heard ile ilgili cümleler

I heard you were thinking of resigning.
İstifa etmeyi düşündüğünü duydum.

They were happy when they heard the good news.
İyi haberi duyduklarında mutluydular.

I heard the good news.
İyi haberi duydum.

I heard that since Tom isn't feeling well he won't come to school today.
İyi hissetmediği için Tom'un bugün okula gelmeyeceğini duydum.

I heard you did well.
İyi yaptığını duydum.

I heard you scream.
Çığlık attığını duydum.

I heard screaming.
Çığlık duydum.

I heard screams.
Çığlıklar duydum.

I heard the sound of a ringing bell.
Çalan bir zil sesi duydum.

Children should be seen and not heard.
Çocuklar görülmelidir ve duyulmamalıdır.

You have not heard the children.
Çocukları duymadın.

I heard the children singing together.
Çocukların beraberce şarkı söylediklerini duydum.

I heard the children's happy voices.
Çocukların mutlu seslerini duydum.

I heard you're raking in the money.
Çok para kazandığını duydum.

I heard that even a lot of college graduates have to work for minimum wage.
Çok sayıda üniversite mezununun bile asgari ücretle çalışmak zorunda olduklarını duydum.

Doubtless you have heard the news.
Şüphesiz haberi duydun.

I heard you crying.
Ağladığını duydum.

I heard my name called.
Adımın çağrıldığını duydum.

The moment I heard the footsteps, I knew who it was.
Adımları duyar duymaz onun kim olduğunu biliyordum.

He was about to fall asleep, when he heard his name called.
Adının söylendiğini duyduğunda uyumak üzereydi.

I have not heard a word from him as yet.
Şimdiye kadar ondan bir kelime duymadım.

We should've heard something from Tom by now.
Şimdiye kadar Tom'dan bir şey duymuş olmalısın.

We should've heard from Tom by now.
Şimdiye kadar Tom'dan haber almalıydık.

I heard coughing.
Öksürük duydum.

I heard you coughing.
Öksürdüğünü duydum.

I was deeply affected when I heard of his death.
Öldüğünü duyduğumda derinden etkilendim.

I heard that beer was cheaper than water in Germany. Is that true?
Almanya'da biranın sudan daha ucuz olduğu duydum. Doğru mu?

I've heard that in Germany beer is cheaper than water. Is that true?
Almanya'da biranın sudan daha ucuz olduğunu duydum. Bu doğru mu?

I heard the front doorbell ring.
Ön kapı zilinin çaldığını duydum.

I heard the front door slam.
Ön kapının çarptığını duydum.

All at once, I heard a cry.
Aniden bir feryat duydum.

All at once we heard a shot.
Aniden bir silah sesi duyduk.

Suddenly, he heard a strange sound.
Aniden garip bir ses duydu.

I've never heard my mother sing a song.
Annemin bir şarkı söylediğini asla duymadım.

You heard what your mother said.
Annenin ne dediğini duydun.

He did nothing but weep when he heard of his mother's death.
Annesinin ölümünü duyduğunda ağlamaktan başka bir şey yapmadı.

Up until three days ago, I'd never even heard of Tom Jackson.
Üç gün öncesine kadar ben bile Tom Jackson'ı hiç duymadım.

He had heard that his friend was dying.
Arkadaşının ölmekte olduğunu duymuştu.

I heard a noise behind me.
Arkamda bir gürültü duydum.

The fact is, I have heard nothing about it.
Aslında, bu konuda hiçbir şey duymadım.

We heard shots.
Atışlar duyduk.

Shots were heard.
Atışlar duyuldu.

Have you heard any news from Australia?
Avustralya'dan hiç haber aldın mı?

I heard footsteps.
Ayak sesleri duydum.

She's worried since she hasn't heard from her son for many months.
Aylardır oğlundan haber almadığı için o endişeli.

I've just heard a disturbing rumor.
Az önce rahatsız edici bir söylenti duydum.

I just heard an interesting story about Tom.
Az önce Tom hakkında ilginç bir hikaye duydum.

I just heard about what happened to Tom.
Az önce Tom'a ne olduğunu duydum.

I just heard from Tom.
Az önce Tom'dan haber aldım.

I have neither seen nor heard of such a thing.
Böyle bir şeyi ne gördüm ne de işittim.

I've never heard of such a strange story.
Böyle tuhaf bir hikaye asla duymadım.

I've heard about all your problems.
Bütün sorunlarını duydum.

I heard a crash.
Büyük bir gürültü duydum.

We heard the tree fall with a crash.
Büyük bir gürültüyle ağacın düştüğünü duyduk.

I heard yelling.
Bağırmayı duydum.

I was beside myself when I heard the news of my father's sudden death.
Babamın ani ölüm haberini duyunca çılgına dönmüştüm.

You heard what your father said.
Babanın ne dediğini duydun.

I heard I was needed.
Bana ihtiyaç olduğunu duydum.

I heard that Mr. Inoue has stayed at that hotel.
Bay Inoue'nin o otelde kaldığını duydum.

I've heard that some people sleep in bathtubs.
Bazı insanların banyo küvetlerinde uyuduğunu duydum.

I never heard anything like that.
Ben asla öyle bir şey duymadım.

I heard a shot just now.
Ben şimdi bir silah sesi duydum.

I don't believe I've ever heard of her.
Ben şimdiye kadar onu duyduğuma inanmıyorum.

I've never heard such a story all my life.
Ben bütün hayatım boyunca böyle bir hikaye duymadım.

I heard otherwise.
Ben başka türlü duydum.

I have heard nothing from him for five years.
Ben beş yıl boyunca ondan bir haber almadım.

I have not heard from her for a month.
Ben bir ay boyunca ondan haber almadım.

I've heard nothing.
Ben bir şey duymadım.

I heard a young girl call for help.
Ben bir genç kızın yardım çağrısı yaptığını duydum.

I have not heard from her for a year.
Ben bir yıl boyunca ondan haber almadım.

I've heard this song before.
Ben bu şarkıyı daha önce duydum.

I've never heard this song before.
Ben daha önce bu şarkıyı hiç duymadım.

I also heard a similar story.
Ben de benzer bir hikaye işittim.

I've heard a lot about that, too.
Ben de bu konuda çok şey duydum.

I heard the boys singing.
Ben erkek çocukların şarkı söylediğini duydum.

I heard that a paralyzed man was eaten alive by maggots.
Ben felçli bir adamın kurtçuklar tarafından canlı canlı yenildiğini duydum.

I still haven't heard from him.
Ben hâlâ ondan haber almadım.

I heard the news on the radio.
Ben haberi radyoda duydum.

I haven't heard that story yet.
Ben henüz o hikayeyi duymadım.

I heard the door open.
Ben kapının açıldığını duydum.

I heard that song before.
Ben o şarkıyı daha önce duydum.

I haven't heard from him for a long time.
Ben ondan uzun bir süre haber almadım.

I felt sorry for her when I heard her story.
Ben onun hikayesini duyduğumda onun için üzüldüm.

I often heard her sing that song.
Ben sık sık onun bu şarkıyı söylediğini duydum.

I often heard him playing the melody on the trumpet.
Ben sık sık onun trompette melodi çaldığını duydum.

I heard an unusual sound.
Ben sıradışı bir ses duydum.

I heard the telephone ringing.
Ben telefonun çaldığını duydum.

I heard a funny noise.
Ben tuhaf bir gürültü duydum.

I haven't heard from her for a long time.
Ben uzun bir süre ondan haber almadım.