doubt ile ilgili cümleler

No doubt.
Şüphesiz.

There is no room for doubt.
Şüpheye yer yok.

In other words, you should doubt common sense.
Başka bir deyişle, sağduyudan şüphe etmelisin.

I don't doubt that he will help me.
Bana yardım edeceğinden şüphem yok.

I sometimes wish I could live a quiet retired sort of life but I doubt I could stand it for more than a few days.
Bazen sessiz bir emekli hayatı yaşayabilmeyi düşünüyorum fakat buna birkaç günden daha fazla dayanabileceğimden şüpheliyim.

Sometimes I doubt your intelligence.
Bazen zekandan şüphe ediyorum.

I doubt the authenticity of the document.
Belgenin gerçekliğinden şüpheliyim.

I highly doubt that.
Ben bundan oldukça şüpheliyim.

I doubt if he will succeed.
Ben onun başarıp başarmayacağından şüpheliyim.

I doubt his story.
Ben onun hikayesinden şüphe duyuyorum.

I doubt the truth of the report.
Ben raporun doğruluğundan şüpheliyim.

Do you doubt me?
Benden şüphe ediyor musunuz?

He didn't doubt that Ben had something to do with the crime.
Ben'in suçla ilgisi olmamasından şüphelenmedi.

A wily hunter, Christopher Columbus once donned a red riding hood and went into the forest. Without a doubt, he attracted the Big Bad Wolf, grabbed him, and dragged the screaming wolf back to his ship.
Bir kurnaz avcı, Christopher Columbus bir zamanlar kırmızı bir başlık giydi ve ormana gitti. Şüphesiz, o büyük kötü kurdu cezbetti, onu yakaladı, ve bağıran kurdu gemisine geri götürdü.

Where a painting's general sense seems clear, moreover, the exact decoding of its content remains in doubt.
Bir resmin genel anlamı açık görünse de, buna rağmen, onun içeriğinin tam çözümü şüpheli kalır.

I doubt if Bob will come to my birthday party.
Bob'ın benim doğum günü partime gelip gelmeyeceğinden kuşkuluyum.

I doubt if Bob will come on time.
Bob'ın zamanında gelip gelmeyeceğinden kuşkuluyum.

I doubt if he'll come to school today.
Bugün okula gelip gelmeyeceğinden şüphe ediyorum.

I very much doubt it.
Bundan çok şüpheliyim.

I really doubt it.
Bundan gerçekten şüphe ediyorum.

I seriously doubt it.
Bundan gerçekten şüphe ediyorum.

I doubt whether it is true or not.
Bunun gerçek olup olmadığından şüphe ediyorum.

I don't for a moment doubt your honesty.
Dürüstlüğünden bir an şüphe etmem.

Though grammatically there is nothing wrong with this sentence, I doubt if anyone would actually ever use it.
Dilbilgisi bakımından bu cümlede bir hata olmamasına rağmen, birinin onu gerçekten kullanacağından şüpheliyim.

I have no doubt in my mind you are the woman I'm going to marry.
Evleneceğim kadın olduğun konusunda aklımda hiç şüphem yok.

I doubt whether he will win both races.
Her iki yarışı kazanıp kazanmayacağını bilmiyorum.

Ask him if you have any doubt.
Herhangi bir şüpheniz varsa, ona sorun.

There's no doubt.
Hiç şüphe yok.

No doubt you will be able to pass the examination.
Hiç şüphesiz sınavı geçebileceksin.

It is more difficult to defend oneself than to defend someone else. Those who doubt it may look at lawyers.
Kendini savunmak başka birini savunmaktan daha zordur. Şüphe edenler avukatlarına bakabilirler.

No doubt he will come.
O kesin gelecek.

It never occurred to me to doubt him.
Ondan şüphe etmek hiç aklıma gelmedi.

I don't doubt it.
Ondan şüphelenmiyorum.

I don't doubt that.
Ondan şüphelenmiyorum.

I seriously doubt that.
Ondan ciddi olarak şüphe ediyorum.

I really doubt that.
Ondan gerçekten şüphe ediyorum.

Don't ever doubt it.
Ondan hiç şüphe etme.

There is no doubt that he was murdered.
Onun öldürüldüğünden şüphe yok.

I have no doubt that he will succeed.
Onun başarılı olacağından şüphem yok.

I doubt if he is a lawyer.
Onun bir avukat olup olmadığından şüpheliyim.

I don't doubt that she will come here.
Onun buraya geleceğinden şüphem yok.

There is no doubt that he is honest.
Onun dürüst olduğuna şüphe yok.

I doubt whether he is honest.
Onun dürüst olup olmadığından şüphe ediyorum.

I doubt if he is honest.
Onun dürüst olup olmadığından şüphe ediyorum.

His honesty is beyond doubt.
Onun dürüstlüğü şüphe götürmez.

I don't doubt that she is married.
Onun evli olduğundan şüphem yok.

I don't doubt but that he will come.
Onun geleceğinden şüphem yok.

