By the 1750s, all the tribes of the Great Plains had horses.
1750'lere kadar Great Plains'in tüm kabilelerinin atları vardı.
Both are great bands.
İkisi de harika gruplar.
I hope you'll have a great year.
İnşallah harika bir yıl geçirirsin.
England and Scotland were unified on May 1, 1707, to form the Kingdom of Great Britain.
İngiltere ve İskoçya, 1 Mayıs 1707'de birleşti ve Büyük Britanya Krallığı'nı oluşturdu.
People thought him to be a great scholar.
İnsanlar onu büyük bir bilgin olarak düşünüyorlar.
Most people have great disinclinations to get out of bed early, even if they have to.
İnsanların çoğu bunu yapmak zorunda olsalar bile yataktan erken kalkma konusunda çok isteksizdirler.
I had great difficulty in finding my ticket at the station.
İstasyonda biletimi bulurken çok zorlandım.
The food was great in Italy.
İtalya'da yemekler harikaydı.
Good health is a great blessing.
İyi sağlık büyük bir nimettir.
Because he was a great musician.
Çünkü o büyük bir müzisyendi.
A great deal of energy is locked up in the nucleus.
Çekirdekte büyük bir enerji hapsedilmiştir.
China is a great country.
Çin büyük bir ülkedir.
The boy grew up to be a great man.
Çocuk büyük bir adam oldu.
The boy grew up to be a great scientist.
Çocuk büyük bir bilim adamı oldu.
The boy grew up to be a great statesman.
Çocuk büyük bir devlet adamı oldu.
I had a great time.
Çok eğlendim.
You'll do great.
Çok iyi yapacaksın.
It tastes very great.
Çok lezzetli.
To our great relief, she returned home safe and sound.
Çok rahatladık, o, eve sağ salim döndü.
I regretted having wasted a great deal of time.
Çok zamanı israf ettiğime pişmanım.
Famine caused great distress among the people.
Açlık insanlar arasında büyük sıkıntıya neden oldu.
It's great when you're in love.
Aşık olmak harika.
My family came to live in Tokyo in my great-grandfather's time.
Ailem, benim büyük büyükbabamın zamanında Tokyo'da yaşamak için geldi.
You've been a great help to our family.
Ailemize muhteşem bir yardımcısın.
It looks great so far.
Şimdiye kadar harika görünüyor.
Allah is great!
Allah büyüktür!
There are a great many forest fires in America.
Amerika'da pek çok orman yangını var.
He has a great influence on his country.
Ülkesinin üstünde büyük etkisi var.
In addition to being a famous physicist, he is a great novelist.
Ünlü bir fizikçi olmanın yanı sıra, o büyük bir romancıdır.
It's a great way to make friends.
Arkadaş bulmak için harika bir yol.
Because of his great professional skill, the lawyer has a large number of clients.
Avukatın müthiş profesyonel yeteneği sayesinde çok sayıda müvekkili var.
Apologizing is a great virtue.
Özür dilemek büyük bir erdemdir.
Such magazines have a great influence on children.
Böyle dergilerin çocuklar üzerinde büyük bir etkisi var.
I'd like to thank you for doing such a great job.
Böyle harika bir iş yaptığın için sana teşekkür etmek isterim.
This sort of work calls for great patience.
Böylesi bir iş büyük sabır ister.
The great majority is for the project.
Büyük çoğunluk projeden yanadır.
Great minds think alike.
Büyük akıllar benzer düşünürler.
After an uphill struggle against great odds they finally got the company on its feet again.
Büyük anlaşmazlıklara karşı zorlu bir mücadeleden sonra, onlar nihayet şirketi tekrar kendi ayakları üzerinde durdurdular.
There can be no great accomplishment without risk.
Büyük başarılar risksiz olamaz.
The pipe burst due to great pressure.
Büyük basınç nedeniyle boru patladı.
A prize was given in honor of the great scientist.
Büyük bilimci onuruna bir ödül verildi.
A great man doesn't care about his appearance.
Büyük bir adam görüntüsünü önemsemez.
He wanted to be a great military leader.
Büyük bir askeri lider olmak istiyordu.
It seems that he was a great athlete.
Büyük bir atletmiş gibi görünüyor.
He thinks that he is a great poet.
Büyük bir şair olduğunu düşünüyor.
He encouraged his son to do something great.
Büyük bir şey yapmak için oğlunu teşvik etti.
