Everybody knows that two and two make four.
İki kere ikinin dört yaptığını herkes bilir.
He knows no foreign language except English.
İngilizcenin dışında yabancı dil bilmez.
He knows how to curse in Chinese.
Çince nasıl küfür edileceğini bilir.
Clearly, she knows a lot about biotechnology.
Şüphesiz, o, biyoteknoloji hakkında çok şey biliyor.
She knows everything about cooking.
Aşçılık hakkında her şeyi bilir.
My older brother knows how to drive.
Ağabeyim araba sürmeyi bilir.
Love knows no limits.
Aşk sınır tanımaz.
Everyone in the town knows about it.
Şehirdeki herkes onu biliyor.
She knows nothing about your family.
Aileniz hakkında hiçbir şey bilmiyor.
Everyone knows that he worked hard to get to the top of the company.
Şirketin tepesine gelmek için, onun sıkı çalıştığını herkes biliyor.
Heaven knows we've done everything we can.
Allah elimizden gelen her şeyi yaptığımızı biliyor.
Heaven knows why.
Allah neden bilir.
He knows everything about Germany.
Almanya hakkında her şeyi biliyor.
My mother knows how to make cakes.
Annem nasıl kek yapacağını bilir.
My mother knows Tom's mother.
Annem Tom'un annesini tanıyor.
He knows the art of making friends.
Arkadaş edinme sanatını bilir.
One of my friends knows you.
Arkadaşlarımdan biri seni tanıyor.
It is such an old song that everybody knows it.
Öylesine eski bir şarkı ki onu herkes bilir.
He knows better than to believe such a thing.
Böyle bir şeye inanmayacak kadar akıllıdır.
He knows better than to make such a claim.
Böyle bir iddiayı ortaya atmayacak kadar akıllı.
Every teacher knows that Ann is a good athlete.
Bütün öğretmenler Ann'in iyi bir atlet olduğunu bilir.
He knows better than to spend all his money on horse racing.
Bütün parasını at yarışına harcamayacak kadar akıllı.
She knows better than to spend all her money on clothes.
Bütün parasını elbiselere harcamayacak kadar akıllıdır.
The chief clerk is not a hardworking man, but gets ahead rapidly because he knows how to curry favor with his superiors.
Baş katip çalışkan bir adam değil fakat üstlerine nasıl yaltaklanacağını bildiği için çabuk ilerliyor.
Who else knows?
Başka kim biliyor?
My father knows your mother very well.
Babam, anneni çok iyi bilir.
It seems to me that she knows everything.
Bana öyle geliyor ki o her şeyi biliyor.
Mr. Yoshida knows French History very well.
Bay Yoshida Fransız tarihini çok iyi bilir.
Perhaps he knows this story.
Belki o, bu hikayeyi bilir.
Perhaps Tom knows something that we don't.
Belki Tom bizim bilmediğimiz bir şey biliyor.
Perhaps Tom knows who did it.
Belki Tom onu kimin yaptığını biliyor.
Everyone knows that Bell invented the telephone.
Bell'in telefonu icat ettiğini herkes bilir.
Everybody knows it except me.
Ben hariç herkes onu biliyor.
I'm the only person Tom knows who can play chess.
Ben Tom'un tanıdığı satranç oynayabilen tek kişiyim.
I think that everybody knows.
Bence bu herkes bilir.
He knows me.
Beni tanıyor.
She knows me.
Beni tanıyor.
Nobody knows where Bill has gone.
Bill'in nereye gittiğini kimse bilmiyor.
Even a child knows what it is like to be without friends.
Bir çocuk bile arkadaşsızlığın nasıl bir şey olduğunu biliyor.
A man with a watch knows what time it is, a man with two watches is never sure.
Bir saati olan biri saatin kaç olduğunu bilir; iki saati olan biri ise asla emin olamaz.
An expert is someone who knows some of the worst mistakes that can be made in his field, and how to avoid them.
Bir uzman sahasında yapılabilecek en kötü hatalardan bazılarını ve onlardan nasıl sakınacağını bilen biridir.
In some ways, I envy him; he knows exactly what he wants and he's not afraid to take it.
Bir yandan da ona imreniyorum; tam olarak ne istediğini biliyor ve onu elde etmekten çekinmiyor.
I know that it is highly unlikely that anyone knows me.
Birinin beni tanımasının oldukça olası olmadığını biliyorum.
I'll ask around and see if anyone knows of a solution to this problem.
Birinin bu soruna bir çözüm bilip bilmediğini çevredekilere soracağım ve anlayacağım.
I'll ask around and see if anyone knows anything about what happened.
Birinin ne olduğu hakkında bir şey bilip bilmediğini çevredekilere soracağım ve anlayacağım.
