The two sisters became more and more famous.
İki kız kardeş gittikçe daha ünlü oldular.
Switzerland is famous for its scenic beauty.
İsviçre doğal güzelliği ile ünlüdür.
The boy grew up to be a famous scientist.
Çocuk ünlü bir bilim adamı oldu.
The singer is famous not only in Japan but also in Europe.
Şarkıcı sadece Japonya'da değil, aynı zamanda Avrupa'da da ünlü.
Adana is famous for its kebab and Hatay for its kanafeh.
Adana'nın kebabı, Hatay'ın künefesi meşhurdur.
Washington was the most famous man in America.
Amerika'nın en meşhur adamı Washington'du.
He became famous thanks to his mother.
Annesi sayesinde ünlü oldu.
Famous china is on display.
Ünlü çini sergilenmektedir.
The famous song "Ave Maria" was composed by Schubert.
Ünlü şarkı "Ave Maria" Schubert tarafından bestelendi.
He shook hands with the famous singer.
Ünlü şarkıcı ile tokalaştı.
She missed her chance to see the famous singer.
Ünlü şarkıcıyı görme fırsatını kaçırdı.
In addition to being a famous physicist, he is a great novelist.
Ünlü bir fizikçi olmanın yanı sıra, o büyük bir romancıdır.
I would like become a famous soccer player
Ünlü bir futbolcu olmak istiyorum.
A famous architect built this house.
Ünlü bir mimar bu evi inşa etti.
I'm not famous.
Ünlü değilim.
Are you famous?
Ünlü müsün?
Would you like to be famous?
Ünlü olmak ister misiniz?
I want to be famous.
Ünlü olmak istiyorum.
Do you think that you would enjoy being famous?
Ünlü olmaktan hoşlanacağınızı düşünüyor musunuz?
The famous pianist smiled.
Ünlü piyanist gülümsedi.
The famous author created another best-selling book.
Ünlü yazar bir başka en çok satan kitabı oluşturdu.
My friend's father is a famous novelist.
Arkadaşımın babası ünlü bir romancı.
She grew up to be a famous musician.
Büyüyüp ünlü bir müzisyen oldu.
I have a friend whose father is a famous actor.
Babası ünlü bir aktör olan bir arkadaşım var.
I have a friend whose father is a famous novelist.
Babası ünlü bir romancı olan bir arkadaşım var.
He is proud that his father was a famous scientist.
Babasının ünlü bir bilimci olmasıyla gurur duyuyor.
Fish'n'chips is the most famous English food.
Balık ve patates kızartması en ünlü İngiliz yiyeceğidir.
Mr. Fujimori is famous all over the world.
Bay Fujimori tüm dünyada ünlüdür.
Mrs. Smith was a famous beauty.
Bayan Smith ünlü bir güzel kadındı.
Some famous foreign runners entered that race.
Bazı ünlü yabancı koşucular o yarışa girdi.
Maybe he won't become famous.
Belki o ünlü olmayacak.
Perhaps he'll never become famous.
Belkide o asla ünlü olmayacak.
I am a famous actor.
Ben ünlü bir aktörüm.
I'm famous.
Ben ünlüyüm.
I'm more famous.
Ben daha ünlüyüm.
I'm as famous as you.
Ben senin kadar ünlüyüm.
The lady dressed in white is a famous actress.
Beyaz elbiseli kadın, ünlü bir aktristir.
The scientist is famous both at home and abroad.
Bilimci hem yurt içinde hem de yurt dışında ünlüdür.
Besides being a surgeon, he was a famous writer.
Bir cerrah olmanın yanı sıra, o ünlü bir yazardı.
Lots of famous people come here.
Bir sürü ünlü kişi buraya gelir.
A lot of people would like to become famous. However, a lot of famous people wish they weren't so famous.
Bir sürü insan ünlü olmak ister. Buna rağmen, bir sürü ünlü insan o kadar ünlü olmayı istemez.
Many famous people are behind the movement.
Birçok ünlü insan hareketi destekliyor.
Many famous artists live in New York.
Birçok ünlü sanatçılar New York'ta yaşarlar.
We're famous.
Biz ünlüyüz.
The Brandenburg Gate is one of the most famous landmarks in Germany.
Brandenburg Kapısı Almanya'daki en ünlü yerlerden biridir.
That's an item from a famous company.
Bu ünlü bir şirketten bir parça.
These artists are going to be famous some day.
Bu artistler bir gün ünlü olacaklar.
This city is famous for its beautiful park.
Bu şehir güzel parkı ile ünlüdür.
This house is famous.
