He did nothing but complain about his job.
İşini şikayet etmekten başka bir şey yapmadı.
There's nothing to complain about.
Şikayet edecek bir şey yok.
They have nothing to complain about.
Şikayet edecekleri bir şeyleri yok.
You can't complain.
Şikayet edemezsin.
I can't complain.
Şikayet edemiyorum.
I would complain.
Şikayet ederdim.
You've got nothing to complain of.
Şikayet etmekten başka yapacak bir şeyin yok.
I hate to complain.
Şikayet etmekten nefret ediyorum.
I shouldn't complain.
Şikayet etmemeliyim.
Don't complain.
Şikayet etmeyin.
I've never been one to complain.
Asla şikayet eden biri olmadım.
He does nothing but complain all day long.
Bütün gün şikayet etmekten başka bir şey yapmadı.
Many wives complain about high prices.
Birçok kadın eş yüksek fiyatlardan şikayetçi.
Young people tend to complain about everything.
Genç insanlar her şey hakkında şikayet etmeye eğilimlidir.
As for living in Japan, I have nothing to complain about.
Japonya'da yaşamaya gelince, şikayet edecek bir şeyim yok.
Don't your neighbors ever complain?
Komşuların hiç şikayet etmiyor mu?
What do you have to complain about?
Ne hakkında şikayet etmeniz gerekiyor?
Why am I the only one they complain of? They're just making an example out of me and using me as a scapegoat.
Niçin onların şikayet ettikleri sadece benim? Onlar sadece beni örnek veriyorlar ve beni bir günah keçisi olarak kullanıyorlar.
That customer came back to complain again.
O müşteri şikayet etmek için tekrar geri geldi.
She does nothing but complain.
O, şikayet etmekten başka bir şey yapmaz.
They do nothing but complain.
Onlar şikayet etmekten başka bir şey yapmıyorlar.
They always complain.
Onlar her zaman şikayet ederler.
The robots never get sick or complain and they can work 24 hours a day.
Robotlar asla hasta olmazlar ya da şikayet etmezler ve günde 24 saat çalışabilirler.
Warriors never complain!
Savaşçılar asla şikayet etmez!
All you do is complain!
Tüm yapabileceğin şikayet etmektir.
Foreign businessmen living in Tokyo often complain of the high prices for imported western food.
Tokyo'da yaşayan yabancı iş adamları çoğunlukla ithal batı ürünlerinin yüksek fiyatlarından şikayet etmektedir.
Tom isn't one to complain.
Tom şikayet edecek biri değil.
Tom will complain.
Tom şikayet edecek.
Tom didn't complain.
Tom şikayet etmedi.
Tom did nothing but complain.
Tom şikayet etmekten başka bir şey yapmadı.
Tom does nothing but complain.
Tom şikayet etmekten başka bir şey yapmaz.
Tom doesn't complain.
Tom şikayet etmez.
Tom doesn't always complain, does he?
Tom her zaman şikayet etmez, değil mi?
Tom did nothing but complain about his job.
Tom işinden şikayetçi olmaktan başka hiç bir şey yapmadı.
Tom seems to complain about everything Mary does.
Tom Mary'nin yaptığı her şey hakkında şikayet ediyor gibi görünüyor.
Tom has a tendency to complain a lot.
Tom'un çok şikayet etmeye bir eğilimi var.
I'm sure Tom will complain.
Tom'un şikayet edeceğinden eminim.
Tom has nothing to complain about.
Tom'un şikayet edecek bir şeyi yok.
I've never heard Tom complain before.
Tom'un daha önce şikayet ettiğini hiç duymadım.
I've never heard Tom complain.
Tom'un yakındığını hiç duymadım.
I'm going to complain to the manager.
Yöneticiye şikayet edeceğim.
I am going to complain to the manager.
Yöneticiyi şikayet edeceğim.
There are many housewives who complain about high prices.
Yüksek fiyatlardan şikayetçi olan bir sürü ev kadını vardır.
Don't complain about that. You've asked for it.
Yakınma. Kendin kaşındın.
The food was terrible, but I did not complain.
Yemek kötüydü,ama şikayet etmedim.
"How are you doing?"Â "I can't complain."
"How are you?" "I can't complain."
"How have you been doing?" "I can't complain."
"How's life been treating you?" "I can't complain."
About distant relatives, one can complain to their heart's content.
All those bastards do is complain.
All you do is complain.
And unlike Oshin, they do complain although certainly not at work and generally not in public.
As for me, I have nothing to complain of.
Did any of the other club members complain about Tom?
Do not complain about the conditions!
Does Tom complain about back pain often?
Don't complain about it. You've asked for it.
Don't complain of your food.
Don't complain. You have to go.
Don't you have anything better to do than coming here and complain?
Foreigners complain that it is difficult to get to know Japanese people. To some extent this may be true.
He does nothing but complain from morning till night.
He has nothing to complain about.
He has something to complain of.
He may well complain about his salary.
He who behaves like a worm can't complain of getting stepped on.
He's always the first to complain.
Housewives may well complain about their daily routine.
How dare he complain?
I am writing to complain about
I can't complain about the way I've been treated.
I can't help but complain.
I cannot complain to the teacher. She's very hard.
I don't think I should complain so much.
I don't want to complain, but it's two o'clock and we still have to eat.
I don't want to listen to you complain.
I guess I shouldn't complain.
I have never heard him complain.
I have nothing to complain of the conclusion.
I heard some students complain about the homework.
I only hear you complain! Perhaps you can't do anything else?
I promise I won't complain again today. Umm... I better take that back. This stinks!
I want to complain about the service.
I want to publicly complain about that.
I'll complain if I want to.
I'm calling to complain about something.
I'm getting sick of hearing you complain.
I'm going to go complain about the noise.
I'm never going to complain about that again.
I'm not going to complain anymore.
I've never heard her complain.
