Every sentence that starts with "I'm not racist, but" is likely to be very racist indeed.
"Ben ırkçı değilim, ama" ile başlayan her cümlenin gerçekten çok ırkçı olması muhtemeldir.
If you were a spy trying to pass as a native speaker and said it that way, you'd likely get caught.
Ana dilini konuşan biri olarak geçmeye çalışan bir ajan olsan ve o şekilde konuşsan, büyük olasılıkla yakalanırsın.
I think it's unlikely that a situation like this one would ever occur again.
Böyle bir durumun tekrar olacağının olası olmadığını düşünüyorum.
It's quite likely that he'll come.
Büyük olasılıkla gelecek.
It's quite likely that Jane will come.
Büyük olasılıkla Jane gelecek.
It's very likely that he'll be late.
Büyük olasılıkla o geç kalacak.
It's very likely he'll come.
Büyük olasılıkla o gelecek.
The premier is likely to resign.
Başbakan muhtemelen istifa edecek.
I think it's highly unlikely that we'll be able to escape from this prison.
Ben bu hapishaneden kaçmayı başarabilmemizin pek olası olmadığını düşünüyorum.
I still think it's unlikely that he'll come today.
Ben hâlâ onun bugün geleceğinin olası olmadığını düşünüyorum.
I think it's highly unlikely that I'll ever see my stolen motorcycle again.
Ben, benim çalıntı motosikletimi tekrar görmemin pek olası olmadığını düşünüyorum.
I think it's highly unlikely that we'll ever get any help from the national government.
Ben, ulusal hükümetten herhangi bir yardım almamızın çok olası olmadığını düşünüyorum.
I think it's unlikely that Tom will marry Mary.
Bence Tom'un Mary ile evlenmesi olası değil.
It is likely that he kept me waiting on purpose.
Beni kasıtlı olarak bekletmesi olası.
I know that it is highly unlikely that you'd ever want to go out with me, but I still need to ask at least once.
Benimle çıkmak isteyeceğinizin pek olası olmadığını biliyorum fakat hâlâ en azından bir kez sormalıyım.
Unless you started learning English as a child, you're unlikely to ever sound like a native speaker.
Bir çocukken İngilizce öğrenmeye başlamazsan, bir yerli gibi konuşman olası değildir.
It's unlikely that a hacker could get into our website.
Bir bilgisayar korsanının web sitemize erişmesi muhtemel değil.
The traditional way of learning a language may satisfy at most one's sense of duty, but it can hardly serve as a source of joy. Nor will it likely be successful.
Bir dil öğrenmenin geleneksel yolu olsa olsa birinin görev duygusunu tatmin edebilir ama o bir sevinç kaynağı olarak hizmet edemez. Ayrıca muhtemelen başarılı olmayacaktır.
I think it's unlikely that the next model will be any better than this one.
Bir sonraki modelin bundan daha iyi olacağının olası olmadığını düşünüyorum.
I know that it is highly unlikely that anyone can help me.
Birinin bana yardım edebilmesinin pek olası olmadığını biliyorum.
I know that it is highly unlikely that anyone would be willing to help me.
Birinin bana yardım etmek için istekli olacağının oldukça olası olmayacağını biliyorum.
I know that it is highly unlikely that anyone knows me.
Birinin beni tanımasının oldukça olası olmadığını biliyorum.
Someone is likely to be interested.
Birinin ilgilenmesi muhtemel.
I think it's unlikely that plants feel pain.
Bitkilerin acı hissetmesinin olası olmadığını düşünüyorum.
It is likely to rain this afternoon.
Bu öğleden sonra muhtemelen yağmur yağacak.
It's likely to snow this evening.
Bu akşam muhtemelen kar yağacak.
It's likely to get cold tonight, so you may need an extra blanket.
Bu gece soğuk olması muhtemel, bu yüzden ekstra bir battaniyeye ihtiyacın var.
This story sounds very unlikely to me.
Bu hikaye bana pek olası görünmüyor.
That's hardly likely.
Bu neredeyse hiç uygun değil.
That would be unlikely.
Bu olası olmaz.
That's very unlikely.
Bu pek olası değil.
This time Bob is likely to win.
Bu sefer Bob'un kazanma olasılığı yüksek.
I know that it is highly unlikely that we'll see any whales today.
Bugün balina görmemizin pek olası olmayacağını biliyorum.
It is likely to rain today.
Bugün muhtemelen yağmur yağacak.
It's unlikely that anything serious will happen.
Ciddi bir şey olma ihtimali var.
It's unlikely she's as stupid as you think.
Düşündüğün kadar aptal olması olası değil.
It's unlikely she's as clueless as you think.
Düşündüğün kadar salak olması olası değil.
If your spouse is a politician, then likely your name will also appear in the newspaper from time to time.
Eşiniz bir politikacı ise, öyleyse muhtemelen sizin adınız da zaman zaman gazetede görünecektir.
If you do your best, you're likely to succeed.
Elinizden geleni yaparsanız, muhtemelen başarırsınız.
The basements of the houses are likely to have problems.
