A good cook doesn't throw out yesterday's soup.
İyi bir aşçı dünkü çorbayı atmaz.
I can cook very well.
Çok iyi yemek pişirebilirim.
The cook prepares different dishes every day.
Aşçı her gün farklı yemekler hazırlar.
My mother is a very good cook.
Annem çok iyi bir aşçıdır.
I cannot cook as well as my mother does.
Annem kadar iyi yemek pişiremem.
I didn't know you were such a good cook.
Öyle iyi bir aşçı olduğunu bilmiyordum.
Daddy must be able to cook at least one egg!
Baba en az bir yumurta pişirebilmelidir!
My father will cook me a delicious meal tomorrow morning.
Babam yarın sabah bana lezzetli bir yemek pişirecek.
I'm proud of my father being a good cook.
Babamın iyi bir aşçı olmasından gurur duyuyorum.
Could you cook a skewer for me, please?
Bana bir şiş pişirir misin, lütfen?
Mrs. Wood was a very good cook.
Bayan Wood çok iyi bir aşçı idi.
Mrs. Wood is a very good cook.
Bayan Wood çok iyi bir aşçıdır.
I sometimes cook dinner.
Bazen akşam yemeği pişiririm.
I cook soup in a big pot.
Ben çorbayı büyük tencerede pişiririm.
I'm proud that my father is a good cook.
Ben babamın iyi bir aşçı olmasından gurur duyuyorum.
I'm a lousy cook.
Ben berbat bir aşçıyım.
I am a cook.
Ben bir aşçıyım.
I'm a good cook.
Ben iyi bir aşçıyım.
I'll do your shopping, clean up the house, and cook your dinner for you.
Ben, sizin için alışveriş yapacağım, evi temizleyeceğim, ve akşam yemeği pişireceğim.
This is how I cook fish.
Benim balık pişirme şeklim budur.
Do you know how to cook a lobster?
Bir ıstakozu nasıl pişireceğini biliyor musun?
Do you know how to cook a crab?
Bir yengeci nasıl pişireceğini biliyor musun?
How many different ways do you know how to cook an egg?
Bir yumurtayı pişirmenin kaç farklı yolunu biliyorsun?
I don't know how to cook too many things.
Birçok şeyi nasıl pişireceğimi bilmiyorum.
Bob can cook.
Bob yemek pişirebilir.
Captain Cook discovered those islands.
Bu adaları Kaptan Cook keşfetti.
This cook cooks different meals every day.
Bu ahçı her gün farklı yemekler pişirir.
I'll cook for you tonight.
Bu akşam sana yemek pişireceğim.
Could you cook this meat a little more?
Bu eti biraz daha pişirir misin?
I will be the cook tonight.
Bu gece ben aşçı olacağım.
I'll cook tonight.
Bu gece yemek pişireceğim.
Whose turn is it to cook tonight?
Bu gece yemek pişirmek için kimin sırası?
I didn't know you could cook this well, Tom.
Bu kadar iyi yemek pişirebildiğini bilmiyordum, Tom.
I didn't know you could cook so well, Tom.
Bu kadar iyi yemek pişirebildiğini bilmiyordum, Tom.
How did you learn to cook so well?
Bu kadar iyi yemek yapmayı nasıl öğrendin?
I have to cook dinner today.
Bugün akşam yemeği pişirmek zorundayım.
At what heat should I cook this?
Bunu hangi ısıda pişirmeliyim?
How did you cook this?
Bunu nasıl pişirdin?
I don't like to cook when it's hot outside.
Dışarısı sıcak olduğunda yemek pişirmeyi sevmiyorum.
You'll have to cook more food.
Daha çok yemek pişirmek zorunda kalacaksın.
It's true that she knows a lot about cooking, but she isn't a good cook.
Doğru, yemek pişirme hakkında çok şey biliyor, ama iyi bir ahçı değil.
My brother became a cook.
Erkek kardeşim bir aşçı oldu.
What's your favorite way to cook beans?
Fasulye pişirmek için favori tarzın nedir?
Do you cook by gas or electricity?
Gazla mı yoksa elektrikle mi yemek pişirirsin?
