People will follow a good leader.
İnsanlar iyi bir lideri izleyeceklerdir.
It is necessary for you to follow your mother's advice.
Annenin tavsiyesine uyman gerekli.
Follow the car.
Arabayı izleyin.
Follow behind me.
Arkamdan izleyin.
Follow your desire.
Arzularınızı izleyin.
Soldiers must follow orders.
Askerler emirleri izlemeliler.
All members must follow these rules.
Bütün üyeler bu kurallara uymak zorundadırlar.
It's necessary for all members to follow these rules.
Bütün üyelerin bu kurallara uyması zorunludur.
Follow all instructions.
Bütün yönergeleri izleyin.
My father was a musician and I'm going to follow in his footsteps.
Babam bir müzisyendi ve ben onun yolundan gideceğim.
Tell me whose advice to follow.
Bana kimin tavsiyesini izleyeceğimi söyle.
I will follow the law.
Ben hukuku izleyeceğim.
I don't follow.
Ben izlemiyorum.
I cannot follow your logic.
Ben senin mantığını takip edemem.
I'll follow.
Ben takip edeceğim.
Follow me.
Beni izle.
Don't follow me.
Beni izleme.
You need to follow me.
Beni izlemelisin.
Follow me!
Beni takip et!
Follow my advice.
Benim tavsiyemi izleyin.
Did anybody follow you?
Biri seni izledi mi?
Didn't anybody follow you?
Biri seni izlemedi mi?
We must follow the rules.
Biz kurallara uymalıyız.
We should follow his example.
Biz onun dersini izlemeliyiz.
We were unable to follow his logic.
Biz onun mantığına uyamadık.
We'll follow.
Biz takip edeceğiz.
Follow us.
Bizi izle.
If you follow this street, you will get to the station.
Bu caddeyi izlersen, istasyona gidersin.
Did you follow any of that?
Bunlardan herhangi birini izlediniz mi?
I'll follow you to the ends of the earth.
Dünyanın öbür ucuna kadar seni takip edeceğim.
You should follow the doctor's orders.
Doktorun talimatlarına uyman gerekiyor.
You should follow the doctor's advice.
Doktorun tavsiyesine uymalısın.
You should follow your doctor's advice.
Doktorunuzun tavsiyesini dinlemelisiniz.
I follow orders.
Emirleri izlerim.
I am sure that Greg is going to follow in his father's footsteps.
Greg'in babasının ayak izlerini takip edeceğinden eminim.
He couldn't make up his mind which course to follow.
Hangi kursu izleyeceğine bir türlü karar veremedi.
Which street did you follow?
Hangi sokağı izledin?
No matter which road you follow, the drive to town won't take you more than twenty minutes.
Hangi yolu izlersen izle, şehre gidiş yirmi dakikadan fazla zamanını almaz.
In the same way as Hegel, Panovsky's notion of the dialectic makes history follow a predetermined course.
Hegel'le aynı şekilde, Panovsky'nin diyalektik kavramı tarihe önceden belirlenmiş bir rotayı izlettirir.
We always have to follow the rules.
Her zaman kurallara uymak zorundayız.
You shouldn't always follow the crowd.
Her zaman topluluğu izlememelisin.
I could hardly follow what Jane said in her speech.
Jane'nin konuşmasında söylediğini neredeyse izleyemedim.
Follow your heart.
Kalbinin sesini dinle.
I wish that Tom would follow my advice.
Keşke Tom tavsiyemi izlese.
I didn't follow my own advice.
Kendi tavsiyemi takip etmedim.
Books must follow sciences, and not sciences books.
Kitaplar bilimleri izlemeli ve bilimler kitapları değil.
We have to follow the regulations.
Kurallara uymalıyız.
Please follow me.
Lütfen beni izleyiniz.
Don't follow the fashion.
Modayı izleme.
Follow this road till you come to the river.
Nehre gelene kadar bu yolu takip et.
Wherever you go, I will follow you.
Nereye gidersen git, seni izleyeceğim.
I will follow you wherever you go.
Nereye gidersen git, seni izleyeceğim.
I'll follow you wherever you go.
Nereye giderseniz gidin sizi takip edeceğim.
No matter where you go, I will follow you.
Nereye giderseniz gidin, sizi takip edeceğim.
Why didn't you follow my advice?
Niçin tavsiyemi yapmadın?
Follow that car.
O arabayı izleyin.
That would follow.
O izlerdi.
She advised him to take a rest, but he didn't follow her advice.
O ona dinlenmesini tavsiye etti fakat o onun tavsiyesini dinlemedi.
She advised him to go to the hospital, but he didn't follow her advice.
O ona hastaneye gitmesini tavsiye etti fakat o onun tavsiyesine uymadı.
She advised him not to buy a used car, but he didn't follow her advice.
O ona kullanılmış araba almamasını tavsiye etti fakat o onun tavsiyesini dinlemedi.
He walked slowly so the child could follow.
O yavaşça yürüdü böylece çocuklar yetişebildi.
He walked slowly so the children would be able to follow.
O, çocuklar izleyebilsin diye yavaşça yürüdü.
He signaled that I should follow him.
O, benim onu izlemem gerektiğinin işaretini verdi.
He needs to follow my advice.
O, benim tavsiyemi dinlemeli.
He failed to follow our advice.
O, bizim tavsiyemizi izleyemedi.
She would not follow my advice.
O, nasihatimi dinlemezdi.
She said that she would follow him no matter where he went.
O, o nereye giderse gitsin onu izleyeceğini söyledi.
He got very angry, for she refused to follow his advice.
O, tavsiyelerine uymayı kabul etmediği için çok sinirlendi.
He would not follow my advice.
O, tavsiyemi dinlemedi.
You must follow school rules.
Okul kurallarını izlemelisiniz.
I don't quite follow.
Oldukça izlemem.
Follow close behind them.
Onları yakından izleyin.
I need to follow up on that.
Onu izlemem gerekiyor.
He beckoned me to follow him.
Onu izlemem için bana işaret etti.
Follow him.
Onu izleyin.
Follow his example.
Onun örneğini izleyin.
You were wise not to follow his advice.
Onun tavsiyesini dinlemeyecek kadar akıllıydın.
It was sensible of you to follow her advice.
Onun tavsiyesini izlemen mantıklıydı.
You can now follow the Pope on twitter.
Papa'yı şimdi Twitter'da takip edebilirsiniz.
The police expect people to follow the law.
Polis insanların hukuka uymasını bekliyor.
The problem has arisen simply because you didn't follow my instructions.
Problem sadece benim talimatlarımı izlememenizden ortaya çıktı.
It's important to follow a strict diet.
Sıkı bir diyet takip etmek önemlidir.
I promise I'll follow you on Instagram.
Söz veriyorum seni Instagram'dan takip edeceğim.
Just follow me.
Sadece beni izle.
Just follow your heart.
Sadece kalbini izle.
Just follow them.
Sadece onları izle.
Just follow Tom.
Sadece Tom'u takip et.
I think we should follow Tom.
Sanırım Tom'u izlemeliyiz.
I intend to follow my predecessor's policy.
Selefimin politikasını izlemeye niyetliyim.
Wherever you go, I will follow.
Sen nereye gidersen git, izleyeceğim.
You lead the way and I will follow you.
Sen yolu göster ve ben seni izleyeceğim.
I will follow you until death, Georges!
Seni ölene kadar takip edeceğim Georges!
I am ready to follow you.
Seni izlemeye hazırım.
I don't follow you.
Seni izlemiyorum.