Somebody knows that.
Birisi onu bilir.
He knows every inch of this area.
Bu alanın her karışını bilir.
This young man knows little about his country.
Bu genç adam ülkesi hakkında çok az şey biliyor.
This story is very famous; everyone knows it.
Bu hikaye çok meşhur, herkes onu biliyor.
He knows how to open this door.
Bu kapının nasıl açılacağını bilir.
You're the only other person who knows the combination to this safe.
Bu kasanın şifresini bilen tek kişisin.
He knows how to close this window.
Bu pencerenin nasıl kapatılacağını bilir.
He knows how to use this weapon.
Bu silahın nasıl kullanılacağını bilir.
Nobody knows why this kind of thing happens.
Bu tür şeylerin neden olduğunu kimse bilmiyor.
I'll ask around to see if anyone knows what causes this kind of problem.
Bu tür soruna neyin sebep olduğunu herhangi birinin bilip bilmediğini anlamak için birilerine soracağım.
Who knows you have this?
Buna sahip olduğunu kim biliyor?
Someone who knows English well must have written this.
Bunu İngilizceyi iyi bilen biri yazmış olmalı.
Everyone knows that.
Bunu herkes biliyor.
I think everybody already knows that.
Bunu herkesin zaten bildiğini düşünüyorum.
I'm not the only one who knows how to do this.
Bunu nasıl yapacağını bilen tek kişi ben değilim.
Everybody knows Tom did it.
Bunu Tom'un yaptığını herkes biliyor.
You're the one who knows how to do this.
Bunun nasıl yapılacağını bilen tek kişi sensin.
It seems I'm the only one here who knows how to speak French.
Burada Fransızca konuşmayı bilen tek kişi benmişim gibi görünüyor.
It seems like I'm the only one here who knows how to speak French.
Burada Fransızca konuşmayı bilen tek kişi benmişim gibi görünüyor.
No one knows we're here.
Burada olduğumuzu hiç kimse bilmiyor.
Everyone here knows you can't trust Tom.
Buradaki herkes Tom'a güvenemeyeceğini biliyor.
Nobody here knows what Tom looks like.
Buradaki kimse Tom'un neye benzediğini bilmiyor.
Caroline knows better than to spend all her money on clothes.
Caroline tüm parasını kıyafetlere harcamayacak kadar mantıklıdır.
It is clear that he knows the answer.
Cevabı bildiği kesindir.
He knows a lot about foreign affairs.
Dış ilişkiler hakkında çok şey bilir.
There are many guesses about how language began, but the fact is that no one really knows.
Dilin nasıl ortaya çıktığı konusunda birçok tahmin bulunuyor ancak gerçek şu ki kimse gerçekten bilmiyor.
It's true that she knows a lot about cooking, but she isn't a good cook.
Doğru, yemek pişirme hakkında çok şey biliyor, ama iyi bir ahçı değil.
He knows the situation well enough.
Durumu yeterince iyi biliyor.
Apart from his parents, no one knows him very well.
Ebeveynlerinden başka hiç kimse onu çok iyi tanımıyor.
He knows nothing about electronics.
Elektronik hakkında bir şey bilmez.
But my older sister knows how to swim quite well.
Fakat ablam nasıl yüzüleceğini oldukça iyi bilir.
He knows quite well what it is like to be poor.
Fakir olmanın ne olduğunu o çok iyi bilir.
It seems that no one knows the truth.
Görünen o ki kimse gerçeği bilmiyor.
No one knows what will happen in the future.
Gelecekte ne olacağını kimse bilmez.
No one knows what'll happen in the future.
Gelecekte ne olacağını kimse bilmiyor.
If he knows the truth, he will tell us.
Gerçeği bilse, bize söyler.
The fact is that he knows nothing about it.
Gerçek şu ki, onun hakkında hiçbir şey bilmiyor.
She knows how to play the guitar.
Gitar çalmayı biliyor.
Every student knows the school song.
Her öğrenci okul şarkısını bilir.
He knows how to greet people in all languages.
Her dilde insanları selamlamayı bilir.
Every boy and girl knows him.
Her erkek ve kız onu tanır.
Every boy and girl knows Columbus.
Her oğlan ve kız Kolomb'u bilir.
Any child knows it.
Herhangi bir çocuk onu bilir.
Any child knows that.
Herhangi bir çocuk onu bilir.
Anybody knows it.
Herhangi biri onu bilir.
Everybody knows the moon is made of cheese.
Herkes ayın peynirden yapıldığını bilir.
Everyone knows me.
Herkes beni tanıyor.
Not everybody knows about my plan.
Herkes benim planım hakkında bilmez.