He tells dirty jokes even to children.
Çocuklara bile iğrenç fıkralar anlatır.
I know dirty jokes, but I never tell them.
Açık saçık fıkralar bilirim ama asla onları anlatmam.
We must wash all these dirty plates.
Bütün bu kirli tabakları yıkamalıyız.
I saw a dirty dog coming into the garden.
Bahçeye gelen kirli bir köpek gördüm.
Look, my house is not as dirty as yours.
Bak, benim evim sizinki kadar kirli değil.
Look, my dog is not as dirty as yours.
Bak, benim köpeğim sizinki kadar kirli değil.
The bathroom is dirty.
Banyo kirli.
My glass is dirty.
Bardağım kirlidir.
The glass is dirty.
Bardak kirli.
I found the river dirty.
Ben nehri kirli buldum.
The nappy smells very dirty.
Bez çok pis kokuyor.
This glass is dirty.
Bu bardak kirli.
These clothes are dirty and need washing.
Bu elbiseler kirli ve yıkanmaya ihtiyacı var.
These houses were dark and dirty.
Bu evler karanlık ve kirli.
These clothes are dirty and need to be washed.
Bu giysiler kirli ve yıkanması gerekir.
These dirty clothes could be a new piece of evidence to prove his innocence.
Bu kirli giysiler onun suçsuzluğunu kanıtlayacak yeni bir kanıt parçası olabilirdi.
This is a dirty movie.
Bu muzur bir film.
These trousers are dirty.
Bu pantolon kirli.
If the metal plate terminal of the game cassette is dirty it may be difficult for the game to start when the cassette is inserted into the game console.
Eğer oyun kasetinin metal plaka terminali pis ise oyun konsoluna kaset yerleştirildiğinde oyunun başlaması zor olabilir.
I don't want to get my hands dirty.
Ellerimi kirletmek istemiyorum.
I got my hands quite dirty.
Ellerimi oldukça kirlettim.
My house is dirty.
Evim pis.
Change your shirt. It's very dirty.
Gömleğini değiştir. O çok kirli.
The towels are dirty.
Havlular kirli.
Jack played a dirty trick on me.
Jack bana kirli bir oyun oynadı.
I hate dirty jokes.
Kötü şakalardan nefret ederim.
The little fridge is dirty.
Küçük buzdolabı kirli.
The bathtub is dirty.
Küvet kirli.
The hotel that I stay in is dirty.
Kaldığım otel pis.
She wanted to wash the dirty clothes.
Kirli çamaşırları yıkamak istedi.
Don't air your dirty laundry in public.
Kirli çamaşırlarını herkesin önünde havalandırma.
Dirty house, dirty floor.
Kirli ev, kirli zemin.
Dirty drinking water can cause sickness.
Kirli içme suyu hastalığa neden olabilir.
I saw the dirty dog go into the yard.
Kirli köpeğin avluya gittiğini gördüm.
Is it dirty?
Kirli mi?
I'm washing my hands because they're dirty.
Kirli oldukları için ellerimi yıkıyorum.
She put the dirty dishes in the sink.
Kirli tabakları lavaboya koydu.
Don't handle my books with dirty hands.
Kitaplarımı kirli ellerinle tutma.
I don't like dirty jokes, but I get a kick out of it when you tell them.
Müstehcen fıkraları sevmem fakat onları anlattığında ondan çok zevk alırım.
His blue coat was dirty and wrinkled.
Mavi ceketi kirli ve buruşuktu.
The kitchen sink was full of dirty dishes.
Mutfak lavabosu kirli bulaşıklarla doluydu.
That shirt is very dirty. It needs washing before you go to school.
O gömlek çok kirli. Okula gitmeden önce yıkanılması gerek.
It's dirty work.
O sahtekarlık.
He's a dirty old man.
O, çirkin yaşlı bir adamdır.
She washed her dirty hands before the meal.
O, yemekten önce kirli ellerini yıkadı.
The room is very dirty!
Oda çok pis!
Your room is dirty.
Odanız kirli.
The ocean is dirty.
Okyanus kirli.
They were dirty.
Onlar kirliydi.
Their feet are dirty.
Onların ayakları kirli.
She has a dirty face.
Onun kirli bir yüzü var.
Your pants are dirty.
