If you feel like crying, you should cry to your heart's content.
İçinden ağlamak geliyorsa; gönlünce ağla.
Eating too much fat is supposed to cause heart disease.
Çok fazla yağ yemek kalp hastalığına sebep olmalı.
Many letters of encouragement refreshed my sad heart.
Çok sayıda destek mektubu üzgün kalbimi rahatlattı.
We had to learn the poem by heart.
Şiiri ezberlemek zorunda kaldık.
Don't lose heart now.
Şimdi cesaretini kaybetme.
But love can break your heart.
Ama aşk kalbinizi kırabilir.
But that's not the shape of my heart
Ama hiçbiri kalbimin şekli değil
Ann has a kind heart.
Ann'in müşfik bir kalbi var.
They are all good men at heart.
Aslında onların hepsi iyi insanlar.
That is a heart.
Şu bir kalptir.
Your feet will lead you to where your heart is.
Ayaklarınız sizi kalbinizin olduğu yere götürecektir.
We have to learn the whole poem by heart.
Bütün şiiri ezbere öğrenmeliyiz.
I have fought with my whole heart.
Bütün kalbimle mücadele ettim.
I thank you from the bottom of my heart.
Bütün kalbimle size teşekkür ederim.
My father had a heart attack yesterday, but he was lucky to have a clinic close at hand.
Babam dün bir kalp krizi geçirdi fakat yakınlarda bir kliniğe sahip olduğu için şanslıydı.
Tom took heart and, sure enough, on New Year's Eve he was able to hobble along to a party.
Beklenildiği gibi, Yeni Yıl Arefesinde Tom cesaret buldu ve bir kişinin yanında topallayarak yürüyebildi.
I thank you with all my heart.
Ben bütün kalbimle teşekkür ediyorum.
I had a heart attack.
Ben bir kalp krizi geçirdim.
When I was your age, I knew Virgil and all the others by heart.
Ben senin yaşındayken, Virgil ve diğerlerinin hepsini ezbere bilirdim.
I, gay, view my heart.
Ben, gay,kalbime bakarım.
I waited for the curtain to rise with my heart beating in excitement.
Ben, kalbim heyecanla atarken perdenin yükselmesini bekledim.
My heart began to beat fast.
Benim kalbim hızlı çarpmaya başladı.
My heart is beating fast.
Benim kalbim hızlı atıyor.
A man's heart is about as large as his fist.
Bir insanın kalbi yaklaşık yumruğu kadar büyüktür.
A person's heart is approximately the same size as their fist.
Bir insanın kalbi, yaklaşık olarak yumruğuyla aynı boyuttadır.
He's going to have a heart attack.
Bir kalp krizi geçirecek.
We regard Dr. Brown as the best heart specialist in the United States.
Biz Dr Brown'ı Amerika Birleşik Devletleri'nde en iyi kalp uzmanı olarak görüyorlar.
We had a heart-to-heart talk with each other.
Biz, birbirlerimizle kalp-kalbe bir konuşma yaptık.
Let's learn this poem by heart.
Bu şiiri ezbere öğrenelim.
I must learn this poem by heart.
Bu şiiri ezbere öğrenmeliyim.
Learn this lesson by heart.
Bu dersi kalbinle öğren.
Learn these names by heart.
Bu isimleri ezbere öğren.
You'll be in my heart today and always.
Bugün ve her zaman kalbimde olacaksın.
The paradise was in my heart.
Cennet benim yüreğimdeydi.
I lost heart.
Cesaretim kırıldı.
Don't lose heart, Tom.
Cesaretini kaybetme, Tom.
Don't lose heart.
Cesaretini kaybetme.
I'd like to eat cheesecake to my heart's content at The Cheesecake Factory.
Cheesecake Factory'de canımın istediği kadar peynirli kek yemek istiyorum.
The dictator abused his privileges to his heart's content.
Diktatör ayrıcalıklarını istediği kadar kötüye kullandı.
If you are a parent, don't allow yourself to set your heart on any particular line of work for your children.
Eğer bir ebeveyn iseniz, çocuklarınız için belli bir iş dalını çok istemenize izin vermeyin.
Far from eye far from heart.
Gözden ırak olan, gönülden ırak olur.
A true heart should never be doubted.
Gerçek bir kalpten asla şüphe edilmemeli.
The news broke her heart.
Haber onun kalbini kırdı.
The news broke his heart.
Haber onun kalbini kırdı.
I've heard that eating one or two servings of fish a week will reduce your chances of getting heart disease.
Haftada bir ya da iki porsiyon balık yemenin kalp hastalığına yakalanma olasılığınızı azaltacağını duydum.
Despite the many tragedies she has had in life, she remains to have the pureness of her heart.
