The lawyer has many clients.
Avukat birçok müşterisi vardır.
The lawyer spoke convincingly on behalf of his client.
Avukat müvekkili adına ikna edici bir şekilde konuştu.
The lawyer insisted on the client's innocence.
Avukat müvekkilinin masumiyeti konusunda ısrar etti
The lawyer recommended his client to take legal action.
Avukat müvekkilinin yasal yollara başvurmasını tavsiye etti.
I have a cousin who is a lawyer.
Avukat olan bir kuzenim var.
I want to be a lawyer.
Avukat olmak istiyorum.
The lawyer was expecting him.
Avukat onu bekliyordu.
The lawyer doubted his innocence.
Avukat onun masumiyetinden şüphe etti.
The lawyer insisted on his innocence.
Avukat onun suçsuzluğu konusunda ısrar etti.
Why did the lawyer lose in the argument?
Avukat savunmada niçin kaybetti?
The lawyer asked the judge to make allowance for the age of the accused.
Avukat yargıca suçlananların yaşlarını göz önünde tutmasını rica etti.
The lawyer brought up new evidence.
Avukat yeni bir kanıt gündeme getirdi.
The lawyer explained the new law to us.
Avukat yeni yasayı bize açıkladı.
The lawyer believed in his client's innocence.
Avukat, müvekkilinin masum olduğuna inanıyordu.
I don't need a lawyer.
Avukata ihtiyacım yok.
Where's my lawyer?
Avukatım nerede?
I called my lawyer.
Avukatımı aradım.
I have the right to call my lawyer.
Avukatımı arama hakkım var.
I need to call my lawyer.
Avukatımı aramalıyım.
Let me call my lawyer.
Avukatımı aramama izin ver.
I want my lawyer.
Avukatımı istiyorum.
You'll be hearing from my lawyer.
Avukatımdan haber alıyor olacaksın.
Talk to my lawyer.
Avukatımla konuş.
I want to speak to my lawyer.
Avukatımla konuşmak istiyorum.
The lawyer's fee was very high.
Avukatın ücreti çok yüksekti.
What the lawyer had told me finally turned out to be false.
Avukatın bana söylediğinin yanlış olduğu sonunda ortaya çıktı.
Who's your lawyer?
Avukatın kim?
Because of his great professional skill, the lawyer has a large number of clients.
Avukatın müthiş profesyonel yeteneği sayesinde çok sayıda müvekkili var.
Do you have a lawyer?
Avukatın var mı?
I asked the lawyer to make out my will.
Avukatın vasiyetimi hazırlamasını istedim.
You should have consulted your lawyer.
Avukatına danışman gerekirdi.
I'm your lawyer.
Avukatınım.
Better to get advice from your lawyer.
Avukatından tavsiye alsan iyi olur.
I think I should call my lawyer.
Öyle zannediyorum ki avukatımı aramam gerekiyor.
She fell in love with a hotshot lawyer.
Başarılı bir avukata aşık oldu.
I need to get another lawyer.
Başka bir avukat almam gerekiyor.
I know a girl whose father is lawyer.
Babası avukat olan bir kız tanıyorum.
Get me a lawyer.
Bana bir avukat bul.
I'm not a lawyer.
Ben bir avukat değilim.
I intend to become a lawyer.
Ben bir avukat olmaya niyetliyim.
Ben decided to tell the lawyer everything he knew.
Ben, bildiği her şeyi avukata anlatmaya karar verdi.
Can you introduce me to a lawyer who speaks French?
Beni Fransızca konuşabilen bir avukatla tanıştırır mısın?
The salary of a teacher is lower than that of a lawyer.
Bir öğretmenin aylığı bir avukatınkinden daha düşüktür.
I want a lawyer.
Bir avukat istiyorum.
I will establish myself as a lawyer.
Bir avukat olarak kariyer yapacağım.
He studied day and night with a view to becoming a lawyer.
Bir avukat olma düşüncesiyle gece gündüz çalıştı.
I decided to be a lawyer.
Bir avukat olmaya karar verdim.
I decided to become a lawyer.
Bir avukat olmaya karar verdim.
