french ile ilgili cümleler

He can speak English and French.
İngilizce ve Fransızca konuşabilir.

She is fluent in English and French.
İngilizce ve Fransızcada akıcıdır.

He can speak German, not to mention English and French.
İngilizce ve Fransızcanın yanı sıra, Almanca konuşabilir.

In addition to English, he can speak French.
İngilizcenin yanı sıra Fransızca konuşabilir.

I study French in addition to English.
İngilizceye ek olarak Fransızca eğitimi de alıyorum.

The British defeated the French.
İngilizler Fransızları yendi.

I never learned how to speak French as well as I wanted.
İstediğim kadar iyi Fransızca konuşmayı öğrenmedim.

He has a good knowledge of French.
İyi bir Fransızca bilgisi var.

I can't speak French well.
İyi Fransızca konuşamıyorum.

I don't often have a chance to speak French with a native speaker.
Çoğunlukla yerli bir konuşucu ile Fransızca konuşma şansım yok.

Can you think of anybody who might be willing to teach my children French?
Çocuklarıma Fransızca öğretmeye istekli olabilecek birini düşünebilir misin?

All of my kids want to learn French.
Çocuklarımın hepsi Fransızca öğrenmek istiyor.

All of my kids want to learn how to speak French.
Çocuklarımın hepsi nasıl Fransızca konuşulacağını öğrenmek istiyor.

None of my children are able to communicate in French.
Çocuklarımdan hiçbiri Fransızca iletişim kuramıyor.

Do your children know French?
Çocukların Fransızca bilir mi?

Do your children speak French?
Çocukların Fransızca konuşur mu?

I don't speak French very much.
Çok fazla Fransızca konuşmam.

I have a friend who speaks French very well.
Çok iyi Fransızca konuşan bir arkadaşım var.

You speak French very well. I wish I could speak it as well as you.
Çok iyi Fransızca konuşuyorsun. Keşke ben de senin kadar iyi konuşabilsem.

Tom clearly doesn't understand French very well.
Açıkçası, Tom Fransızcayı çok iyi anlamaz.

The teacher claimed that he'd have us all speaking fluent French in three months.
Öğretmen üç ay içinde hepimizi akıcı Fransızca konuşturacağını iddia etti.

The teacher wouldn't allow us to speak French in the classroom.
Öğretmen sınıfta Fransızca konuşmamıza izin vermedi.

The teacher would only allow us to speak French in the classroom.
Öğretmen sınıfta sadece Fransızca konuşmamıza izin verirdi.

The teacher wrote French words on the blackboard.
Öğretmen tahtaya Fransızca kelime yazdı.

Our teacher speaks French as well as English.
Öğretmenimiz İngilizcenin yanı sıra Fransızca da konuşur.

Our teacher doesn't just speak English, but French too.
Öğretmenimiz sadece İngilizce değil, Fransızca da konuşur.

I speak French with my teachers.
Öğretmenlerimle Fransızca konuşurum.

Does anyone in your family speak French?
Ailenizde Fransızca konuşan biri var mı?

I'm studying French now.
Şimdi Fransızca çalışıyorum.

I'm learning French now.
Şimdi Fransızca öğreniyorum.

I'm now learning French.
Şimdi Fransızca öğreniyorum.

I used to be able to speak French better than I do now.
Şimdikinden daha iyi Fransızca konuşabiliyordum.

This is the first time I've ever written a letter in French.
Şimdiye kadar ilk kez Fransızca bir mektup yazdım.

I really want to learn to speak French fluently.
Akıcı biçimde Fransızca konuşmayı öğrenmeyi gerçekten istiyorum.

I can speak French fluently.
Akıcı bir şekilde Fransızca konuşabilirim.

I learned French instead of German.
Almanca yerine Fransızca öğrendim.

My uncle has a good knowledge of French.
Amcamın iyi Fransızca bilgisi var.

My native language is French.
Ana dilim Fransızca.

He made an official visit to the French president the day before yesterday.
Önceki gün Fransız cumhurbaşkanına resmi bir ziyaret yaptı.

I started studying French three years ago.
Üç yıl önce Fransızca öğrenmeye başladım.

I taught Tom French three years ago.
Üç yıl önce Tom'a Fransızca öğrettim.

After studying French for three years, Tom could speak it fairly well.
Üç yıl Fransızca öğrendikten sonra, Tom onu oldukça iyi konuşabildi.

We have been studying French for three years.
Üç yıldır Fransızca öğreniyorum.

I've studied French for three years.
Üç yıldır Fransızca öğreniyorum.

