Enjoy your weekend.
İyi hafta sonları.
Enjoy your flight.
İyi uçuşlar.
Enjoy life while you may.
Çıkarabilirken hayatın tadını çıkarın.
I know that my Chinese female friends enjoy my disciplining them.
Çinli bayan arkadaşlarımın onları disipline sokmamdan hoşlandıklarını biliyorum.
I enjoy watching children play.
Çocukları oynarken izlemekten zevk alırım.
Enjoy your meal.
Afiyet olsun.
Enjoy your evening.
Akşamın keyfini çıkarın.
Enjoy your life while you are able to.
Alabiliyorken hayattan zevk alın.
But he can't enjoy hot summers.
Ama o sıcak yazlarda eğlenemiyor.
Motherhood and childhood are entitled to special care and assistance. All children, whether born in or out of wedlock, shall enjoy the same social protection.
Ana ve çocuk özel ihtimam ve yardım görmek hakkını haizdir. Bütün çocuklar, evlilik içinde veya dışında doğsunlar, aynı sosyal korunmadan faydalanırlar.
You should enjoy the moment.
Anın tadını çıkarmalısın.
Do you think that you would enjoy being famous?
Ünlü olmaktan hoşlanacağınızı düşünüyor musunuz?
I don't enjoy traveling in large groups.
Büyük guruplarda seyahat etmeyi sevmiyorum.
Mr. Grey didn't enjoy his work.
Bay Grey işinden hoşlanmıyordu.
Some of my classmates like volleyball and the others enjoy tennis.
Bazı sınıf arkadaşlarım voleyboldan hoşlanır ve diğerleri tenisten hoşlanır.
Some of my classmates like volleyball and others enjoy tennis.
Bazı sınıf arkadaşlarım voleyboldan, diğerleri ise tenisten hoşlanıyor.
I know that I'm supposed to enjoy this class, but I don't.
Ben bu sınıftan hoşlanmam gerektiğini biliyorum fakat hoşlanmıyorum.
I enjoy taking pictures.
Ben fotoğraf çekmekten hoşlanıyorum.
I often enjoy listening to music after supper.
Ben genellikle akşam yemeğinden sonra müzik dinlemekten hoşlanırım.
I enjoy embroidering.
Ben nakışı seviyorum.
I didn't enjoy the party at all.
Ben partiden hiç hoşlanmadım.
I enjoy watching soccer on TV.
Ben televizyonda futbol izlemekten hoşlanırım.
I don't enjoy tennis.
Ben tenisten hoşlanmıyorum.
I think you're going to enjoy yourself tonight.
Bence bu gece çok eğleneceksin.
I think you'll enjoy it.
Bence hoşuna gidecek.
I'm surprised that Beth didn't enjoy her time at the farm.
Beth'in çiftlikteki zamanından hoşlanmadığına şaşırdım.
Most women enjoy shopping.
Birçok kadın alışverişi sever.
I always enjoy listening to classical music when I have some free time.
Biraz boş zamanım olduğunda ben her zaman klasik müzik dinlemenin tadını çıkarırım.
We hope you enjoy the movie.
Biz filmi beğeneceğinizi umuyoruz.
We enjoy reading books.
Biz kitap okumaktan hoşlanırız.
We enjoy talking.
Biz konuşmaktan hoşlanıyoruz.
We enjoy watching TV.
Biz TV izlemekten hoşlanırız.
I'm glad you enjoy working for us.
Bizim için çalışmayı sevdiğine sevindim.
The more time I spend doing this, the less time I have to do things I enjoy doing.
Bunu yapmak için ne kadar çok zaman harcarsam, zevk aldığım şeyleri o kadar az zamanda yapmak zorunda kalırım.
I enjoy working here.
Burada çalışmaktan zevk alıyorum.
Did you enjoy yourself last evening?
Dün akşam eğlendin mi?
Did you enjoy yourself yesterday?
Dün eğlendin mi?
Did you enjoy the movie you saw last night?
Dün gece izlediğin filmden hoşlandın mı?
Did you enjoy yourself at the party last night?
Dün gece partide eğlendin mi?
Did you enjoy the party yesterday?
Dün partiden hoşlandın mı?
After that he began to enjoy life again and gradually recovered.
Daha sonra hayattan yeniden zevk almaya başladı ve gitgide iyileşti.
Did you enjoy yourself?
Eğlendiniz mi?
We came here to enjoy ourselves.
Eğlenmek için buraya geldik.
I'm too busy to have time to enjoy myself.
Eğlenmek için zaman ayıramayacak kadar çok meşgulüm.
I don't enjoy teaching children to swim when their parents are around.
Ebeveynleri etraftayken çocuklara yüzme öğretmekten zevk almıyorum.
