hear ile ilgili cümleler

Didn't you hear your name called?
İsminin söylendiğini duymadın mı?

Didn't you hear the scream?
Çığlığı duymadın mı?

Why did I buy flowers? Is that what you just said? It's really noisy here so I couldn't hear you very well.
Çiçekleri niçin aldım? Az önce söylediğin bu mudur? Burası gerçekten gürültülü bu yüzden seni çok iyi duyamadım.

Many could not hear him.
Çoğu onu duyamıyordu.

The children wanted to hear a scary story.
Çocuklar bir korku hikayesi dinlemek istediler.

I didn't hear much.
Çok şey duymadım.

With many students chatting, it was difficult to hear what the professor had to say.
Çok sayıda öğrenci konuştuğu için, profesörün söyleyecek neyi olduğunu anlamak zordu.

I hear you're very rich.
Çok zengin olduğunu duyuyorum.

I want to hear you sing.
Şarkı söylediğini duymak istiyorum.

I'd like to hear you sing.
Şarkı söylemeni duymak istiyorum.

Did you hear your name called?
Adınızın çağrıldığını duydunuz mu?

I hear you have a girlfriend now.
Şimdi bir kız arkadaşın olduğunu duyuyorum.

I hear my uncle died of cancer.
Amcamın kanserden öldüğünü duydum.

I hear that you are going to the United States.
Amerika Birleşik Devletlerine gideceğini duyuyorum.

Would you like to hear the new song I'm working on?
Üzerinde çalıştığım yeni şarkıyı dinlemek ister misin ?

I'm sorry, but I can't hear you well.
Üzgünüm fakat seni iyi duyamıyorum.

Sorry, I didn't hear you.
Üzgünüm, seni duymadım.

I don't want to hear any more of your stupid jokes.
Aptal esprilerini bir daha duymak istemiyorum.

I don't want to hear any more of your stupid jokes.
Aptalca şakalarını artık duymak istemiyorum.

I hear from my mother once in a while.
Ara sıra annemden haber alıyorum.

I hear from him once in a while.
Ara sıra ondan haber alırım.

I hear from him every now and then.
Ara sıra ondan haber alıyorum.

I hear from her once in a while.
Arada bir ondan haber alıyorum.

I don't want to hear any more of your complaining.
Artık şikayet ettiğini duymak istemiyorum.

Did you hear the roar of the lions?
Aslanların kükremesini duydunuz mu?

Don't you hear those sirens?
Şu sirenleri duymuyor musun?

It makes my head swim to hear you say that.
Öyle söylediğini duymak başımı döndürüyor.

You don't have to shout. I can hear you.
Bağırmanıza gerek yok. Sizi duyabiliyorum.

I am very glad to hear of your success.
Başarını duyduğuma çok memnun oldum.

I'm glad to hear of your success.
Başarını duyduğuma memnun oldum.

I am glad to hear of your success.
Başarını duyduğuma memnun oldum.

I was glad to hear of your success.
Başarını duyduğuma memnun oldum.

We were delighted to hear of your success.
Başarını duyduğumuza sevindik.

I am very pleased to hear of your success.
Başarınızı duyduğuma çok memnun oldum.

I could hear everything the president said.
Başkanın dediği her şeyi duyabiliyordum.

I'm sorry to hear that your father passed away.
Babanın vefat ettiğini duyduğuma üzüldüm.

I hear that his father is in the hospital now.
Babasının şimdi hapishanede olduğunu duydum.

Do you think fish can hear?
Balığın duyabileceğini düşünüyor musun?

I hear you're good at playing the banjo.
Banço çalmada iyi olduğunu duyuyorum.

Mr Hopkins spoke in such a loud voice that I could hear him upstairs.
Bay Hopkins öyle bir yüksek sesle konuştu ki onu üst kattan duyabiliyordum.

I hear you've done some pretty extreme stuff.
Bazı oldukça aşırı şeyler yaptığını duyuyorum.

I sometimes hear my father singing in the bath.
Bazen babamın banyoda şarkı söylediğini duyarım.

Maybe you can't hear me.
Belki beni duyamıyorsun.

Maybe Tom didn't hear you.
Belki Tom seni duymadı.

I can't hear very well.
Ben çok iyi duyamıyorum.

I never hear anything.
Ben asla bir şey duymuyorum.

I can hear the chirping of insects.
Ben böceklerin cıvıltısını duyabiliyorum.

I didn't even hear Tom.
Ben bile Tom'u duymadım.

I can hear something.
Ben bir şey duyabiliyorum.

I hear the drum.
Ben davulu duyuyorum.

I would like to hear your voice, too.
Ben de, sesinizi duymak istiyorum.

I hear with my ears.
Ben kulaklarımla duyuyorum.

I hear music.
Ben müzik dinliyorum.

I can't hear what you're saying.
Ben ne söylediğini duyamıyorum.

When I hear that song I remember my youth.
Ben o şarkıyı ne zaman duysam, gençliğimi hatırlıyorum.

I can't hear it.
Ben onu duyamıyorum.

I am sad to hear it.
Ben onu duyduğuma üzüldüm.

I didn't hear it.
Ben onu duymadım.

I am very much surprised to hear that he got badly injured in a motorcar accident.
Ben onun bir otomobil kazasında kötü yaralandığını duyunca çok şaşırdım.

I hear that he sold his house.
Ben onun evini sattığını duyuyorum.

I hear he is ill.
Ben onun hasta olduğunu duyuyorum.

I hear that he eats frogs.
Ben onun kurbağa yediğini duyuyorum.

I often hear her play the piano.
Ben sık sık onun piyano çaldığını duyarım.

I didn't hear you.
Ben seni duymadım.

I hear the phone.
Ben telefonu duyuyorum.

I'm sorry to hear the news.
Ben, haberi duyduğum için üzgünüm.

I hear that you are a good tennis player.
Ben, iyi bir tenis oyuncusu olduğunu duyuyorum.

I hear you've been looking for me.
Beni aradığını duyuyorum.

You will never beat me, you hear me? Never!
Beni asla yenemeyeceksin, beni duydun mu? Asla!

Hear me out.
Beni dinle.

Can you hear me, Tom?
Beni duyabiliyor musun, Tom?

Can you hear me?
Beni duyabiliyor musun?

Did you hear me?
Beni duydun mu?

Didn't you hear me?
Beni duymadın mı?

He affected not to hear me.
Beni duymamış numarası yaptı.

I walked quietly so that they would not hear me.
Beni duymasınlar diye sessizce yürüdüm.

Do you hear me?
Beni duyuyor musun ?

Do you hear me?
Beni duyuyor musun?

I know you can hear me.
Beni işitebileceğini biliyorum.

Didn't you hear a scream?
Bir çığlık duymadın mı?

I hear you're interested in making a deal.
Bir anlaşma yapmakla ilgilendiğini duyuyorum.

Can you hear anything?
Bir şey duyabiliyor musun?

I can hear nothing.
Bir şey duyamıyorum.

I can't hear a thing.
Bir şey duyamıyorum.

Did you hear something?
Bir şey duydun mu?

I said I didn't hear anything.
Bir şey duymadığımı söyledim.

I don't hear a thing.
Bir şey duymuyorum.

Do you hear something?
Bir şey duyuyor musun?

I hear something.
Bir şey duyuyorum.