I never miss the opportunity to eat Italian food.
İtalyan yemeği yeme fırsatını asla kaçırmam.
Hurry up, or we'll miss the train.
Çabuk ol, yoksa treni kaçıracağız.
Hurry up, or you will miss the train.
Acele et yoksa treni kaçırırsın.
Hurry up, or you'll miss the bus.
Acele et, yoksa otobüsü kaçıracaksın.
Hurry up, or you'll miss the train.
Acele et, yoksa treni kaçıracaksın.
Hurry, or you'll miss the train.
Acele et, yoksa treni kaçıracaksın.
Hurry up. The train leaves in ten minutes. We don't want to miss it.
Acele et. Tren on dakikaya kalkıyor. Kaçırmayalım.
You must hurry up, or you will miss the express.
Acele etmelisin yoksa ekspresi kaçıracaksın.
If you don't hurry, you'll miss the train.
Acele etmezsen treni kaçırırsın.
If we don't hurry, we'll miss our train.
Acele etmezsen trenimizi kaçırırız.
You'll miss the train if you don't hurry.
Acele etmezsen, treni kaçırırsın.
You'd better hurry, otherwise you'll miss the train.
Acele etsen iyi olur, yoksa treni kaçıracaksın.
We hurried, so we didn't miss the last bus.
Acele ettik, böylece son otobüsü kaçırmadık.
I miss my parents so much.
Ailemi çok özlüyorum.
I miss my parents.
Ailemi özlüyorum.
I miss my family.
Ailemi özlüyorum.
I know you miss your family.
Aileni özlediğini biliyorum.
I already miss Tom.
Şimdiden Tom'u özlüyorum.
I miss my mom.
Annemi özlüyorum.
I miss college.
Üniversiteyi özlüyorum.
I miss my friends.
Arkadaşlarımı özlüyorum.
Do you miss your friends?
Arkadaşlarını özlüyor musun?
I know you miss your friends.
Arkadaşlarını özlediğini biliyorum.
Miss Baker knew that the young man would have to leave very soon, so she decided to ask him to move his car a bit, so that she could park hers in the proper place for the night before going to bed.
Bayan Baker, genç adamın yakında gitmek zorunda kalacağını biliyordu,böylece yatmadan önce gece arabasını uygun bir yere parkedebilmek için, genç adama arabasını biraz hareket ettirmesi için rica etmeye karar verdi.
I am not as young as Miss Brown.
Bayan Brown kadar genç değilim.
Miss Green teaches us music.
Bayan Green bize müzik öğretir.
Do you know where Miss Hudson lives?
Bayan Hudson'un nerede yaşadığını biliyor musunuz?
Miss Ito made her students work hard.
Bayan Ito öğrencilerini çok çalıştırdı.
Miss Jackson did not appear.
Bayan Jackson ortaya çıkmadı.
Miss Kanda is a very fast runner.
Bayan Kanda çok hızlı bir koşucudur.
Miss Kanda is a good swimmer.
Bayan Kanda iyi bir yüzücüdür.
Miss Kanda can swim well.
Bayan Kanda iyi yüzebilir.
Miss Klein gives a test every Friday.
Bayan Klein her Cuma bir test verir.
Miss March gave me an English dictionary.
Bayan March bana İngilizce bir sözlük verdi.
Do you know how old Miss Nakano is?
Bayan Nakano'nun kaç yaşında olduğunu biliyor musun?
Miss Red taught me Japanese.
Bayan Red bana Japonca öğretti.
Miss Sato is the president's new secretary.
Bayan Sato başkanın yeni sekreteridir.
Miss Sato is in charge of my class.
Bayan Sato benim sınıfın sorumlusudur.
Is Miss Smith an English teacher?
Bayan Smith bir İngilizce öğretmeni midir?
Miss Smith teaches English at this school.
Bayan Smith bu okulda İngilizce öğretmektedir.
Miss Smith is liked by all students.
Bayan Smith tüm öğrenciler tarafından sevilir.
I have known Miss Smith for nine years.
Bayan Smith'i dokuz yıldır tanıyorum.
