Good students always keep their desk clean.
İyi öğrenciler masalarını her zaman temiz tutarlar.
I left you a message at the front desk.
Ön masada sana bir mesaj bıraktım.
Mr. Tanaka is not at his desk right now.
Bay Tanaka şu anda masasında değil.
I don't like big desk lamps.
Ben büyük masa lambalarını sevmiyorum.
My notebook is in the desk.
Benim dizüstü bilgisayar bürodadır.
My book is on your desk.
Benim kitabım masanızın üstündedir.
My desk is old.
Benim masam eski.
I just bought a new desk for my computer.
Bilgisayarım için yeni bir masa aldım.
After some hesitation, he laid the book on the desk.
Biraz tereddütten sonra kitabı masaya koydu.
We put the desk by that window.
Biz masayı o pencerenin yanına koyduk.
He made a desk and two benches for us.
Bizim için bir masa ve iki bank yaptı.
I usually toss my loose change into my desk drawer.
Bozuk paramı genellikle masamın çekmecesine atarım.
This is my desk.
Bu benim masam.
This is a desk.
Bu bir masa.
This is the desk which Ken uses.
Bu Ken'in kullandığı masadır.
This desk is designed for children.
Bu masa çocuklar için tasarlanmıştır.
This desk takes up too much room.
Bu masa çok fazla yer kaplar.
This desk cost me 20,000 yen.
Bu masa bana 20,000 yene maloldu.
This desk is a little low for me.
Bu masa benim için biraz alçak.
This desk is mine.
Bu masa benim.
This desk is good.
Bu masa iyidir.
This desk is broken.
Bu masa kırık.
This desk was too heavy to lift.
Bu masa kaldırmak için çok ağırdı.
Where does this desk go?
Bu masa nereye gidiyor?
This desk is as good as that one.
Bu masa o masa kadar iyidir.
This desk is better than that one.
Bu masa o masadan daha iyidir.
This desk was too heavy for Patty to lift.
Bu masa Patty'nin kaldırması için çok ağırdı.
This desk is made of hard wood.
Bu masa sert ahşaptan yapılmıştır.
This desk is too small for Tom.
Bu masa Tom için çok küçük.
This desk is used by Tom.
Bu masa Tom tarafından kullanılır.
This desk was broken by Tony.
Bu masa Tony tarafından kırıldı.
This desk is used by Yumi.
Bu masa Yumi tarafından kullanılır.
Can you move this desk by yourself?
Bu masayı kendin taşıyabilir misin?
I'll buy this desk for him.
Bu masayı onun için alacağım.
Will you help me move this desk?
Bu masayı taşımama yardım eder misin?
There is a desk in this room.
Bu odada bir masa vardır.
Do you sell desk lamps here?
Burada masa lambaları satıyor musunuz?
This desk which I bought yesterday is very big.
Dün aldığım bu masa çok büyük.
Where's the information desk?
Danışma nerede?
My grandfather would often read and study at this desk.
Dedem masasında sık sık okur ve çalışırdı.
You can use my desk if you want to.
Eğer istersen, masamı kullanabilirsin.
I helped my brother move his desk.
Erkek kardeşimin masasını taşımasına yardım ettim.
I unfolded the map on the desk.
Haritayı masaya serdim.
Each student has his own desk.
Her öğrencinin kendi sırası vardır.
He put the key on the desk as usual.
Her zamanki gibi anahtarı masaya koydu.
I left my calculator on my desk.
Hesap makinemi masamda bıraktım.
He has a large desk in his small room.
Küçük odasında büyük bir masası var.
She removed the papers from the desk.
Kağıtları masadan kaldırdı.
The pen is on the desk.
Kalem sıranın üstündedir.
My brother is at his desk.
Kardeşim masasındadır.
Can I pick my own desk?
Kendi masamı seçebilir miyim?
The desk Ken uses is old.
Ken'in kullandığı masa eskidir.
The desk that Ken uses is old.
Ken'in kullandığı masa eskidir.
Put the book on the desk.
Kitabı masanın üzerine koyun.
You had better put the book back on the desk, for the owner will come back there.
Kitabı masaya geri koysan iyi olur, zira sahibi oraya geri dönecek.
Your book is on the desk.
Kitabın masanın üstünde.
Please ask at the information desk.
Lütfen bilgi masasında sor.
Please hand this in at the front desk.
Lütfen bunu ön sıraya ilet.
Please move the desk to the left.
Lütfen masayı sola doğru kaydır.
Please check your valuables at the front desk.
Lütfen resepsiyonda değerli eşyalarınızı kontrol edin.
Meg straightened up her desk.
Mary masasını düzenledi.
Mary is sitting at the desk.
Mary sırada oturuyor.
The desk drawer is open.
Masa çekmecesi açık.
The desk is made of wood.
Masa ahşaptan yapılmıştır.
Desk work is just not my cup of tea.
Masa işi sevdiğim bir iş değil.
The desk is too small for Meg.
Masa Meg için çok küçük.
Is there a pen on the desk?
Masada bir kalem var mı?
There is a card on the desk.
Masada bir kart var.
There are two or three pens on the desk.
Masada iki ya da üç kalem var.
Look at that picture on the desk.
Masadaki şu resme bak.
Look at the book on the desk.
Masadaki kitaba bak.
The money on the desk is not mine.
Masadaki para benimki değil.
My desk is made of wood.
Masam ahşaptan yapılmıştır.
Where's my desk?
Masam nerede?
I'd better get back to my desk.
Masama geri dönsem iyi olur.
Don't lean on my desk.
Masama yaslanmayın.
I want my desk back.
Masamı geri istiyorum.
I cleared up my desk.
Masamı temizledim.
I put down a rug under my desk.
Masamın altına bir kilim koydum.
I fell asleep while studying at my desk.
Masamda çalışırken uykuya daldım.
I keep a stress ball on my desk.
Masamda bir stres topu tutuyorum.
I saw something lying on my desk.
Masamda duran bir şey gördüm.
There is an interesting book on my desk.
Masamda ilginç bir kitap var.
There was a note on my desk in Tom's handwriting.
Masamda Tom'un el yazısıyla yazılmış bir not vardı.
Could I use your desk?
Masanı kullanabilir miyim?
The desk has three drawers.
Masanın üç çekmecesi var.
There are some books on the desk.
Masanın üstünde bazı kitaplar vardır.
There is an album on the desk.
Masanın üstünde bir albüm var.
There is an apple on the desk.
Masanın üstünde bir elma var.
There is a map on the desk.
Masanın üstünde bir harita var.
I see a book on the desk.
Masanın üstünde bir kitap görüyorum.
There is a pair of scissors on the desk.
Masanın üstünde bir makas var.
There is a dictionary on the desk.
Masanın üstünde bir sözlük var.