You can see the island in the distance.
Adayı uzaktan görebilirsin.
A pet theory of mine is that things should be seen from a distance.
Benim bir evcil hayvan teorim şeylerin uzaktan görülmesidir.
We can see things in the distance using a telescope.
Bir teleskop kullanarak uzaktaki şeyleri görebiliriz.
The bronze statue looks quite nice from a distance.
Bronz heykel uzaktan oldukça güzel görünüyor.
We can see Mt. Fuji in the distance.
Bu mesafeden Fuji Dağını görebiliriz.
At this distance we cannot hope to know the truth.
Bu mesafeden gerçeği bilmeyi umut edemeyiz.
He observed this calmly, from a comfortable distance.
Bunu uygun bir uzaklıktan sakince gözlemledi.
What is the distance from here to the station?
Buradan istasyona mesafe nedir?
What is the distance from the Earth to the moon?
Dünyadan aya olan uzaklık ne kadardır?
The mountains look nicer from a distance.
Dağlar uzaktan daha hoş görünür.
Distance per degree of longitude at equator.
Ekvatorda her boylam derecesi için mesafe.
There is a distance of four fingers between the eyes and the ears.
Gözler ve kulaklar arasında dört parmaklık bir mesafe vardır.
It is easy to be brave from a safe distance.
Güvenli bir mesafeden cesur olmak kolaydır.
Each house is within shouting distance of another.
Her ev diğerine bağırma mesafesindedir.
None of us knew his decision to win the long-distance race.
Hiçbirimiz, onun uzun mesafe yarışı kazanma kararını bilmiyordu.
A lightyear is the distance that light travels in one year.
Işık yılı, ışık yolculuklarının bir yıllık mesafeleridir.
I recommend we keep our distance.
Mesafemizi korumamızı tavsiye ederim.
I can't judge distance.
Mesafeyi tahmin edemem.
How much distance have we covered?
Ne kadar mesafe kapladık?
He sat at a distance from me.
O benden uzakta oturdu.
That's an amazing distance, isn't it?
O, inanılmaz bir mesafe, değil mi?
She heard a dog barking in the distance.
O, uzakta bir köpek havlaması duydu.
She caught sight of a rowing boat in the distance.
O, uzakta kürek çeken bir teknenin görüntüsünü gördü.
The school is within walking distance of my house.
Okul evimin yürüme mesafesi içerisindedir.
I live within walking distance of school.
Okula yürüme mesafesinde yaşıyorum.
She's a beauty from a distance.
Ona uzaktan bakıldığında, o güzeldir.
She wants to keep him at a distance.
Onu belli bir mesafede tutmak istiyor.
The picture looks nicer from a distance.
Resim uzaktan daha iyi görünür.
You should watch television at a distance.
Televizyonu uzaktan izlemelisiniz.
It happened that I saw my friend walking in the distance.
Tesadüfen arkadaşımın uzakta yürüdüğünü gördüm.
I heard that the distance between Tokyo and Osaka is about 10 km.
Tokyo ve Osaka arasındaki mesafenin yaklaşık on kilometre olduğunu duydum.
Tom covered the distance in three hours.
Tom üç saat boyunca mesafeyi korudu.
Tom asked Mary not to make any long-distance calls on his phone.
Tom Mary'den telefonunda hiç şehirlerarası konuşma yapmamasını rica etti.
Tom could see Mary's house in the distance.
Tom Mary'nin evini uzaktan görebiliyordu.
Tom stared into the distance.
Tom uzaklığa baktı.
Tom heard the temple bell in the distance.
Tom uzaktaki tapınak çanını duydu.
Tom's apartment is located within walking distance of the city center.
Tom'un dairesi şehir merkezine yürüme mesafesinde bulunmaktadır.
Tom's apartment is within walking distance of the train station.
Tom'un dairesi tren istasyonundan yürüme mesafesindedir.
It is hard to determine the distance.
Uzaklığı belirlemek zor.
I saw land in the distance.