I doubt if he will come.
Onun gelip gelmeyeceğinden şüpheliyim.

I doubt the truth of his story.
Onun hikayesinin gerçekliğinden şüphe ediyorum.

I doubt his ability to do the job.
Onun işi yapma yeteneğinden şüphe ediyorum.

I believe beyond doubt that she is innocent.
Onun masum olduğuna kuşkusuz olarak inanıyorum.

I don't doubt his ability to do it.
Onun onu yapma yeteneğinden şüphem yok.

I doubt the truth of his report.
Onun raporunun doğruluğunda şüpheliyim.

I doubt his words.
Onun sözlerinden kuşkulanıyorum.

I do not doubt that he is sincere.
Onun samimi olduğundan şüphem yok.

He has a great storehouse of knowledge about historical details but I seriously doubt that's of any use in life.
Onun tarihsel ayrıntılar hakkında büyük bir bilgi deposu var fakat hayatta onun bir işe yaradığından cidden süphe duyuyorum.

There is no doubt about his ability.
Onun yeteneği hakkında şüphe yok.

There is no room to doubt that he is a gifted artist.
Onun yetenekli bir sanatçı olduğundan şüphe etmeye yer yok.

I doubt if he will come on time.
Onun zamanında gelip gelmeyeceğinden süpheliyim.

I don't doubt you.
Senden şüphelenmiyorum.

I doubt if he will condescend to see you
Seni görmeyi tenezzül edeceğinden şüpheliyim.

Better to remain silent and be thought a fool than to speak out and remove all doubt.
Sessiz kalmak ve bir aptal olarak düşünülmek bütün şüpheyi açıkça konuşmak ve gidermekten daha iyidir.

His hesitation made me doubt.
Tereddütü beni şüpheye düşürdü.

Tom doesn't doubt Mary's ability to do the job.
Tom işi yapmak için Mary'nin yeteneğinden şüphesi yok.

Tom gave Mary the benefit of the doubt.
Tom Mary'nin yapmadığını varsaydı.

Tom might be able to do that, but I doubt it.
Tom onu yapabilir fakat bundan şüpheliyim.

I've never trusted Tom and I doubt I ever will.
Tom'a asla güvenmedim ve her zaman güveneceğimden kuşkuluyum.

I never had any reason to doubt Tom.
Tom'dan şüphelenmek için hiçbir nedenim yoktu.

I have no doubt in my mind that Tom will show up at the auction.
Tom'un açık artırmada ortaya çıkacağından hiç şüphem yok.

I doubt Tom will be surprised.
Tom'un şaşıracağından kuşku duyuyorum.

I doubt that Tom would ever consider selling his antique car.
Tom'un şimdiye kadar antika arabasını satmayı düşündüğünden şüpheliyim.

I doubt that Tom would ever consider driving such a small car.
Tom'un şimdiye kadar böyle küçük bir araba sürmeyi düşüneceğinden şüpheliyim.

I doubt that Tom will ever come back home.
Tom'un şimdiye kadar eve geri döneceğinden şüpheliyim.

I doubt that Tom was ever in any real danger.
Tom'un şimdiye kadar herhangi gerçek bir tehlike içinde olduğundan şüpheliyim.

I doubt that Tom would ever consider going to Iraq.
Tom'un şu ana kadar Irak'a gitmeyi düşündüğünden şüpheliyim.

I doubt that Tom would ever consider leaving his wife.
Tom'un şu ana kadar karısını terketmeyi düşündüğünden şüpheliyim.

I doubt that Tom ever said that.
Tom'un şu ana kadar onu söylediğinden şüpheliyim.

I doubt that Tom will run for president.
Tom'un başkanlık için adaylığını koyacacağından şüpheliyim.

I doubt Tom knows how to fish.
Tom'un balık tutmayı bildiğinden kuşku duyuyorum.

I doubt if Tom is single.
Tom'un bekar olup olmadığından şüpheliyim.

I doubt Tom will stick around.
Tom'un bekleyeceğinden şüpheliyim.

I doubt that Tom would remember me.
Tom'un beni hatırlayacağından şüpheliydim.

I doubt that Tom will get here on time.
Tom'un buraya zamanında geleceğinden şüpheliyim.

There was no doubt in my mind that Tom knew the answer.
Tom'un cevabı bildiği hakkında aklımda hiç şüphe yoktu.

There was no doubt in my mind that Tom would make the right decision.
Tom'un doğru kararı vereceğine dair aklımda hiç şüphe yoktu.

There's no doubt that Tom used to live in Boston.
Tom'un eskiden Boston'da yaşadığından şüphe yok.

I doubt that Tom has finished his homework.
Tom'un ev ödevini bitirdiğinden şüpheliyim.

I doubt if Tom speaks French.
Tom'un Fransızca konuşup konuşmadığından kuşku duyuyorum.

I doubt that Tom will ever learn how to speak French properly.
Tom'un güzel şekilde Fransızcayı nasıl konuşacağına eğilimli olduğundan şüphe ediyorum.