You need to hire a lawyer.
Bir avukat tutmalısın.
We should hire a lawyer.
Bir avukat tutmalıyız.
I need to hire a lawyer.
Bir avukat tutmam gerekiyor.
If you can't afford a lawyer, one will be appointed to you.
Bir avukat tutmaya gücün yetmiyorsa, size biri atanacaktır.
He advised me to see a lawyer. This I did at once.
Bir avukata gitmemi tavsiye etti. Bunu hemen yaptım.
I need a lawyer.
Bir avukata ihtiyacım var.
I think you need a lawyer.
Bir avukata ihtiyacın olduğunu düşünüyorum.
I know you hired a lawyer.
Bir avukatı işe aldığını biliyorum.
It is important that a lawyer should leave no stone unturned even on minor points and harp on the same subject to achieve a break through in an impasse.
Bir avukatın zor bir durumda küçük konularda bile her taşın altına bakması ve aynı konuda sonuca ulaşmak için ısrarla belirtmesi önemlidir.
Would you like to talk to a lawyer?
Bir avukatla konuşmak ister misin?
A lot of clients come to the lawyer for advice.
Birçok müşteri danışma için avukata gelirler.
Many clients come to that lawyer for advice.
Birçok müşteri o avukata tavsiye için gelir.
We've already hired a lawyer.
Biz zaten bir avukat tuttuk.
He is reputed the best lawyer in this city.
Bu kentteki en iyi hukukçu olarak bilinir.
Chester Arthur had been a successful lawyer.
Chester Arthur başarılı bir avukattı.
A more experienced lawyer would have dealt with the case in a different way.
Daha deneyimli bir avukat, dava ile farklı bir şekilde ilgilenirdi.
I entrusted my property to the lawyer.
Eşyamı avukata teslim ettim.
He'll make a good lawyer sooner or later.
Er ya da geç iyi bir avukat olacak.
I'm employed by a French lawyer.
Fransız bir avukat tarafından bana iş verildi.
I need a lawyer who can speak French.
Fransızca konuşabilen bir avukata ihtiyacım var.
Not every student studying law can be a lawyer.
Hukuk öğrenimi yapan her öğrenci avukat olamaz.
Jim is not a lawyer but a doctor.
Jim bir avukat değil fakat bir doktordur.
Jim isn't a lawyer, but a doctor.
Jim, bir avukat değil, ama bir doktordur.
Jim's not a lawyer. He's a doctor.
Jim, bir avukat değil. O bir doktor.
Lincoln was a good politician and a smart lawyer.
Lincoln iyi bir siyasetçi ve akıllı bir avukattı.
He studied day and night in order to possibly become a lawyer.
Muhtemelen bir avukat olmak için gece gündüz çalıştı.
Why don't you consult a lawyer?
Neden bir avukata danışmıyorsunuz?
Where can I get hold of a good tax lawyer?
Nerede iyi bir vergi avukatı tutabilirim?
He was a very smart lawyer and politician.
O çok akıllı bir avukat ve politikacıdır.
That man is Perry Mason, the lawyer.
O adam Perry Mason, avukat.
He pretended that he was a lawyer.
O bir avukat gibi davrandı.
He was trained as a lawyer.
O bir avukat olarak eğitildi.
He decided to be a lawyer.
O bir avukat olmaya karar verdi.
He's a lawyer.
O bir avukattır.
She advised him to see a lawyer, so he did.
O ona bir avukat görmesini tavsiye etti, o öyle yaptı.
She advised him to see a lawyer.
O ona bir avukat görmesini tavsiye etti.
He became a successful lawyer.
O, başarılı bir avukat oldu.
He is qualified to be a lawyer.
O, bir avukat olmak için niteliklidir.
He should have been a lawyer.
O, bir avukat olmalıydı.
He is a lawyer by profession.
O, meslek olarak bir avukattır.
He is an able lawyer.
O, yetenekli bir avukattır.
His aim is to become a lawyer.
Onun amacı bir avukat olmaktır.
I think she will succeed as a lawyer.
Onun bir avukat olarak başarılı olacağını düşünüyorum.