There is a great demand for gasoline.
Büyük bir benzin talebi mevcut.
He grew up to be a great scientist.
Büyük bir bilim adamı oldu.
A big bomb fell, and a great many people lost their lives.
Büyük bir bomba düştü ve çoğu insan hayatını kaybetti.
She behaved with a great courage.
Büyük bir cesaretle davrandı.
I've just come up with a great idea.
Büyük bir fikir ortaya attım.
A great ship needs deep waters.
Büyük bir gemi derin sulara ihtiyaç duyar.
You have a great imagination.
Büyük bir hayal gücün var.
He undertook a great deal of work.
Büyük bir iş üstlendi.
The friendship of a great man is a gift from the gods.
Büyük bir insanın arkadaşlığı Tanrılardan bir lütuftur.
A great crowd waited for the president to speak.
Büyük bir kalabalık başkanın konuşmasını bekledi.
She proved to be a great musician.
Büyük bir müzisyen olduğunu kanıtladı.
You have a great alibi.
Büyük bir mazeretin var.
A great warrior radiates strength. He doesn't have to fight to the death.
Büyük bir savaşçı güç yayar. O ölümüne savaşmak zorunda değildir.
What would you do if you had great wealth?
Büyük bir servete sahip olsan, ne yaparsın?
During the Great Eastern Japan Earthquake, the height of the tsunami waves reached up to 37.9 meters.
Büyük Doğu Japon Depremi sırasında, tusunami dalgalarının yüksekliği 37.9 metreye ulaştı.
With great power comes great responsibility.
Büyük güç, büyük sorumluluk getirir.
He seems to have had a great amount of money.
Büyük miktarda parası var gibi görünüyor.
There were no fences on the great plains.
Büyük ovalarda hiç çit yoktu.
Great art makes people feel something.
Büyük sanat insana bir şey hissettirir.
Great artists have no country.
Büyük sanatçıların vatanı yoktur.
He was the leader of the great expedition.
Büyük seferin lideriydi.
We'll do great.
Büyük yapacağız.
The great difficulties stand in the way of its achievement.
Büyük zorluklar onun başarı yolunda duruyor.
My grandmother left us a great fortune.
Büyükannem bize büyük bir servet bıraktı.
A great many tourists visit Kyoto in spring.
Baharda pek çok turist Kyoto'yu ziyaret eder.
That you don't believe me is a great pity.
Bana inanmaman çok üzücü.
Mr Sano speaks French with great fluency.
Bay Sano büyük bir akıcılık ile Fransızca konuşuyor.
Mr. Suzuki is a great scientist.
Bay Suzuki büyük bir bilim adamıdır.
Mr Suzuki is a great scientist.
Bay Suzuki büyük bir bilimcidir.
Mrs. Lee is a great talker.
Bayan Lee büyük bir konuşmacı.
Some teachers have a great effect on their students.
Bazı öğretmenler, öğrencilerinin üzerinde büyük bir efekte sahiptirler.
Beethoven was a great musician.
Beethoven, büyük bir müzisyendi.
I think Beethoven is as great a composer as ever lived.
Beethoven'ın şimdiye kadar yaşamış olanlar kadar büyük bir besteci olduğunu düşünüyorum.
I'm a great singer.
Ben büyük bir şarkıcıyım.
I love the great outdoors.
Ben doğayı seviyorum.
I had a great night.
Ben harika bir gece geçirdim.
I don't think he's a great actor.
Ben onun büyük bir oyuncu olduğunu düşünmüyorum.
I see a great danger in his plan.
Ben onun planında büyük bir tehlike görüyorum.
I can't draw, but my sister is a great artist.
Ben resim yapamam ama kız kardeşim büyük bir sanatçıdır.
I think you look great.
Bence harika görünüyorsun.
I think you did great.
Bence harika yaptın.
I think what Tom is doing is great.
Bence Tom'un yaptığı harika.
In my opinion, soccer is a great sport.
Bence, futbol mükemmel bir spor.
To my great surprise, we won!
Benim için büyük sürpriz oldu, kazandık.
To my great delight, he won the first prize.
Benim için büyük sevinç, o birincilik ödülünü kazandı.
I regard crab as a great delicacy.
Benim için yengeç muhteşem bir lezzettir.
The progress of science has brought about great change in our lives.
Bilimdeki ilerleme hayatımızda büyük bir değişiklik yarattı.