Tom was the one who gave me the painting that's hanging above my fireplace.
Şöminemin üstünde asılı duran tabloyu bana veren kişi Tom'du.
A leading specialist was brought in to authenticate the painting.
Önde gelen bir uzman resmin kimliğini tesbit etmek için içeriye getirildi.
I obtained the painting at an auction.
Bir açık artırmada tablo satın aldım.
I can't finish painting this house in one day.
Bir günde bu evi boyamayı bitiremem.
Do you have a hobby - for example, painting?
Bir hobin var mı. Örn. resim?
I'm painting an Easter egg.
Bir Paskalya yumurtası boyuyorum.
In preparation for painting a portrait, my friend takes many photographs in order to study the subject closely.
Bir portre yapmaya hazırlanırken, arkadaşlarım konuyu yakından incelemek için bir sürü fotoğraf çeker.
Where a painting's general sense seems clear, moreover, the exact decoding of its content remains in doubt.
Bir resmin genel anlamı açık görünse de, buna rağmen, onun içeriğinin tam çözümü şüpheli kalır.
This is my painting.
Bu benim resmim.
This is a painting.
Bu bir resim.
This house needs painting.
Bu ev boyanılmalı.
This gate needs painting.
Bu kapının boyanmaya ihtiyacı var.
This is a picture of my own painting.
Bu kendi yaptığım bir resimdir.
This is a picture of his own painting.
Bu onun kendi yaptığı bir resimdir.
This is the picture of his own painting.
Bu onun kendi yaptığı resimdir.
What period is this painting from?
Bu resim hangi dönemden?
Who painted this painting?
Bu resmi kim yaptı?
How did you obtain this painting?
Bu resmi nasıl elde ettiniz?
How did you come by this painting?
Bu tablo ile nasıl geldin?
This painting is attributed to Monet.
Bu tablo Monet'e atfedilmiştir.
This painting is attributed to Picasso.
Bu tablo Pikaso'ya atfedilmiştir.
I'd like to determine the value of this painting.
Bu tablonun değerini belirlemek isterim.
This is a picture of her own painting.
Bu, onun kendi çizimi olan bir resimdir.
The man painting the wall is my father.
Duvarı boyayan adam babamdır.
My brother has a gift for painting.
Erkek kardeşimin resim için doğuştan yeteneği var.
Painting our house took longer than we expected.
Evimizi boyamak beklediğimizden daha uzun sürdü.
Your house needs painting.
Evin boyanılmalı.
I shall keep on painting until the sun sets.
Güneş batıncaya kadar resmi yapmaya devam edeceğim.
His hobby is painting pictures of flowers.
Hobisi çiçek resimleri yapmaktır.
Jack is interested in painting.
Jack, resim yapmakla ilgilenir.
John has been painting the door.
John kapıyı boyamaktadır.
John laid claim to the painting.
John tablo üzerinde hak iddia etti.
Nobody had seen such a beautiful painting.
Kimse böyle güzel bir tablo görmemişti.
Leonardo da Vinci began painting Mona Lisa in 1503.
Leonardo da Vinci, Mona Lisa'yı yapmaya 1503'te başladı.
Mayuko was reading and Meg was painting.
Mayuko okuyor ve Meg tablo yapıyordu.
Finally, I finished a painting.
Nihayet, bir resim bitirdim.
That painting is beautiful, and so is this one.
O resim çok güzel, ve bu da.
That painting is a copy.
O resim bir kopyadır.
He is fond of painting.
O resim yapmaya düşkündür.
If I had bought the painting then, I would be rich now.
O tabloyu o zaman satın alsaydım, şimdi zengin olurdum.
It is the painting he painted.
O, onun yaptığı resim.
He decided to go to Paris for the purpose of studying painting.
O, resim eğitimi amacıyla Paris'e gitmeye karar verdi.
He brought the art of painting to perfection.
O, resim sanatını mükemmelliğe taşıdı.
He went to art school to study painting and sculpture.