Evlerin bodrumlarının sorunları olması muhtemeldir.
I've been drunk before and likely will get drunk many more times.
Evvelce sarhoş oldum; daha da çok olacak gibiyim.
I think it's unlikely that aliens similar to what we see in the movies have ever visited our planet.
Filmlerde gördüklerimize benzer uzaylıların şu ana kadar gezegenimizi ziyaret etmiş olmalarının olası olmadığını düşünüyorum.
I think that it likely that there was a major fault in the lookout.
Gözetlemede muhtemelen büyük bir hata olduğunu zannediyorum.
If you spend too much time in the sun without putting on sunscreen, you are likely to get a sunburn.
Güneş kremi sürmeden güneşte çok fazla zaman harcarsan güneş yanığı olursun.
We're likely to continue reading this book up to the end of the year.
Galiba bu kitabı okumaya sene sonuna kadar devam edeceğiz.
I don't think it's likely that Tom will come over this time of night.
Gecenin bu saatinde Tom'un uğramasının olası olduğunu sanmıyorum.
He is the least likely to come.
Gelmesi çok düşük bir ihtimal.
He's likely to pass the entrance examination.
Giriş sınavını geçmesi muhtemeldir.
The sky is likely to clear up.
Hava muhtemelen açacak.
According to the weather forecast, the typhoon is likely to approach the coast.
Hava tahmini göre tayfunun sahile yaklaşması muhtemeldir.
I've heard that people who eat vegetables and fruit every day are less likely to have a heart attack.
Her gün sebze ve meyve yiyen insanların kalp krizi geçirme olasılıklarının daha düşük olduğunu duydum.
I think it's unlikely that any store would sell this model for that price.
Herhangi bir mağazanın bu modeli o fiyata satacağının olası olmadığını düşünüyorum.
It seems unlikely that any society could completely dispense with myths.
Herhangi bir toplumun efsanelerinden tamamen vazgeçebilmesi olası görünmüyor.
Everybody was obeying the speed limit, so I knew there was likely a speed trap ahead.
Herkes hız limitine uyuyordu, bu yüzden ilerde muhtemelen bir hız tuzağı olduğunu biliyordum.
Jane is more than likely to come.
Jane büyük ihtimalle gelecek.
Jane is very likely to come.
Jane büyük ihtimalle gelecek.
Jane is likely to come.
Jane muhtemelen gelecektir.
John is likely to make a mistake.
John'un hata yapması olasıdır.
We are likely to get there before dark.
Karanlıktan önce muhtemelen oraya varacağız.
Ken's team is likely to win.
Ken'in takımının kazanması muhtemeldir.
The jewel was found in an unlikely place.
Mücevher beklenmedik bir yerde bulundu.
It seems unlikely.
Mümkün görünmüyor.
He is likely to win the scholarship.
Muhtemelen bursu kazanacak.
He's more than likely to be late.
Muhtemelen geç kalacak.
Which team is likely to win?
Muhtemelen hangi takım kazanacaktır?
What time do you think you'll likely arrive?
Muhtemelen ne zaman varacağını düşünüyorsun?
He is likely to be late for school.
Muhtemelen okula geç kalacak.
They are likely to get seasick.
Muhtemelen onları deniz tutacak.
It is likely to rain again.
Muhtemelen tekrar yağmur yağacak.
It's likely that Tom will come.
Muhtemelen Tom gelecek.
It is likely to rain.
Muhtemelen yağmur yağacak.
It's likely to rain soon.
Muhtemelen yakında yağmur yağacak.
It is likely to rain soon.
Muhtemelen yakında yağmur yağacak.
It's likely to be hot tomorrow.
Muhtemelen yarın hava sıcak olacak.
The NPD is likely to enter the Landtag.
NPD'nin Eyalet meclisine girmesi muhtemeldir.
It's unlikely she's that stupid.
O kadar aptal olması olası değildir.
You're very likely wrong about that.
O konuda büyük olasılıkla yanılıyorsun.
It's likely that she'll succeed.
O muhtemelen başaracaktır.
She is likely to come.
O muhtemelen gelecek.
He is likely to come.
O muhtemelen gelecektir.
She is likely to live to be one hundred.
O muhtemelen yüz yaşına kadar yaşar.
It's unlikely.
O olası değil.
That seems unlikely.
O pek mümkün görünmüyor.
He is seriously ill and unlikely to recover.
O, ağır hasta ve iyileşmesi olasılığı yok.
He's very likely to be late.
O, büyük ihtimalle geç kalacak.
He's more than likely to come.
O, büyük ihtimalle gelecek.
He's the most likely to succeed.
O, büyük olasılıkla başaracak.
He's very likely to come.
O, büyük olasılıkla gelecektir.
It's very likely that he'll be chosen.
O, büyük olasılıkla seçilecek.
He is not likely to succeed.
O, muhtemelen başarılı olmayacak.
He's likely to come.
O, muhtemelen gelecektir.
It is likely to be fine.
O, muhtemelen iyi olacak.
He is likely to win the game.
O, muhtemelen oyunu kazanacak.