Türkçe kelime anlamı Kontrolü olan Control kelimesinin kullanıldığı toplam 80 adet cümle bulundu. Control ile ilgili cümleleri ve bu örnek cümlelerin türkçe anlamlarını altında bulabilirsiniz.
Things got out of control.
İşler kontrolden çıktı.
The riot was completely out of control.
İsyan tamamen kontrolden çıkmıştı.
The rebels took control of the capital.
İsyancılar başkentin kontrolünü ele geçirdiler.
You must control your temper, Tom.
Öfkeni kontrol etmelisin.
He couldn't control his anger.
Öfkesini kontrol edemedi.
Anger is hard to control.
Öfkeyi kontrol etmek zordur.
West Berlin would remain free of Soviet control.
Batı Berlin, Sovyet kontrolü olmadan kalacaktı.
Maybe you control it.
Belki onu kontrol edersin.
You can't control me.
Beni kontrol edemezsin.
Our brains control our activities.
Beynimiz faaliyetlerimizi kontrol eder.
Bob could not control his anger.
Bob öfkesini kontrol edemedi.
This student is totally out-of-control.
Bu öğrenci tamamen kontrolden çıkmış.
This base is now under our control.
Bu üs artık bizim kontrolümüzde.
This is out of my control.
Bu benim kontrolümde değil.
It's getting out of control.
Bu kontrolden çıkıyor.
This was a translation of copyrighted material, so I deleted it since copyright owners have the right to control derivative works.
Bu, telif hakkı ile korunan bir materyalin çevirisiydi, bu yüzden telif hakkı sahiplerinin türetilmiş çalışmaları kontrol etme hakkı olduğu için onu iptal ettim.
We're in control here.
Burada denetimdeyiz.
Did you know that men who regularly take birth control pills don't get pregnant?
Düzenli olarak doğum kontrol hapı kullanan erkeklerin hamile kalmadıklarını biliyor muydun?
You're in control.
Denetimdesiniz.
We're in control.
Denetimdeyiz.
You used a condom for birth control, right?
Doğum kontrolü için bir prezervatif kullandın, değil mi?
The situation seemed out of control.
Durum kontrol dışı görünüyordu.
The situation got out of their control.
Durum onların kontrolünden çıktı.
It's sometimes difficult to control our feelings.
Duygularımızı kontrol etmek bazen zordur.
We risk losing control of the situation if we don't act quickly.
Eğer çabuk hareket etmezsek durumun kontrolünü kaybetmeyi göze alırız.
Hand washing is one way to control bacteria.
El yıkama, bakterileri kontrol etmek için bir yoldur.
Inflation is getting out of control.
Enflasyon kontrolün dışına çıkıyor.
Franco's forces took control in Spain.
Franko'nun güçleri İspanya'da kontrolü ele geçirdi.
Some things in life are beyond our ability to control.
Hayatta bazı şeyler kontrol etme yeteneğimizin ötesindedir.
Everyone has the right to a standard of living adequate for the health and well-being of himself and of his family, including food, clothing, housing and medical care and necessary social services, and the right to security in the event of unemployment, sickness, disability, widowhood, old age or other lack of livelihood in circumstances beyond his control.
Her şahsın, gerek kendisi gerekse ailesi için, yiyecek, giyim, mesken, tıbbi bakım, gerekli sosyal hizmetler dahil olmak üzere sağlığı ve refahını temin edecek uygun bir hayat seviyesine ve işsizlik, hastalık, sakatlık, dulluk, ihtiyarlık veya geçim imkânlarından iradesi dışında mahrum bırakacak diğer hallerde güvenliğe hakkı vardır.
Everything's under control.
Her şey kontrol altında.
We don't control anything.
Hiç bir şeyi kontrol edemeyiz.
Nobody can control us.
Hiç kimse bizi kontrol edemiyor.
Japan wanted control of Manchuria.
Japonya Mançurya'nın kontrolünü istiyordu.
Japan's army took control of the government in Tokyo in late 1931.
Japonya ordusu 1931 yılının sonlarında Tokyo hükümetinin kontrolünü ele geçirdi.
In Japan, military leaders gained control of the government.
Japonya'da, askeri liderler, hükümetin kontrolünü ele geçirdiler.
The crowd got out of control and broke through the fence.
Kalabalık kontrolden çıktı ve parmaklıkları kırıp geçti.
I wish I could figure out how to control my appetite.
Keşke iştahımı nasıl kontrol edeceğimi anlayabilsem.
You have to control yourself.
Kendini kontrol etmelisin.
I need you to control yourself.
Kendini kontrol etmeni istiyorum.
You must control yourself.
Kendinizi kontrol etmelisiniz.
Try to control yourself.
Kendinizi kontrol etmeye çalışın.
Try to control yourselves.
Kendinizi kontrol etmeye çalışın.
I'm losing control.
Kontrolü kaybediyorum.
I lost control.
Kontrolü kaybettim.
I begin to lose control of myself.
Kontrolümü kaybetmeye başlarım.
I'm out of control.
Kontrolümü kaybettim.
I'm in control.
Kontroldayım.
You're out of control.
Kontrolden çıktın.
King George took control of the colony in 1752.