O, resim ve heykel eğitimi için sanat okuluna gitti.
She likes painting pictures.
O, resim yapmayı sever.
He has an aptitude for painting.
O, ressamlık için yeteneklidir.
His hobby is painting pictures.
Onun hobisi resimler yapmaktır.
There is a picture of his own painting.
Onun kendi yaptığı bir resim var.
He had a talent for painting.
Onun resim yapmaya yeteneği var.
I thought about the meaning of his painting.
Onun resminin anlamını düşündüm.
I'm going to France to study painting.
Resim eğitimi almak için Fransa'ya gidiyorum.
The painting is all but finished.
Resim neredeyse bitti.
Painting is another thing I can do fairly well.
Resim yapma oldukça iyi yapabileceğim başka bir şeydir.
I like painting, too.
Resim yapmayı da seviyorum.
The cost of the painting is very high.
Resmin maliyeti çok yüksek.
The value of the painting was estimated at several million dollars.
Resmin tahmini değeri birkaç milyon dolar.
I like your painting.
Resmini seviyorum.
Painting was the great love of his life.
Ressamlık onun hayatının büyük aşkıydı.
I guess Tom didn't get around to painting the barn last summer.
Sanırım Tom geçen yaz ahırı boyamaya zaman ayırmadı.
The figure on the left spoils the unity of the painting.
Soldaki figür resmin bütünlüğünü bozuyor.
The painting will cost at least 1,000 dollars.
Tablo en az 1,000 dolara mal olacak.
Do you have the painting?
Tablon var mı?
He is rich enough to buy the painting.
Tabloyu almak için yeterince zengin.
All he wanted was time to finish his painting.
Tek istediği resmini bitirmek için zamandı.
Tom didn't intend to spend so much time painting the fence.
Tom çiti boyamak için çok fazla zaman harcamak niyetinde değildi.
Tom didn't want Mary to see his painting until it was done.
Tom bitene kadar Mary'nin tablosunu görmesini istemiyordu.
Tom is painting the deck.
Tom güverteyi boyuyor.
Tom figured it would take him a full day to finish painting the garage.
Tom garajı boyamayı bitirmenin onun bir gününü alacağını düşündü.
Tom asked Mary when she had sold her first painting.
Tom Mary'ye ilk tablosunu ne zaman sattığını sordu.
Tom likes painting pictures.
Tom resim çizmekten hoşlanır.
Tom is painting.
Tom resim yapıyor.
Tom completed his painting.
Tom tablosunu tamamladı.
Tom added a few finishing touches to the painting.
Tom tabloya birkaç son rötuşları ekledi.
Tom has an aesthetic sense for modern painting.
Tom'un modern resim için estetik duygusu vardır.
Tom has a talent for modern painting.
Tom'un modern resme yeteneği var.
Tom had a great interest in painting.
Tom'un resme büyük bir ilgisi vardı.
I've bought a new palette and a few painting brushes.
Yeni bir palet ve az da boyama fırçası aldım.
"Do you like this painting?" "Yes, but I think the frame is more expensive than the picture. Where did you buy it?"
"Lemme see your painting, Manaka." "Must you? It's embarrassing!"
"Tom will buy that painting." "How can you be sure?"
A painting is a wordless poem.
A professional is painting the house.
Although we don't have much money, I want to buy this painting.
An artist uses many tubes of paint to make a large painting.
As a prank, some students let three goats loose inside their school after painting the numbers 1, 2 and 4 on the sides of the goats. The teachers spent most of the day looking for goat number 3.
Because, in the same way as painting, practice is essential for novels.
Bring the painting closer so that I may see it better.
Buying this painting was the smartest thing you've ever done.
Charcoal drawing is easier than oil painting, but both are harder than I thought.
David has a keen interest in aesthetics â?? the qualities that make a painting, sculpture, musical composition, or poem pleasing to the eye, ear, or mind.
Did you buy the painting you were looking at?
Do you know who bought your painting?
