information ile ilgili cümleler

It is illegal in the United States for law enforcement to use torture to get information.
Amerika'da güvenlik güçlerinin bilgi almak için işkence yapması yasal değildir.

I'm sorry, I'm not allowed to give you that information.
Özür dilerim, o bilgiyi size verme iznim yok.

I want specific information.
Özellikli bilgi istiyorum.

Where did you get all this information?
Bütün bu bilgiyi nereden aldın?

I'll ask around and see if I can find any other information.
Başka bilgi bulup bulamayacağımı etraftakilere soracağım ve anlayacağım.

He brought me a piece of information.
Bana bir parça bilgi getirdi.

Could you send me more information by email?
Bana e-posta ile biraz daha bilgi gönderir misin?

The more information you give me, the better the advice I can provide you.
Bana ne kadar fazla bilgi verirseniz size o kadar daha iyi tavsiye verebilirim.

Get me any information you can about Tom.
Bana Tom hakkında getirebileceğin bir bilgi getir.

The information you gave me is of little use.
Bana verdiğin bilgi az kullanılır.

I wasn't given enough information.
Bana yeterli bilgi verilmedi.

I don't have any information on that subject.
Benim o konuda hiçbir bilgim yok.

Thank you for the information.
Bilgi için teşekkür ederim.

Don't hesitate to ask for information.
Bilgi istemekten çekinmeyin.

We want information.
Bilgi istiyoruz.

The information was quite useless.
Bilgi oldukça faydasızdı.

I'm gathering information.
Bilgi topluyorum.

The information is leaking piecemeal to the press.
Bilgi, parça parça basına sızdırılıyor.

I have information.
Bilgim var.

The correctness of the information is doubtful.
Bilginin doğruluğu şüpheli.

I need information.
Bilgiye ihtiyacım var.

We need information.
Bilgiye ihtiyacımız var.

Enter the information into the computer.
Bilgiyi bilgisayara girin.

I got the information from him directly.
Bilgiyi doğrudan ondan aldım.

I passed the information on to him.
Bilgiyi ona aktardım.

You're the one who gathered the information.
Bilgiyi toplayan sensin.

We don't have enough information yet to make a decision.
Bir karar vermek için henüz yeterli bilgimiz yok.

I need some information.
Biraz bilgiye ihtiyacım var.

We have to gather information.
Biz bilgi toplamak zorundayız.

I would appreciate any information you can send to us.
Bize gönderebileceğin bir bilgiyi takdir ederim.

I believe you have information that can help us.
Bize yardım edebilecek bilgiye sahip olduğuna inanıyorum.

That's too much information! I don't want to know.
Bu çok fazla bilgi! Bilmek istemiyorum.

That's all the information we need right now.
Bu şu anda ihtiyacımız olan tüm bilgi.

This is the age of information, and computers are playing an increasingly important role in our everyday life.
Bu bilgi çağıdır, ve bilgisayarlar günlük hayatımızda gittikçe önemli rol oynuyorlar.

The information is very important to us.
Bu bilgi bizim için çok önemlidir.

Is this information right?
Bu bilgi doğru mu?

This information is confidential.
Bu bilgi gizlidir.

That information is classified.
Bu bilgi gizlidir.

I guarantee that this information is correct.
Bu bilginin doğru olduğuna garanti veririm.

You're not supposed to have that information.
Bu bilgiye sahip olman gerekmiyor.

He found out this information online.
Bu bilgiyi çevrimiçi buldu.

I got this information second hand, so I may be wrong.
Bu bilgiyi başkasından aldım, bu yüzden hatalı olabilirim.

Keep this information under your hat.
Bu bilgiyi gizli tut.

Where did you get this information?
Bu bilgiyi nereden aldın?

This leaflet contains necessary information.
Bu broşür, gerekli bilgiyi içerir.

Get me all the information you can on this matter.
Bu konuyla ilgili alabildiğin tüm bilgiyi bana getir.

This dictionary contains a lot of information.
Bu sözlük pek çok bilgi içermektedir.

This was faulty information.
Bu yanlış bilgiydi.

What changes the world is communication, not information.
Dünyayı değiştiren bilgi değil iletişimdir.

I want more detailed information.
Daha detaylı bilgi istiyorum.

For further information, see page 16.
Daha fazla bilgi için, sayfa 16'ya bakın.