He wants to become a cook in the future.
Gelecekte bir aşçı olmak istiyor.
This is how I usually cook fish.
Genellikle balık pişirme tarzım budur.
You're a really bad cook.
Gerçekten kötü bir aşçısın.
Let's dine out tonight. I'm too tired to cook.
Hadi bu gece akşam yemeğini dışarda yiyelim, yemek yapmak için çok yorgunum.
It's so hot that you could cook an egg on the hood of a car.
Hava o kadar sıcak ki bir arabanın kaputunda yumurta pişirebilirsiniz.
No, I won't cook for you.
Hayır, senin için yemek pişirmeyeceğim.
Every man should learn how to cook.
Her insan yemek pişirmeyi öğrenmeli.
I like to cook all kinds of food.
Her türlü yemeği pişirmeyi severim.
She will have to cook for everyone.
Herkes için yemek pişirmek zorunda kalacak.
Jane asked me if I would like to cook.
Jane bana yemek pişirmek isteyip istemediğimi sordu.
Do you like to cook Japanese foods?
Japon yemeklerini pişirmeyi sever misin?
My wife doesn't cook.
Karım yemek pişirmez.
Is your wife a good cook?
Karın, iyi bir aşçı mı?
I wish I could cook as well as my mother.
Keşke annem kadar iyi yemek pişirebilsem.
I've got the habit to cook for myself.
Kendim için yemek pişirme alışkanlığım var.
Kenji decided to become a cook.
Kenji, bir aşçı olmaya karar verdi.
Who'll cook?
Kim yemek pişirecek?
My husband is a very good cook.
Kocam çok iyi bir aşçıdır.
Her husband is an excellent cook.
Kocası mükemmel bir aşçıdır.
I'm afraid I'm not much of a cook.
Korkarım ki iyi bir aşçı değilim.
Please help me cook.
Lütfen yemek pişirmeme yardım et.
Lidia, can you cook some food to Magdalena, Ania, Piotr and Lech?
Lidia; Magdalena, Ania, Piotr ve Lech'e biraz yemek pişirebilir misin?
You're an excellent cook.
Mükemmel bir aşçısın.
Barbecuing is one way to cook meat.
Mangal et pişirmek için bir yoldur.
Mary helped her mother cook.
Mary annesinin yemek pişirmesine yardımcı oldu.
Do you know how to cook fish?
Nasıl balık pişireceğini biliyor musun?
She asked how to cook fish.
Nasıl balık pişirileceğini sordu.
I don't know how to cook.
Nasıl pişireceğimi bilmiyorum.
She brags about how well she can cook.
Ne kadar iyi yemek pişirdiği hakkında övünür.
What should we cook?
Ne pişirmeliyiz?
How to cook rice without starch?
Nişastasız pirinç pilavı nasıl pişirirsin?
She helped cook lunch.
O öğle yemeğini pişirmeye yardım etti.
She really knows how to cook.
O gerçekten nasıl pişirileceğini biliyor.
She's not a good cook.
O iyi bir aşçı değil.
She isn't a good cook.
O iyi bir aşçı değildir.
She is a poor cook.
O kötü bir aşçıdır.
He likes to cook.
O yemek pişirmeyi sever.
He can't cook very well.
O, çok iyi yemek pişiremez.
He likes to cook for his family.
O, ailesi için yemek pişirmeyi sever.
She's as good a cook as her mother.
O, annesi kadar iyi bir aşçıdır.
She helped her mother cook the turkey.
O, annesinin hindi pişirmesine yardım etti.
She asked how to cook the fish.
O, balığı nasıl pişireceğini sordu.
She can't cook well.
O, iyi yemek pişiremez.
He can cook as well as his wife.
O, karısı kadar iyi yemek pişirebilir.
She asked us if we would like to cook.
O, yemek pişirmeyi isteyip istemediğimizi sordu.
I got my son to cook supper.
Oğluma akşam yemeğini pişirttim.
He has a butler and a cook.
Onun bir uşağı ve bir aşçısı var.
It seems that his sister is a good cook.
Onun kız kardeşi iyi bir aşçı gibi görünüyor.