Hayatta yaşadığı birçok trajediye rağmen, o, kalbinin saflığına sahip olmayı sürdürüyor.
We all learned the poem by heart.
Hepimiz şiiri ezberledik.
I've heard that people who eat vegetables and fruit every day are less likely to have a heart attack.
Her gün sebze ve meyve yiyen insanların kalp krizi geçirme olasılıklarının daha düşük olduğunu duydum.
I always thought that a heart attack was nature's way of telling you you're going to die.
Her zaman bir kalp krizinin öleceğinizi size söylemenin doğal yolu olduğunu düşündüm.
Everyone has to learn the words by heart.
Herkes kelimeleri ezbere öğrenmek zorunda.
Her heart was throbbing with excitement.
Heyecandan kalbi titriyordu.
No one is born hating another person because of the colour of his skin, or his background, or his religion. People must learn to hate, and if they can learn to hate, they can be taught to love, for love comes more naturally to the human heart than its opposite.
Hiç kimse ten rengi veya özgeçmiş ya da dini nedeniyle başka birine nefret ederek doğmaz.İnsanlar nefret etmeyi öğrenmeliler ve nefret etmeyi öğrenebiliyorlarsa, aşk insan kalbine karşıtından daha doğal geldiği için sevmeyi öğretebilirler.
I could recite the story by heart.
Hikayeyi ezbere okuyabildim.
After his heart attack, Jim had to cut down on his sugar intake.
Jim kalp krizinden sonra, şeker alımını kesmek zorunda kaldı.
Her heart jumped for joy.
Kalbi sevinçten zıpladı.
My heart is pounding.
Kalbim çarpıyor.
My heart was beating so fast.
Kalbim çok hızlı atıyordu.
My heart was filled with sorrow.
Kalbim üzüntü ile doluydu.
My heart aches for those starving children.
Kalbim açlıktan ölen o çocuklar için sızlıyor.
My heart is painful.
Kalbim acılıdır.
My heart is bleeding.
Kalbim kanıyor.
My heart was touched by his story.
Kalbim onun hikayesi tarafından incitildi.
My heart's aching.
Kalbim sızlıyor.
I have a heart.
Kalbim var.
I have always had a soft spot in my heart for Mary.
Kalbimde Mary için her zaman bir zaafım vardı.
You live in my heart.
Kalbimde yaşıyorsun.
You stole my heart.
Kalbimi çaldın.
You're breaking my heart.
Kalbimi kırıyorsun.
You broke my heart.
Kalbimi kırdın.
Don't break my heart.
Kalbimi kırma.
I love her from the bottom of my heart.
Kalbimin en derin yerinden onu seviyorum.
I felt my heart beating rapidly.
Kalbimin hızla çarptığını hissettim.
The heart has reasons reason cannot know.
Kalbin nedenin bilemeyeceği nedenleri vardır.
Say what is in your heart.
Kalbinde ne olduğunu söyle.
Follow your heart.
Kalbinin sesini dinle.
He was a good fellow at heart.
Kallben iyi bir arkadaştır.
With her heart pounding, she opened the door.
Kalp çarpıntısıyla, o kapıyı açtı
The heart is a muscle.
Kalp bir kastır.
He is the foremost authority on heart surgery.
Kalp cerrahisinde en önde gelen otoritedir.
He died quite suddenly of heart failure.
Kalp yetmezliğinden aniden öldü.
Seeing the face of his wife covered in green spots, he had a heart attack. Yet another victim of the killer cucumber!
Karısının yeşil noktalarla kaplanmış yüzünü görünce kalp krizi geçirdi. Katil salatalığın bir kurbanı daha!
My brother wanted to join the army but because of a heart condition he was judged unfit to serve.
Kardeşim orduya katılmak istedi ama bir kalp rahatsızlığı nedeniyle hizmet etmek için uygun olmadığına karar verildi.
Kate broke his heart by rudely demanding he go away.
Kate kaba şekilde gitmesini isteyerek onun kalbini kırdı.
I am sick at heart.
Kederliyim.
Ken learned many Japanese songs by heart.
Ken, birçok Japon şarkılarını ezbere öğrendi.
She has a kind heart.
Müşfik bir kalbi var.
I pray for your happiness from the bottom of my heart.
Mutluluğun için bütün kalbimle dua ediyorum.
I didn't have the heart to tell Tom what happened.
Ne olduğunu Tom'a söyleyecek cesaretim toktu.
I nearly had a heart attack.
Neredeyse bir kalp krizi geçiriyordum.
He had suffered a heart attack.
O bir kalp krizi geçirmişti.
She had suffered a heart attack.
O bir kalp krizi geçirmişti.
He died of a heart attack.
O bir kalp krizinden öldü.
O Hamlet, you have broken my heart in two.
O Hamlet, kalbimi iki parçaya ayırdın.