He retired from the company at the age of 60.
60 yaşında şirketten emekli oldu.
I know the president of that company by name.
İsmen o şirketin başkanını tanıyorum.
The Recruit scandal is a corruption scandal concerning public officials and politicians who accepted as bribes undisclosed shares from the RecruitCoscom company. The shares had been rising steadily.
Acemi asker skandalı kamu görevlilerini ve rüşvet olarak RecruitCoscom'dan gizli payları alan politikacıları ilgilendiren bir rüşvet skandalıdır. Hisseler sürekli yükseliyordu.
Our company is going to be left behind too if we don't create an environment in which we can get instant Internet access.
Acil internet girişi olan bir çevre yaratmazsak,bizim şirketimizde geride kalacak.
The company exploited its workers with low pay.
Şirket çalışanlarını düşük maaşlarla sömürdü.
The company deals in various goods.
Şirket çeşitli malların ticaretini yapar.
The company has changed hands three times.
Şirket üç kez el değiştirdi.
The company is managed by my older brother.
Şirket ağabeyim tarafından yönetilir.
The company couldn't cope with sudden changes.
Şirket ani değişiklerle başa çıkamadı.
The company managed to keep afloat.
Şirket ayakta kalmayı başardı.
The company suffered big losses.
Şirket büyük kayıplar yaşadı.
The company hired a temporary office assistant.
Şirket geçici bir büro asistanı istihdam etti.
The company was established in 1950 by the incumbent chairman.
Şirket halen görevdeki başkan tarafından 1950 yılında kuruldu.
I've given my best for the company.
Şirket için elimden gelenin en iyisini verdim.
We continued negotiations with the company.
Şirket ile görüşmelerimize devam ettik.
The company appealed for people to take voluntary resignation.
Şirket insanların gönüllü olarak istifa etmeleri için yalvardı.
This company uses cheap labor to increase its profit margins.
Şirket kar payını arttırmak için ucuz iş gücü kullanıyor.
The company is in financial difficulties.
Şirket maddi zorluklar içinde.
The company is in financial trouble.
Şirket mali sıkıntıda.
The company employs new staff seasonally.
Şirket mevsimlik olarak yeni personel işe alıyor.
The company abandoned that project.
Şirket o projeden vazgeçti.
The company engaged him as an advisor.
Şirket onu bir danışman olarak işe aldı.
The company accepted his application.
Şirket onun başvurusunu kabul etti.
The company is located in the suburbs of Osaka.
Şirket Osaka'nın banliyölerinde bulunmaktadır.
The company is losing money.
Şirket para kaybediyor.
The company stopped losing money.
Şirket para kaybetmeyi durdurdu.
Even though it's against company policy, Tom and Mary kiss and hug every time they meet.
Şirket politikasına ters olmasına rağmen, Tom ve Mary her karşılaşmada öpüşür ve birbirlerine sarılırlardı.
The company is owned by a group of entrepreneurs who started it right after the war.
Şirket savaştan hemen sonra başlayan bir gurup girişimci tarafından alındı.
The company provides health care and life insurance benefits for all of its employees.
Şirket tüm çalışanları için sağlık bakımı ve hayat sigortası avantajları sağlar.
The company cancelled the meeting.
Şirket toplantıyı iptal etti.
The company has purchased a new computer system.
Şirket yeni bir bilgisayar sistemi satın aldı.
The company manufactures a variety of paper goods.
Şirket, çeşitli kağıt ürünleri üretmektedir.
The company gained more customers.
Şirket, daha fazla müşteri kazandı.
She contributed much to the company.
Şirkete çok katkıda bulundu.
We're expecting company this evening.
Şirketi bu akşam bekliyoruz.
My grandfather made the company what it is today.
Şirketi bugünkü durumuna büyükbabam getirdi.
His company is extending its business.
Şirketi işini genişletiyor.
Don't put the company in danger.
Şirketi tehlikeye sokmayın.
Our company strives to improve its services.
Şirketimiz hizmetlerini geliştirmeye çalışıyor.
Our company makes use of the Internet.
Şirketimiz internetten faydalanmaktadır.
Our company wants to take part in that research project.
Şirketimiz o araştırma projesinde yer almak istiyor.
Our company is planning to build a new chemical plant in Russia.
Şirketimiz Rusya'da yeni bir kimya tesisi kurmayı planlıyor.
Our company has a well organized system of 200 sales offices, located all over Japan.
Şirketimiz, tüm Japonya'da konuşlanan, iyi organize edilmiş 200 satış ofisi ağına sahiptir.
Who is the best singer in our company?
Şirketimizdeki en iyi şarkıcı kimdir?
We would like you to join our company.
Şirketimize katılmanızı istiyoruz.