Miss Thomas teaches us history.
Bayan Thomas bize tarih öğretiyor.
What do you think, Miss West?
Bayan West , ne düşünüyorsunuz?
Miss White is liked by everyone.
Bayan White herkes tarafından sevilir.
Miss Yamada is in charge of the 2nd year class this year.
Bayan Yamada bu yıl 2. sınıftan sorumlu.
Miss Young is very kind.
Bayan Young çok nazik.
Sometimes I still miss her.
Bazen hâlâ onu özlüyorum.
I'm going to miss you, too.
Ben de seni özleyeceğim.
I just miss him.
Ben sadece onu özlüyorum.
I don't want to miss my flight.
Ben uçuşumu kaçırmak istemiyorum.
Did you miss me?
Beni özledin mi?
Do you miss me?
Beni özledin mi?
Didn't you miss me?
Beni özlemedin mi?
Don't you miss me?
Beni özlemiyor musun?
You will miss me.
Beni özleyeceksin.
Do you miss me at all?
Beni hiç özlüyor musun?
Did I miss something?
Bir şey kaçırdım mı?
Did I miss anything?
Bir şey kaçırdım mı?
I hope you don't miss anything.
Bir şey kaçırmıyacağınızı umuyorum.
You didn't miss a thing.
Bir şey kaçırmadın.
We listened carefully in order not to miss a single word.
Biz bir tek kelime kaçırmamak için dikkatle dinledik.
We'll miss you, too.
Biz de seni özleyeceğiz.
I miss Boston so much.
Boston'ı çok özledim.
You miss Boston, don't you?
Boston'u özlüyorsun, değil mi?
I miss Boston.
Boston'u özlüyorum.
Don't miss this chance.
Bu fırsatı kaçırmayın.
Don't miss this opportunity.
Bu fırsatı kaçırmayın.
This is too good a chance to miss.
Bu kaçırılmayacak kadar çok iyi bir şans.
I'll miss this place.
Bu yeri özleyeceğim.
This is Miss Curtis.
Bu, Bayan Curtis'tir.
I'll miss the English class today.
Bugün İngilizce sınıfını özleyeceğim.
When did you miss the purse?
Cüzdanı ne zaman kaybettin.
I saw Miss Smith in the theater yesterday.
Dün Bayan Smith'i tiyatroda gördüm.
The woman who came here yesterday is Miss Yamada.
Dün buraya gelen kadın Bayan Yamada'dır.
Start at once, or you will miss the bus.
Derhal başla, yoksa otobüsü kaçıracaksın.
You will miss the train, unless you start for the station at once.
Derhal istasyona hareket etmezsen, treni kaçıracaksın.
Get up at once, or you will miss the 7:00 bus.
Derhal kalk, yoksa 7:00 otobüsünü kaçıracaksın.
Happy birthday, Miss Aiba!
Doğum günün kutlu olsun, Bayan Aiba!
If you drive carelessly, you will miss your turn.
Eğer dikkatsizce sürersen, sıranı kaçıracaksın.
I'll miss you very much if you go.
Eğer gidersen, seni çok özleyeceğim.
I'm sure your folks miss you.
Eminim ki halkın seni özlüyordur.
I really miss my boyfriend.
Erkek arkadaşımı gerçekten özlüyorum.
I really miss the old days.
Eski günleri gerçekten özlüyorum.
I miss the good old days.
Eski iyi günleri özlüyorum.
I did not miss my purse till I got home.
Eve varıncaya kadar cüzdanımın yokluğunu hissetmedim.
Our house is nice, but I still miss the old one.
Evimiz güzel ama yinede eskisini özlüyorum.
You didn't miss much.
Fazla özlemedin.
I guess I miss you too.
Galiba ben de seni özlüyorum.
Last year's Miss Universe winner is very tall.
Geçen yılın Miss Universe birincisi çok uzun.
You'll miss me when I'm gone.
Gittiğimde beni özleyeceksin.
When you go, I'll miss you very much.
Gittiğin zaman seni çok özleyeceğim.