Kral George 1752'de koloninin kontrolünü aldı.
As much as 90 percent of happiness comes from elements such as attitude, life control and relationships.
Mutluluğun yüzde 90 kadarı tutum, yaşam kontrolü ve ilişkiler gibi unsurlardan geliyor.
He can't control himself.
O kendini kontrol edemiyor.
He is out of control when drunk.
O sarhoşken kontrolden çıkıyor.
She can't control her children.
O, çocuklarıyla baş edemiyor.
He could not control his anger.
O, öfkesini kontrol edemedi.
He lost control of his legs.
O, bacaklarının kontrolünü kaybetti.
She can't control her emotions.
O, duygularını kontrol edemez.
What happened was out of my control.
Olanlar kontrolüm dışındaydı.
They tried to take control of the gold market.
Onlar altın piyasasını kontrol altına almaya çalıştılar.
I can't control it.
Onu kontrol edemiyorum.
They formed a company to control it.
Onu kontrol etmek için bir şirket kurdular.
Automatic doors can be controlled more intelligently than is now the case. A newly developed control system opens the door only when someone is actually approaching. The door will remain closed if someone is merely standing in front of it or walking past.
Otomatik kapılar şimdiki durumundan daha akıllıca kontrol edilebilmektedir.Yakın zamanda geliştirilmiş kontrol sistemi sadece birisi kapıya gerçekten yaklaştığı zaman kapıyı açar.Eğer biri sadece kapının önünde duruyorsa ya da önünden geçiyorsa kapı kapalı kalacaktır.
The police could not control the mob.
Polis kalabalığı kontrol edemedi.
Did you know that men who regularly take the birth control pill don't get pregnant?
Sürekli olarak doğum kontrol hapı alan insanların hamile kalmayacaklarını biliyor muydunuz?
I think everything is under control now.
Sanırım şimdi her şey kontrol altında.
I think everything here is under control.
Sanırım buradaki her şey kontrol altında.
I think everything is under control.
Sanırım her şey kontrol altında.
I'm very impressed with your quality control.
Senin kalite kontrolünden çok etkilendim.
Water law is the field of law dealing with the ownership, control, and use of water as a resource.
Su yasası bir kaynak olarak suya sahip olma, kontrolü ve kullanımı ile ilgili hukuk alanıdır.
It's all gotten out of control.
Tamamen kontrolden çıktı.
I would like to stress that it is more convenient to control tariffs as a bloc rather than country by country.
Tarifeleri blok olarak kontrol etmenin ülke ülke kontrol etmekten daha uygun olduğunu vurgulamak istiyorum.
The argument quickly got out of control.
Tartışma hızla kontrolden çıktı.
Tom can't control his children.
Tom çocuklarını kontrol edemiyor.
Tom was unable to control his anger.
Tom öfkesini kontrol edemedi.
Tom couldn't control his anger.
Tom öfkesini kontrol edemedi.
Tom tried to control his temper.
Tom öfkesini kontrol etmeye çalıştı.
Tom tried to control his anger.
Tom öfkesini kontrol etmeye çalıştı.
Tom did his best to keep temper under control.
Tom öfkeyi kontrol altında tutmak için elinden geleni yaptı.
Tom lost control of his car.
Tom arabasının kontrolünü kaybetti.
Tom hates parents who don't control their bratty children.
Tom arsız çocuklarını kontrol edemeyen ebeveynlerden nefret ediyor.
Tom left me in control.
Tom beni denetimde bıraktı.
Tom is a control freak.
Tom bir kontrol manyağı.
Tom could no longer control himself.
Tom daha fazla kendini kontrol edemedi.
Tom was unable to control his emotions and burst into tears.
Tom duygularını kontrol edemedi ve göz yaşlarına boğuldu.
Tom couldn't control his emotions.
Tom duygularını kontrol edemedi.
Tom tried to control his emotions.
Tom duygularını kontrol etmeye çalıştı.
Tom couldn't control himself.
Tom kendini kontrol edemedi.
Tom definitely has control of this company.
Tom kesinlikle bu şirketin kontrolüne sahip.
Tom is in control.
Tom kontrol altında.
Tom is losing control.
Tom kontrolü kaybediyor.
Tom has lost control.
Tom kontrolü kaybetti.
Tom lost control.
Tom kontrolünü kaybetti.
Tom tried to control his fear.
Tom korkusunu kontrol etmeye çalıştı.
Tom grabbed the remote control from Mary and changed channels.
Tom Mary'den uzaktan kumandayı aldı ve kanalları değiştirdi.
Tom doesn't like not being able to control Mary.
Tom Mary'yi kontrol edememekten hoşlanmıyor.
Tom tried to control his breathing and remain calm.
Tom nefesini kontrol etmeye ve sakin kalmaya çalıştı.
I can't control Tom.
Tom'u kontrol edemiyorum.
Where's the remote control for the TV?
TV için uzaktan kumanda nerede?
Learn how to keep things in control from our expert.
Uzmanımızdan işleri nasıl kontrol altında tutacağını öğren.
The fire went on for some time before it was brought under control.
Yangın kontrol altına alınmadan önce önce bir süre devam etti.