I've been teaching French for three years.
Üç yıldır Fransızca öğretiyorum.

I've been studying French for three years.
Üç yıldır Fransızca okuyorum.

I'm sorry, but I don't understand French well.
Üzgünüm fakat Fransızcayı iyi anlamıyorum.

My friends say I speak better French when I'm drunk.
Arkadaşlarım ben sarhoşken daha iyi Fransızca konuştuğumu söylüyorlar.

Many of my friends can speak French.
Arkadaşlarımın çoğu Fransızca konuşabilir.

Some of my friends can speak French fairly well.
Arkadaşlarımdan bazıları Fransızcayı oldukça iyi konuşabilirler.

Only a few of my friends can speak French.
Arkadaşlarımdan sadece birkaç tanesi Fransızca konuşabilir.

I never speak French anymore.
Artık asla Fransızca konuşmuyorum.

I no longer study French.
Artık Fransızca çalışmıyorum.

I've decided not to study French anymore.
Artık Fransızca okumamaya karar verdim.

I hardly ever speak French anymore.
Artık neredeyse hiç Fransızca konuşmuyorum.

I never actually studied French.
Aslında hiç Fransızca eğitimi almadım.

In fact, Marie Curie is Polish, not French.
Aslında Marie Curie Fransız değil, Polonyalıdır.

The European Union has 23 official languages, theoretically with the same rights, but in practice only 3 working languages: English, French and German.
Avrupa Birliği'nin teorik olarak aynı haklara sahip 23 resmi dili var ama uygulamada yalnızca üç dil işliyor: İngilizce, Fransızca ve Almanca.

How did you learn to speak French so well?
Böyle güzel Fransızca konuşmayı nasıl öğrendin?

I spent all day studying French.
Bütün günü Fransızca çalışarak geçirdim.

My father can speak French as well as English.
Babam hem İngilizce hem de Fransızca konuşabilir.

I'll help you with your French, if you help me with my English.
Bana İngilizcemde yardım edersen, sana Fransızcanda yardım ederim.

Can you teach me French?
Bana Fransızca öğretebilir misin?

Will you teach me French?
Bana Fransızca öğretecek misin?

In my opinion, French is a hard language to learn.
Bana göre, Fransızca öğrenmek için zor bir dil.

I've been told that Tom can't speak French.
Bana Tom'un Fransızca konuşamadığı söylendi.

Mr Sano speaks French with great fluency.
Bay Sano büyük bir akıcılık ile Fransızca konuşuyor.

Mr Yoshida is at home in French history.
Bay Yoshida Fransız tarihini çok iyi bilir.

Mr. Yoshida knows French History very well.
Bay Yoshida Fransız tarihini çok iyi bilir.

I have some French books.
Bazı Fransızca kitaplarına sahibim.

I can't speak French without making some mistakes.
Bazı hatalar yapmadan Fransızca konuşamam.

Some people say French is easy to learn.
Bazı insanlar Fransızcanın öğrenmesi kolay olduğunu söylüyorlar.

Some people say that French is one of the most beautiful languages in the world.
Bazı insanlar Fransızcanın dünyadaki en güzel dillerden biri olduğunu söylüyorlar.

Some people think that French is a difficult language.
Bazı insanlar Fransızcanın zor bir dil olduğunu düşünüyorlar.

Some people think Tom's native language is French.
Bazı insanlar Tom'un ana dilinin Fransızca olduğunu düşünüyorlar.

I can understand French to a certain extent.
Belirli bir dereceye kadar Fransızcayı anlayabilirim.

Maybe I should study French.
Belki Fransızca çalışmalıyım.

I tried to speak Chinese and Mr. Wang tried to speak French.
Ben Çince konuşmayı denedim, Bay Wang'sa Fransızca konuşmayı denedi.

I don't speak French fluently.
Ben akıcı şekilde Fransızca konuşmam.

I'm looking for a French penpal.
Ben bir Fransız mektup arkadaşı arıyorum.

I'm a French citizen.
Ben bir Fransız vatandaşıyım.

I teach biology and French.
Ben biyoloji ve Fransızca öğretirim.

I am French.
Ben Fransız'ım.

I'm French.
Ben Fransız'ım.

I can't read French.
Ben Fransızca okuyamam.

I can't speak French at all.
Ben Fransızcayı hiç konuşamam.

I teach French.
Ben Fransizca öğretirim.

I speak French every day at work.
Ben iş yerinde her gün Fransızca konuşurum.

I've loved French cakes since elementary school.
Ben ilkokuldan beri Fransız keklerini severim.