Bu ev ünlüdür.
This story is very famous; everyone knows it.
Bu hikaye çok meşhur, herkes onu biliyor.
I never for a moment imagined that I'd be able to meet so many famous people.
Bu kadar çok ünlü insanlarla tanışabileceğimi bir an bile asla hayal etmedim.
The author of this article is a famous critic.
Bu makalenin yazarı, ünlü bir eleştirmendir.
This park is famous for its roses.
Bu park gülleriyle ünlü.
This park is famous for its cherry blossoms.
Bu park kiraz çiçekleri ile ünlüdür.
This novel was written by a famous American writer.
Bu roman ünlü bir Amerikan yazar tarafından yazılmıştır.
Wine made here is very famous.
Burada yapılan şarap çok ünlüdür.
Cambridge is the most famous university in the world.
Cambridge dünyanın en ünlü üniversitesidir.
What's the most famous college in the world?
Dünyadaki en ünlü üniversite hangisidir?
The world's greatest singers and most of its famous musicians have been fat or at least decidedly plump.
Dünyanın en büyük şarkıcıları ve ünlü müzisyenlerinin çoğu şişmandır ya da en azından bariz şekilde tombuldur.
Detroit is famous for its car industry.
Detroid araba sanayisiyle ünlüdür.
The town in which I was born is famous for its old castle.
Doğduğum kasaba eski kalesiyle ünlüdür.
Donald Trump is a famous business person.
Donald Trump ünlü bir iş adamıdır.
Elvis Presley is one of the most famous singers.
Elvis Presley en ünlü şarkıcılardan biridir.
During the 60s and 70s she published her most famous books.
En tanınmış kitaplarını 60'lı ve 70'li yıllarda yayınladı.
Florence Nightingale is famous as the woman who began professional nursing.
Florence Nightingale, profesyonel hemşireliğe başlayan kadın olarak ünlüdür.
Mt. Fuji is the most famous mountain in Japan.
Fuji dağı Japonya'da en ünlü dağdır.
The dove is a famous symbol for peace.
Güvercin ünlü bir barış sembolüdür.
She will be famous in the future.
Gelecekte ünlü olacak.
As a young man, he did not know that he was to become famous later on.
Genç bir adamken, sonradan ünlü olacağını bilmiyordu.
The hamburger is a famous American dish.
Hamburger ünlü bir Amerikan yemeği.
Everyone wants to meet you. You're famous!
Herkes seninle tanışmak istiyor.Sen ünlüsün!
Did you go to any famous gardens?
Hiç ünlü bahçelere gittin mi?
Japan is famous for Mt. Fuji.
Japonya Fuji Dağı ile ünlüdür.
Japan is famous for her scenic beauty.
Japonya manzara güzelliğiyle ünlüdür.
He's a famous popular singer in Japan.
Japonya'da ünlü popüler bir şarkıcıdır.
He is one of the most famous singers in Japan.
Japonya'daki en ünlü şarkıcılardan biridir.
Jim Carrey is very famous and a good comedian.
Jim Carrey iyi ve çok tanınmış bir komedyendir.
Justin Bieber is more famous than Katie Holmes.
Justin Bieber, Katie Holmes'tan daha ünlüdür.
My sister is a famous singer.
Kız kardeşim ünlü bir şarkıcıdır.
My sister is famous.
Kız kardeşim ünlüdür.
My younger sister is famous.
Küçük kız kardeşim ünlüdür.
California is famous for its fruit.
Kaliforniya, meyvesi ile ünlüdür.
California is famous for its fruit.
Kaliforniya, meyvesiyle ünlüdür.
The man standing by the door is a famous singer.
Kapıda bekleyen adam, ünlü bir şarkıcıdır.
The lady standing by the gate is a famous singer.
Kapının yanında duran bayan ünlü bir şarkıcıdır.
Karuizawa is famous as a summer resort.
Karuizawa bir sayfiye yeri olarak ünlüdür.
The town is famous for its old castle.
Kasaba eski kalesi ile ünlüdür.
The town is famous for its hot spring.
Kasaba kaplıcası ile ünlüdür.
Kobe is famous as a port city.
Kobe bir liman şehri olarak ünlüdür.
Kobe is famous for its port.
Kobe, limanı ile ünlüdür.
Kyoto is famous for its old temples.
Kyoto eski tapınakları ile ünlüdür.
Please tell me who some of the famous musicians in your country are.
Lütfen bana ülkendeki ünlü müzisyenlerden birkaçını söyle.
London is famous for its fog.
Londra sisi ile ünlüdür.