Uzakta arazi gördüm.
We felt relieved when we saw a light in the distance.
Uzakta bir ışık gördüğümüzde rahatladık.
I saw a light in the distance.
Uzakta bir ışık gördüm.
We saw an island in the distance.
Uzakta bir ada gördük.
I saw a house in the distance.
Uzakta bir ev gördüm.
I can see a ship in the distance.
Uzakta bir gemi görebiliyorum.
I heard a dog barking in the distance.
Uzakta bir köpeğin havladığını duydum.
I saw a town in the distance.
Uzakta bir kasaba gördüm.
We saw a bird in the distance.
Uzakta bir kuş gördük.
I saw a cottage in the distance.
Uzakta bir kulübe gördük.
They heard a gun go off in the distance.
Uzakta bir silahın patladığını duydum.
I saw a flash of lightning far in the distance.
Uzakta bir yıldırım parlaması gördüm.
We saw smoke in the distance.
Uzakta duman gördük.
I heard it thunder in the distance.
Uzakta gök gürlediğini duydum.
There was something moving in the distance.
Uzakta hareket eden bir şey vardı.
We heard tigers roaring in the distance.
Uzakta kaplanların kükrediğini duyduk.
We saw a dim light in the distance.
Uzakta loş bir ışık gördük.
We can see the island in the distance.
Uzaktaki adayı görebiliyoruz.
You can see the ancient ruins in the distance.
Uzaktaki antik kalıntıları görebilirsiniz.
We could see the ship in the distance.
Uzaktaki gemiyi görebiliyorduk.
We saw the tower in the distance.
Uzaktaki kuleyi gördük.
Seen from a distance, she's a beauty.
Uzaktan bakıldığında o güzel bir kadındır.
Seen from a distance, the big rock looks like an old castle.
Uzaktan bakıldığında, büyük kaya eski bir kale gibi görünüyor.
Seen at a distance, the rock looks like a squatting human figure.
Uzaktan bakıldığında, kaya, çömelen bir insan figürüne benziyor.
Seen at a distance, the rock looked like a human face.
Uzaktan bakıldığında, kaya, bir insan yüzü gibi görünüyordu.
Seen from a distance, that rock looks like a human face.
Uzaktan görüldüğünde, o kaya bir insan yüzü gibi görünüyor.
From a distance, they shot at each other.
Uzaktan, birbirlerine ateş ettiler.
Twenty miles is a long distance to walk.
Yirmi mil yürümek için uzun bir mesafe.
A boat takes me out on an excursion; I watch the city shrink in the distance.
A church spire could be seen in the distance.
A gunshot was heard in the distance.
A Union army doctor watched the battle from a distance.
Age, like distance, lends a double charm.
All at once I saw a human form in the distance, and, to my surprise, soon recognized that the traveler was a woman.
Are any of these within walking distance?
At a distance, the ship looks like an island.
At his concerts, she screams for him from a distance.
Because he doesn't want to marry her, she felt a distance between them.
Can you compute the distance of the moon from the earth?
Can you make out a light in the distance?
Children's laughter could be heard in the distance.
Connectivity can be rated by ease, cost, time, distance, or capacity. What about scenery? That's a cost factor. It may be positive or negative.
Couples in long distance relationship know that they run a risk - not to mention the sacrifices they have to make.
Distance is the only thing that the rich are willing for the poor to call theirs, and keep.
Distance lends enchantment to the view.
Einstein described quantum entanglement as "spooky action at a distance." So, before Einstein's own Theory of General Relativity, might Newton's theory of gravitation have been described.
Even at a distance I could smell her sweet perfume, feel her tender warm touch, bathe in the ineffable light of those beautiful luring green eyes.
Five miles is a suitable distance for a picnic.
Forty miles is a good distance.
Four miles is a good distance.
From a distance, that stone looks like a person's face.
From that distance, the ship is similar to an island.
From that distance, the ship resembles an island.
Generally speaking, distance runners are less flexible than sprinters.