Pantolonun kirli.
No dirty jokes!
Pis şakalar yok!
Politics is dirty.
Politika kirlidir.
My hair is so dirty!
Saçım çok kirli!
Censorship feeds the dirty mind more than the four-letter word itself.
Sansür dört harfli kelimenin kendisinden daha çok kirli zihinleri besler.
You want me to do your dirty work for you, don't you?
Senin pis işini benim yapmamı istiyorsun, değil mi?
The plates are dirty.
Tabaklar kirli.
Gosh, what a dirty customer!
Tanrım, ne kirli bir müşteri!
Tom doesn't really care if his car is dirty.
Tom arabasının kirli olup olmadığını gerçekten umursamıyor.
Tom hadn't washed dishes in a week, so the sink was full of dirty dishes.
Tom bir hafta içinde bulaşıkları yıkamadı, bu yüzden lavabo kirli tabaklarla doluydu.
Tom doesn't want to get his hands dirty.
Tom ellerini kirletmek istemiyor.
Tom doesn't like to get his hands dirty.
Tom ellerini kirletmeyi sevmiyor.
Tom usually lets dirty dishes pile up for a week, then he washes them.
Tom genellikle kirli tabakları bir hafta kadar biriktirir, sonra onları yıkar.
Tom always leaves his bicycle dirty.
Tom her zaman bisikletini kirli bırakır.
Tom always leaves dirty dishes in the sink.
Tom her zaman kirli bulaşıkları lavaboya bırakır.
Tom often leaves dirty dishes in the sink.
Tom kirli bulaşıkları çoğunlukla lavaboda bırakır.
Tom put the dirty dishes in the kitchen sink.
Tom kirli bulaşıkları mutfak lavabosuna koydu.
Tom stripped off his dirty clothes and threw them into the washing machine.
Tom kirli elbiselerini çıkardı ve onları çamaşır makinesine attı.
Tom took off his dirty clothes and put them directly into the washing machine.
Tom kirli elbiselerini çıkardı ve onları doğrudan çamaşır makinesine koydu.
Tom tossed his dirty clothes in the hamper.
Tom kirli elbiselerini sepete attı.
Tom was dirty.
Tom kirliydi.
Tom didn't do a very good job cleaning the kitchen floor. It's still dirty.
Tom mutfak zeminini temizleyerek çok iyi bir iş yapmadı. O hâlâ kirli.
Tom threw his dirty socks on the pile of clothes in the corner of his room.
Tom odasının köşesindeki elbise yığını üzerine kirli çoraplarını attı.
Tom wrote his name on every dirty car windshield in the parking lot.
Tom otoparktaki her kirli araba ön camına adını yazdı.
Tom's car is dirty.
Tom'un arabası kirli.
Tom's shoes are dirty.
Tom'un ayakkabıları iğrenç.
Tom's hands were dirty.
Tom'un elleri kirliydi.
Tom's room is dirty.
Tom'un odası kirli.
Tony looked down at his dirty old shoes.
Tony kirli eski ayakkabılarına baktı.
The entrance to the toilet is very dirty.
Tuvaletin girişi çok kirli.
The suitcase contained nothing but dirty clothes.
Valiz kirli çamaşırlardan başka bir şey içermiyordu.
Your face is dirty.
Yüzün kirli.
He washed her dirty hands before the meal.
Yemekten önce onun kirli ellerini yıkadı.
The floor was strewn with party favors: torn noisemakers, crumpled party hats, and dirty Power Ranger plates.
Yer partiden kalanlar yüzünden dağınıktı: Yırtık gürültüyapıcılar, kırışık parti şapkaları, ve kirli Power Ranger tabakları.
The roads are dirty.
Yollar çok pis.
"No, not so much. At most comparing sizes, telling dirty stories." "Sizes of what?" "Of 'that'."
"No," Dima replied. "To help me buy this Armani. I'm dirty, remember?"
"The floor is dirty!" the shopkeeper reprimanded him. "You haven't even paid for the suit yet, and you're already getting it dirty!"
"You'll get your clothes dirty." "No worries. They weren't very clean in the first place."
A serious linguistic institution won't ever censure a translation, it does not matter how dirty or rude it feels when reading it.
After Tom wiped the table with a dirty rag, it looked dirtier than before.