He made a speech on behalf of our company.
Şirketimizin adına bir konuşma yaptı.
Our company has branches in many cities.
Şirketimizin birçok şehirde şubeleri var.
The future of our company is at stake. We have been heavily in the red for the last couple of years.
Şirketimizin geleceği tehlikede. Son birkaç yıldır aşırı derecede borçluyuz.
Our company's base is in Tokyo.
Şirketimizin merkezi Tokyo'dadır.
The company has a capital of 500,000 pounds.
Şirketin 500.000 poundluk bir sermayesi var.
She investigated the company's output record carefully.
Şirketin çıktı kayıtlarını dikkatlice inceledi.
They blamed him for the failure of the company.
Şirketin başarısızlığı için onu suçladılar.
The president of the company bribed the government minister.
Şirketin Başkanı Devlet Bakanına rüşvet verdi.
I want to be at the top of the company.
Şirketin en üst kademesinde olmak istiyorum.
The company's stock price jumped yesterday.
Şirketin hisse senedi fiyatı dün fırladı.
I want to see the director of the company.
Şirketin müdürüyle görüşmek istiyorum.
Everyone knows that he worked hard to get to the top of the company.
Şirketin tepesine gelmek için, onun sıkı çalıştığını herkes biliyor.
You've got company.
Şirketin var.
He is the lawful owner of the company.
Şirketin yasal sahibidir.
If your company primarily does business with America, then you should be studying English with a native speaker from America.
Şirketiniz öncelikli olarak Amerika ile iş yapıyorsa, o zaman Amerikalı bir yerli ile İngilizce öğrenmek zorunda kalırsınız.
I enjoy your company.
Şirketinizi seviyorum.
Their company survived the crisis.
Şirketleri krizi atlattı.
We have a 50% interest in the company.
Şirkette %50'lik bir hisseye sahibiz.
He got an important position in the company.
Şirkette önemli bir pozisyonu var.
You must speak clearly in company.
Şirkette açıkça konuşmalısın.
He is an accountant at the company.
Şirkette bir muhasebecidir.
He holds a high position at the company.
Şirkette yüksek bir pozisyona sahiptir.
Our ownership in the company is 60%.
Şirketteki hissemiz 60% tır.
Workers at the company went on a strike.
Şirketteki işçiler greve gitti.
I've been asked to quit the company.
Şirketten ayrılmam istendi.
The purchase is on the company's account.
Alım, şirketin hesabında.
After I graduated from college, I got a job with my father's company.
Üniversiteden mezun olduktan sonra, babamın şirketinde bir iş aldım.
I long for company.
Arkadaşlık özlemi çekiyorum.
That company is managed by a foreigner.
Şu şirket bir yabancı tarafından yönetilmektedir.
We are in a fierce competition with that company.
Şu şirketle sert bir yarış halindeyiz.
We take all the company visitors to the meeting room.
Bütün şirket ziyaretçilerini toplantı odasına alıyoruz.
After an uphill struggle against great odds they finally got the company on its feet again.
Büyük anlaşmazlıklara karşı zorlu bir mücadeleden sonra, onlar nihayet şirketi tekrar kendi ayakları üzerinde durdurdular.
At first, the trainees were awkward in his company.
Başlangıçta stajyerler bu şirkette sakardılar.
My father works for the company as an engineer.
Babam bir şirkette bir mühendis olarak çalışmaktadır.
My father works for a power company.
Babam bir enerji şirketi için çalışmaktadır.
My father's company is on the verge of bankruptcy.
Babamın şirketi iflasın eşiğindedir.
I never felt at ease in my father's company.
Babamın şirketinde asla rahat hissetmedim.
He managed the company while his father was ill.
Babası hastayken şirketi yönetti.
A man is known by the company he keeps.
Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim.
The bank has loaned the company $1,000,000.
Banka şirkete 1,000,000 dolar kredi verdi.
The bank loaned the company $1 million.
Banka şirkete bir milyon dolar kredi verdi.
Mr Kondo is the most hardworking in his company.
Bay Kondo, şirketindeki en çalışkandır.
Mr. Smith is now president of this company.
Bay Smith şimdi bu şirketin başkanı.
I work for an oil company.
Ben bir petrol şirketi için çalışıyorum.
You will never get bored in her company.
Ben onun şirketinde asla sıkılmayacağım.
I feel comfortable in her company.
Ben onun şirketinde rahat hissediyorum.
I referred to the company for his work record.
Ben onun iş kaydı için şirkete başvurdum.
I'm going to do an internship at a local company.
Ben yerel bir şirkette staj yapacağım.
I work for a shipping company.
Ben, bir deniz nakliyat şirketi için çalışıyorum.