My parents enjoy skiing every winter.
Ebeveynlerim her kış kayak yapmaktan hoşlanır.
Enjoy Edinburgh!
Edinburgh'un tadını çıkar!
I really enjoy helping disabled people.
Engelli insanlara yardım etmekten gerçekten hoşlanırım.
My brother seems to enjoy himself at college.
Erkek kardeşim üniversitede zevk alıyor gibi görünüyor.
I enjoy looking at my old diary.
Eski günlüğümün sayfalarını karıştırmayı severim.
I enjoy eating many different kinds of food.
Farklı yiyecek türlerini yemekten hoşlanırım.
Did you enjoy the film?
Filmden hoşlandınız mı?
Did you enjoy the movies?
Filmden hoşlandınız mı?
How did you enjoy the movie?
Filmi nasıl buldunuz?
I enjoy movies.
Filmleri seviyorum.
What do you enjoy most about learning French?
Fransızca öğrenme hakkında en çok neyden hoşlanıyorsun?
Do you enjoy studying French?
Fransızca öğrenmeyi seviyor musun?
I don't enjoy teaching French.
Fransızca öğretmekten zevk almıyorum.
We hope you will enjoy the show.
Gösteriden hoşlanacağınızı umuyoruz.
Enjoy the show.
Gösterinin keyfini çıkar.
I hope you enjoy the show.
Gösteriyi beğeneceğini umuyorum.
Enjoy your day.
Gününü gün et.
I enjoy feeding the pigeons.
Güvercinleri beslemek hoşuma gider.
Come enjoy the snow with me!
Gel benimle birlikte karın tadını çıkar.
I don't enjoy teaching young children to swim.
Genç çocuklara yüzme öğretmekten zevk almıyorum.
Did you enjoy your trip?
Gezinizden hoşlandınız mı?
There is a really good restaurant just off the beach that I think you'd enjoy.
Hemen sahilin oralarda hoşuna gideceğini düşündüğüm gerçekten güzel bir restoran var.
Most, if not all, people enjoy eating.
Hepsi değilsede, birçok insan yemek yemeği sever.
Everyone suggest me to stay in bed, but I want to go out and enjoy.
Herkes yatakta kalmamı öneriyor fakat ben dışarı çıkmak ve eğlenmek istiyorum.
Wouldn't you rather spend your time doing something you enjoy?
Hoşlandığın bir şeyi yaparak zamanını geçirmeyi tercih etmez misin?
Did you enjoy staying in Hokkaido?
Hokkaido'da kalmaktan hoşlandın mı?
The Johnsons are very sociable people, who enjoy hosting parties often.
Johnsonlar çok sosyal insanlardır, onlar partilere sık sık ev sahipliği yapmaktan hoşlanırlar.
Did you enjoy your winter holidays?
Kış tatillerini beğendin mi?
He has begun to enjoy country life.
Kırsal yaşamdan hoşlanmaya başladı.
I never thought I would enjoy living in the country.
Kırsalda yaşamaktan hoşlanacağımı hiç düşünmemiştim.
Enjoy yourself!
Keyfinize bakın.
I enjoy reading books.
Kitap okumaktan keyif alırım.
How did you enjoy the concert?
Konserden zevk aldın mı?
Do you enjoy talking?
Konuşmaktan hoşlanır mısın?
Gamblers enjoy taking risks.
Kumarbazlar risk almayı severler.
Please enjoy your stay at this hotel.
Lütfen bu otelde kalmanın keyfini çıkarın.
Please enjoy yourself at the dance.
Lütfen dansın keyfini çıkarın.
I enjoy music.
Müziği seviyorum.
I enjoy a challenge.
Meydan okumadan hoşlanırım.
What places do you enjoy?
Ne tür mekanlardan hoşlanırsın?
He is very friendly, so I enjoy working with him.
O çok cana yakın birisi bu yüzden onunla çalışmaktan keyif alıyorum.
He did not enjoy his lessons.
O, onun derslerinden hoşlanmadı.
She used to enjoy being with him.
O, onunla birlikte olmaktan hoşlanırdı.
I didn't enjoy it very much.
Ondan çok fazla hoşlanmadım.
They enjoy playing together.
Onlar birlikte oynamaktan hoşlanırlar.
He began to enjoy talking to them.
Onlarla konuşmaktan zevk almaya başladı.
I enjoy his company.
Onun şirketini seviyorum.
I don't enjoy hanging out with him.
Onunla takılmaktan hoşlanmıyorum.
Spend money and enjoy life!
Para harca ve hayattan zevk al!
Did you enjoy yourself at the party?
Partide eğlendiniz mi?
Enjoy yourself at the party, John.
Partide keyfinize bakın, John.