On entering the barn, he found a missing bike.
Ahıra girerken kayıp bir bisiklet buldu.
One of the knives is missing.
Bıçaklardan biri eksik.
My father was always missing buses.
Babam her zaman otobüsleri kaçırıyordu.
I think you're missing something.
Bence bir şeyi gözden kaçırıyorsun.
One of my bags is missing.
Benim çantalardan biri eksik.
As far as I know, she is still missing.
Bildiğim kadarıyla o hâlâ kayıp.
A fork is missing.
Bir çatal eksik.
One fork is missing.
Bir çatal kayıp.
A child is missing.
Bir çocuk kayıp.
Nothing is missing.
Bir şey eksik değil.
Is anything missing?
Bir şey eksik mi?
Something's missing.
Bir şey eksik.
I was conscious that something was missing.
Bir şeyin eksik olduğunun bilincindeydim.
A ring and some cash are missing.
Bir yüzük ve biraz nakit kayıpi
One is missing.
Biri kayıp.
People who've never been to Boston don't know what they're missing.
Boston'a hiç gitmeyen insanlar neyi kaçırdıklarını bilmiyorlar.
This was missing.
Bu eksikti.
Two pages are missing from this book.
Bu kitabın iki sayfası eksik.
The last leaf of this book is missing.
Bu kitabın son yaprağı eksik.
This book is missing two pages.
Bu kitap iki sayfa eksiktir.
My wallet and passport are missing.
Cüzdanım ve pasaportum kayıp.
I put my suitcase in the baggage room yesterday, but now it seems to be missing.
Dün bavulumu bagaj odasına koydum ama şimdi kayıp gibi görünüyor.
Some important papers are missing from the files.
Dosyadaki bazı önemli belgeler kayıp.
The files are missing.
Dosyalar eksik.
There is a napkin missing.
Eksik bir peçete var.
There is a page missing.
Eksik bir sayfa var.
There's a page missing.
Eksik bir sayfa var.
His brother has been missing for a while now.
Erkek kardeşi bir süredir kayıp.
Your shirt has a button missing.
Gömleğinin eksik bir düğmesi var.
Would you know if anything is missing?
Herhangi bir şeyin eksik olup olmadığını bilir miydin?
Everyone looked for the missing kid.
Herkes kayıp çocuğu aradı.
The statue is missing its head.
Heykelin kafası eksik.
We searched the woods for the missing child.
Kayıp çocuk için ormanı aradık.
The missing child was found in two days' time.
Kayıp çocuk iki gün içinde bulundu.
Is there any trace of the missing child?
Kayıp çocukla ilgili bir iz var mı?
There is a fork missing.
Kayıp bir çatal var.
There is a knife missing.
Kayıp bir bıçak var.
There is a spoon missing.
Kayıp bir kaşık var.
She is looking for her missing wallet.
Kayıp cüzdanını arıyor.
Where is the missing dollar?
Kayıp dolar nerede?
The missing cat has not been found yet.
Kayıp kedi henüz bulunmadı.
Who found my missing book?
Kayıp kitabımı kim buldu?
I found the missing piece of your necklace.
Kolyenin kayıp parçasını buldum.
I regret missing the speech.
Konuşmayı kaçırdığım için üzgünüm.
The rescue party searched for the missing passengers.
Kurtarma ekibi kayıp yolcuları aradı.
What is missing?
Ne eksik?
I know what's missing.
Neyin eksik olduğunu biliyorum.
She is missing the point.
O konuyu anlamıyor.
He is regarded as missing.
O, kayıp olarak kabul ediliyor.
They don't know what they are missing.
Onlar ne eksik olduğunu bilmiyorlar.
I regret missing the chance to meet her.
Onunla tanışma fırsatını kaçırdığım için üzgünüm.
The police searched for the missing child.
Polis kayıp çocuğu aradı.
The police have given up looking for the missing child.
Polis kayıp çocuğu aramaktan vazgeçti.
Several of the reports were missing.
Raporlardan birkaçı eksikti.
I think there's something we're all missing.
Sanırım hepimizin özlediği bir şey var.
Three people are missing after the flood.
Selden sonra üç kişi kayıp.
I'm missing you more than ever.
Seni her zamankinden daha fazla özlüyorum.
He found his missing brother at last.
Sonunda kaybolan erkek kardeşini buldu.
Tom isn't missing.
Tom özlemiyor.
Tom attended high school for three years without missing a single day or ever being late.
Tom bir tek gün bile kaçırmadan yada hiç geç kalmadan üç yıl liseye devam etti.
Tom is missing.
Tom eksik.
Tom is still missing.
Tom hâlâ kayıp.
Is Tom missing?
Tom kayıp mı?
Tom went missing.
Tom kayboldu.
Tom has gone missing.
Tom kayboldu.
Tom noticed that that man talking to Mary had a finger missing.
Tom Mary ile konuşan adamın eksik bir parmağı olduğunu fark etti.
Tom reported Mary missing.
Tom Mary'nin eksik olduğunu bildirdi.
Tom told the police that Mary was missing.
Tom polise Mary'nin kayıp olduğunu söyledi.
Tom opened the glove compartment and noticed the registration was missing.
Tom torpido gözünü açtı ve ruhsatın eksik olduğunu fark etti.
Tom was reported missing three months ago.
Tom'un üç ay önce kaybolduğu rapor edildi.
Tom was reported missing three weeks ago.
Tom'un üç hafta önce kaybolduğu bildirildi.
Tom's keys are missing.
Tom'un anahtarları kayıp.
I know Tom is missing.
Tom'un kayıp olduğunu biliyorum.
One of my suitcases is missing.
Valizlerimden biri kayıp.
The only missing feature of Windows for Workgroups 3.11 is Turkish keyboard layout.
Windows'un Çalışma Grubu 3.11 için tek eksik özelliği Türkçe klavye düzenidir.
The bag I left on the passenger seat is missing!
Yolcu koltuğunda bıraktığım çanta kaybolmuş!
25 times 6 equals 1_0. What is the missing digit?
A small gear is missing here.
A space is missing here between these two words.
A subject is missing in the relative clause.
ã?» Corrected mistaken/missing characters in the text data.
Air is missing!
All the villagers went into the mountains to look for a missing cat.
All the villagers went out into the hills to look for a missing cat.
Am I missing anything?
Am I missing something here?
Am I missing something?
Aren't we missing something?
Carefully, the woman counted the money, and then said, "But you're still missing the 0.99."
Could you please find the missing key. I can't open the pantry.
Everyone was looking for the missing child.
Everything is missing.
Have there been any signs of the missing children?
