoşlandığınız bir şey yazın lütfen.
He crushed the sheet of paper up into a ball.
Bir yaprak kağıdı ezerek top yaptı.
I need an envelope and a piece of paper. I also need either a pencil or a pen.
Bir zarfa ve bir parça kağıda ihtiyacım var. Ayrıca bir kurşun kalem ya da dolma kaleme ihtiyacım var.
I need some paper.
Biraz kağıda ihtiyacım var.
May I use some paper?
Biraz kağıt kullanabilir miyim?
I need some writing paper.
Biraz yazı kağıdına ihtiyacım var.
It's a good paper, apart from a few spelling mistakes.
Birkaç imla hatasının dışında, o iyi bir kağıttır.
He sells us paper.
Bize gazete satar.
We have a stock of toilet paper.
Bizim bir tuvalet kağıdı stoğumuz var.
This purse is made of paper.
Bu çanta kağıttan yapılmıştır.
This ticket is made ââout of paper.
Bu bilet kâğıttan yapılmış.
This is yesterday's newspaper. Where's today's paper?
Bu dünkü gazete. Bugünün gazetesi nerede?
I want you to take this paper to her right away.
Bu evrakı hemen ona götürmeni istiyorum.
This paper has a large circulation.
Bu gazetenin büyük bir tirajı var.
Who put this paper here?
Bu kağıdı buraya kim koydu?
Will you sign your name on this paper?
Bu kağıdı imzalar mısın?
I need a pair of scissors to cut this paper.
Bu kağıdı kesmek için bir makasa ihtiyacım var.
This paper is white.
Bu kağıt beyaz.
This paper does not absorb ink.
Bu kağıt mürekkep emmez.
Whose paper is this?
Bu kimin gazetesi?
This blotting paper absorbs ink well.
Bu kurutma kağıdı mürekkebi iyi emer.
This shop uses only recycled paper.
Bu mağaza sadece geri dönüştürülmüş kâğıt kullanır.
This handkerchief is made of paper.
Bu mendil kağıttan yapılmıştır.
This paper is rough.
Bu rapor taslaktır.
I'd better rewrite this paper.
Bu raporu yeniden yazsam iyi olur.
This toilet paper is like sandpaper.
Bu tuvalet kağıdı zımpara kağıdı gibi.
Have you read today's paper?
Bugünün gazetesini okudun mu?
Today's paper says that a big typhoon is approaching.
Bugünkü gazete büyük bir tayfunun yaklaştığını söylüyor.
Today's paper says that a typhoon is coming.
Bugünkü gazete bir tayfun geldiğini söylüyor.
Where is today's paper?
Bugünkü gazete nerede?
Have you read the leading article in today's paper?
Bugünkü gazetede baş makaleyi okudun mu?
Is there any special news in today's paper?
Bugünkü gazetede herhangi bir özel haber var mı?
According to today's paper, there was a fire in the city.
Bugünkü gazeteye göre, şehirde bir yangın vardı.
According to today's paper, there was a big earthquake in Chile yesterday.
Bugünkü gazeteye göre, dün Şili'de büyük bir deprem vardı.
According to today's paper, there was a fire in this town last night.
Bugünkü gazeteye göre, dün gece bu kasabada bir yangın vardı.
Have you read today's paper yet?
Bugünkü gazeteyi henüz okudun mu?
I have already read today's paper.
Bugünkü gazeteyi zaten okudum.
She put down her thoughts on paper.
Düşüncelerini kağıda döktü.
I turned in a paper yesterday.
Dün bir rapor teslim ettim.
As more paper money came into use, the value fell.
Daha fazla kağıt para kullanımını girdiği için değeri düştü.
We regret to inform you that your paper has not been accepted.
Evrakının kabul edilmediğini sana bildirdiğimize pişmanız.
The paper didn't carry the story.
Gazete hikayeyi nakletmedi.
Are you through with the paper?
Gazete ile işin bitti mi?
Are you done with the paper?
Gazete ile işin bitti mi?
There's nothing important in the paper.
Gazetede önemli bir şey yok.
John was mentioned in the paper.
Gazetede John'dan bahsediliyordu.
I saw your picture in the paper.
Gazetede senin resmini gördüm.
According to the paper, there was an earthquake in Peru.
Gazeteye göre Peru'da bir deprem vardı.
According to the paper, there was an earthquake last night.
Gazeteye göre, dün gece bir deprem olmuş.
According to the paper, it will snow tomorrow.
Gazeteye göre, yarın kar yağacak.
I just want to glance at the paper.
Gazeteye sadece göz atmak istiyorum.
Have you seen the paper?
Gazeteyi gördün mü?
Are you finished reading the paper?
Gazeteyi okumayı bitirdin mi?
I didn't know about it until I read the paper.
Gazeteyi okuyuncaya kadar onu bilmiyordum.
Quickly Sadako tried to fold the paper before she fell asleep.
Hızlı bir şekilde Sadako, uykuya dalmadan önce kağıdı katlamayı denedi.
