I used to listen to English programs.
İngilizce programlar dinlerdim.
I listen to the radio after dinner.
Akşam yemeğinden sonra radyo dinlerim.
He could listen to seven people at once.
Aynı anda yedi kişiyi dinleyebilir.
I will listen to you, especially when we disagree.
Özellikle aynı fikirde olmadığımızda, seni dinleyeceğim.
Listen to your father.
Babanı dinle.
Ladies and gentlemen, I would like you to listen to my opinion.
Baylar bayanlar, görüşüme kulak vermenizi istiyorum.
I listen to jazz sometimes.
Bazen caz dinlerim.
Listen while I talk.
Ben konuşurken dinle.
When I am speaking, please keep quiet and listen to me.
Ben konuşurken lütfen sessiz ol ve beni dinle.
I tried to listen to him carefully.
Ben onu dikkatle dinlemeye çalıştım.
I like to listen to the radio.
Ben radyo dinlemeyi seviyorum.
I just wanted to listen to some music.
Ben sadece biraz müzik dinlemek istedim.
I think you should listen to me.
Bence beni dinlemelisin.
I think your problem is that you don't listen carefully when people are explaining things.
Bence senin sorunun insanlar bir şeyler açıklarken dikkatlice dinlememen.
I think you should listen to Tom.
Bence Tom'u dinlemelisin.
Will you listen to me for a few minutes?
Beni birkaç dakikalığına dinleyecek misiniz?
Listen to me carefully.
Beni dikkatlice dinle.
Please listen to me.
Beni dinle lütfen.
Listen to me!
Beni dinle!
Listen to me, will you?
Beni dinle, lütfen?
Listen to me.
Beni dinle.
Don't listen to me, I'm just kidding.
Beni dinleme, sadece şaka yapıyorum.
I want you to listen to me.
Beni dinlemeni istiyorum.
I knew you wouldn't listen to me.
Beni dinlemeyeceğini biliyordum.
They don't listen to me.
Beni dinlemiyorlar.
You'd better listen to me.
Beni dinlesen iyi edersin.
I thought you might be the only person who would listen to me.
Beni dinleyecek tek kişi olabileceğini düşündüm.
You always bandy words with me: you never listen to me.
Benimle her zaman tartışıyorsun, beni asla dinlemiyorsun.
Let's listen to some Chopin.
Biraz Chopin dinleyelim.
Let's listen to some music.
Biraz müzik dinleyelim.
We listen to music.
Biz müzik dinleriz.
You never listen to our advice.
Bizim tavsiyemizi hiç dinlemezsin.
This song makes me cry every time I listen to it.
Bu şarkı onu her dinleyişimde beni ağlatır.
I intend to listen to it tonight.
Bu gece onu dinlemeye niyetliyim.
If this kind of music floats your boat, let me recommend a few other musicians you may want to listen to.
Bu tür müzik tekneni yüzdürürse, dinlemek isteyebileceğin birkaç müzisyen daha tavsiye edeyim.
You've got to listen a little more carefully from now on.
Bundan sonra biraz daha dikkatli dinlemelisin.
Listen to this.
Bunu dinleyin.
Listen here!
Burada dinle!
I'm not going to sit here and listen to you complaining all day.
Burada oturmayacağım ve bütün gün şikayet etmeni dinlemeyeceğim.
Custer refused to listen.
Custer dinlemeyi reddetti.
I wanted to discuss this with you yesterday, but you didn't seem to want to listen.
Dün bunu seninle konuşmak istedim ama sen dinlemek istiyor gibi görünmüyordun.
I didn't listen to the news yesterday.
Dün haberleri dinlemedim.
If you would talk less and listen more you might learn something.
Daha az konuşur ve daha fazla dinlersen bir şey öğrenebilirsin.
Listen to me with your textbooks closed.
Ders kitaplarınız kapalı olarak beni dinleyin.
She should listen more to other people.
Diğer insanları daha çok dinlemelisin.
I beg of you to listen carefully.
Dikkatli dinlemen için sana yalvarıyorum.
I suggest you listen carefully.
Dikkatli dinlemeni öneririm.
Listen carefully.
Dikkatlice dinle.
Listen!
Dinle!
Listen! They're playing my favorite music.
Dinle! Favori müziğimi çalıyorlar.
Listen, I'm not really interested.
Dinle, gerçekten ilgilenmiyorum.
Listen, we've got to talk.
Dinle, konuşmak zorundayız.
Listen, he doesn't know what he's saying.
Dinle, o ne söylediğini bilmiyor.
I didn't listen.
Dinlemedim.
You didn't listen.
Dinlemedin.
You must listen.
Dinlemelisin.
You don't listen, do you?
Dinlemiyorsun, değil mi?
You don't listen.
Dinlemiyorsun.
In order to relax, I need to listen to soothing music.
Dinlenmek için rahtlatıcı müzik dinlemem gerekiyor.
I will listen.
Dinleyeceğim.
I told the story to anyone who would listen.
Dinleyecek olan herkese hikayeyi anlattım.
You will listen.
Dinleyeceksin.
Let's listen.
Dinleyelim.
Listen and I'll explain.
Dinleyin ve açıklayacağım.
I advise you to listen to your doctor.
Doktorunu dinlemeni tavsiye ederim.
If you'd listen a little more carefully to what the teacher says, you'd probably be able to understand.
Eğer öğretmenin söylediklerini dikkatli dinleseydin, büyük ihtimalle anlayabilirdin.
If you just listen to what the teacher says, you'll be able to become a good student.
Eğer öğretmenin söylediklerini dinlersen, iyi bir öğrenci olabilirsin.
If you go drinking with Tom, be prepared to listen to some pretty outlandish cock and bull stories.
Eğer Tom'la içmeye gideceksen, bazı tuhaf masalları dinlemeye hazır ol.
You should listen to your parents.
Ebeveynlerini dinlemelisin.
Do you listen to the radio at home every day?
Evde her gün radyo dinler misin?
I turned on the radio to listen to the news.
Haber dinlemek için radyoyu açtım.
Which CD do you want to listen to?
Hangi CD'yi dinlemek istersin?
A good way to boost reading and listening skills in a target language is to read or listen to the news.
Hedef dilde okuma ve dinleme yeteneklerini artırmanın iyi bir yolu okumak ve haber dinlemektir.
Listen to me, all of you.
Hepiniz beni dinleyin.
Listen, all of you.
Hepiniz, dinleyin.
I listen to the radio every night.
Her gece radyo dinlerim.
Everyone. Listen up.
Herkes. Dinleyin.
Hey everybody, listen up!
Hey millet, kulak verin!
No one will listen to me.
Hiç kimse beni dinlemeyecek.
No one wants to listen to my opinions.
Hiç kimse benim fikirlerimi dinlemek istemiyor.
No one stops to listen to him.
Hiç kimse onu dinlemek için durmaz.
Shut up and listen!
Kapa çeneni de dinle!
Shut up and listen.
Kapa çeneni ve dinle.
Listen to your wife, Tom.
Karını dinle Tom.
I wish you'd listen.
Keşke dinlesen.
Listen to yourself.
Kendinizi dinleyin.
Nobody would listen to me.
Kimse beni dinlemezdi.
I like to listen to classical music.
Klasik müzik dinlemeyi severim.
Stop talking and listen to me.
Konuşmayı bırakın ve beni dinleyin.
Please listen carefully.
Lütfen dikkatle dinleyin.
Please listen.
Lütfen dinle.
Please listen carefully to what I say.
Lütfen söylediğimi dikkatlice dinle.