You must gather further information.
Daha fazla bilgi toplamalısın.

I need more information.
Daha fazla bilgiye ihtiyacım var.

We need more information.
Daha fazla bilgiye ihtiyacımız var.

You should read the kind of books that contain the kind of information that will be useful to you later in life.
Daha sonraki hayatında sana faydalı olacak bilgi türünü içeren kitapları okumalısın.

Where is the information counter?
Danışma masası nerede?

Where's the information desk?
Danışma nerede?

We only have secondhand information of the coup.
Darbeyle ilgili sadece ikinci el bilgiye sahibiz.

He collected various information.
Değişik bilgiler topladı.

We need accurate information.
Doğru bilgiye ihtiyacımız var.

Doctors give us information about our health.
Doktorlar bize sağlığımız hakkında bilgi verir.

If this is the information age, what are we so well-informed about?
Eğer bu bilgi çağı ise, biz ne hakkında çok bilgiliyiz?

If you sign up to Facebook, your information will be sent to intelligence agencies.
Eğer Facebook'a üye olursanız, bilgileriniz istihbarat örgütlerine gidecektir.

The most interesting information comes from children, for they tell all they know and then stop.
En ilginç bilgi çocuklardan gelir, zira onlar bildikleri her şeyi anlatır ve sonra durur.

I need that information as soon as possible.
En kısa sürede o bilgiye ihtiyacım var.

I've been looking at the information you sent.
Gönderdiğin bilgiye bakıyorum.

I'd like to get information about your hospital fee.
Hastane ücretiniz hakkında bilgi almak istiyorum.

We have no information as yet.
Henüz bilgimiz yok.

There's no new information yet.
Henüz yeni bilgi yok.

Everyone has the right to freedom of opinion and expression; this right includes freedom to hold opinions without interference and to seek, receive and impart information and ideas through any media and regardless of frontiers.
Her ferdin fikir ve fikirlerini açıklamak hürriyetine hakkı vardır. Bu hak fikirlerinden ötürü rahatsız edilmemek, memleket sınırları mevzubahis olmaksızın malümat ve fikirleri her vasıta ile aramak, elde etmek veya yaymak hakkını içerir.

In order to get some information about Japanese economic problems, you'll find this book very useful.
Japon ekonomik sorunları hakkında biraz bilgi almak için, bu kitabı çok faydalı bulacaksın.

John was trained in information systems, but he doesn't work with computers.
John bilişim sistemlerinde eğitim aldı ama bilgisayarlarla çalışmaz.

Partly because he could not receive enough information, Harper's description remains imperfect.
Kısmen yeterli bilgiyi alamadığından dolayı Harper'in açıklaması eksik kalıyor.

It is our policy not to give out personal information.
Kişisel bilgiyi vermemek bizim prensibimizdir.

The police charged him with leaking information to a neighboring country.
komşu ülke için bilgi sızıntılarıyla yüklüdür,polis.

Congress asked for more information.
Kongre daha fazla bilgi istedi.

Please ask at the information desk.
Lütfen bilgi masasında sor.

Please send us more information.
Lütfen bize daha fazla bilgi gönderin.

Please keep this information to yourself.
Lütfen bu bilgiyi gizli tutun.

Please forward this message along with the seminar information to the appropriate managers in your firm.
Lütfen bu mesajı seminer bilgisiyle birlikte şirketinizdeki uygun yöneticilere gönderin.

We have to get as much information as possible.
Mümkün olduğu kadar çok bilgi almalıyız.

Unfortunately, the information is accurate.
Maalesef bilgi doğru.

Modern society is overflowing with all sorts of information.
Modern toplum her türlü bilgi ile dolup taşıyor.

I'd like some information on motels.
Moteller hakkında biraz bilgi istiyorum.

I gave him what little information I had.
Ne biliyorsam ona söyledim.

What kind of information are you looking for?
Ne tür bilgi arıyorsun?

To get technical information from that company, we first have to sign a non-disclosure agreement.
O şirketten teknik bilgi almak için, öncelikle bir gizlilik anlaşması imzalamamız gerek.

You said you knew someone who could get us that information.
O bilgiyi bize bulabilecek birini tanıdığını söyledin.

Where did we get that information?
O bilgiyi nereden aldık.