In 1959, Cold War tensions eased a little.
1959'da, Soğuk Savaş gerginliği biraz azaldı.
Late autumn in Scotland is rather cold.
İskoçyada geç gelen bahar oldukça soğuktu.
You're so cold.
Çok üşümüşsün.
It was a very cold winter.
Çok soğuk bir kıştı.
It has become very cold.
Çok soğuk oldu.
I didn't go out because it was very cold.
Çok soğuk olduğu için dışarı çıkmadım.
I wore a hat yesterday because it was very cold.
Çok soğuk olduğu için dün bir şapka giydim.
They stayed at home because it was very cold.
Çok soğuk olduğu için evde kaldılar.
Even though it was very cold, we went out.
Çok soğuk olmasına rağmen, dışarı çıktık.
Even though it was very cold, I went out.
Çok soğuk olmasına rağmen, dışarı çıktım.
It's been very cold, so the lake is frozen.
Çok soğuk vardı, bu nedenle göl dondu.
It was very cold, so they stayed at home.
Çok soğuktu, bu yüzden evde kaldılar.
Surprisingly, he swims even on cold days.
Şaşırtıcı bir şekilde, soğuk günlerde bile yüzer.
Wow, it's pretty cold today.
Şaşırtıcı,bugün hoş bir soğuk hava var.
The teacher had a bad cold.
Öğretmen bayağı üşütmüştü.
It's very cold now.
Şimdi çok soğuk.
I have a cold now.
Şimdi bir soğuk algınlığım var.
I want something cold to drink now.
Şimdi içecek soğuk bir şey istiyorum.
A cold beer would hit the spot!
Şimdi soğuk bir bira ilaç gibi gelirdi!
She heated up the cold soup for supper.
Akşam yemeği için soğuk çorbayı ısıttı.
Dinner's getting cold.
Akşam yemeği soğuyor.
Supper's getting cold.
Akşam yemeği soğuyor.
Have you got cough or cold?
Öksürüğün veya soğuk algınlığın mı var?
Alice has had a cold since last Sunday.
Alice, geçen Pazardan beri soğuk algınlığı geçiriyor.
Is Germany as cold as Canada?
Almanya Kanada kadar soğuk mu?
Is it cold in Germany?
Almanya'da hava soğuk mu?
Mother is in bed. She caught a cold.
Anne yataktadır. O nezle olmuş.
My mother is sick with a bad cold.
Annem kötü bir soğuk algınlığından dolayı hasta.
Because she was cold, she turned on the stove.
Üşüdüğü için, sobayı açtı.
I'm wearing a sweater because I'm cold.
Üşüdüğümden dolayı bir kazak giyiyorum.
I got cold, so I turned on the heater.
Üşüdüm, bu yüzden ısıtıcıyı açtım.
I got cold, so I put on my coat.
Üşüdüm, bu yüzden paltomu giydim.
Don't you feel cold?
Üşümüyor musun?
Aren't you cold?
Üşümüyor musun?
We're not cold.
Üşümüyoruz.
We're not cold.
Üşümüyoruz.
You'll catch a cold.
Üşüteceksin.
I must have caught a cold.
Üşütmüş olmalıyım.
Do you have anything for a cold?
Üşütme için bir şeyin var mı?
I didn't want to catch a cold, so I didn't go out.
Üşütmek istemedim, bu nedenle dışarı çıkmadım.
I didn't want to catch a cold, so I didn't go skiing.
Üşütmek istemedim, bu yüzden kayak yapmaya gitmedim.
Be careful not to catch a cold.
Üşütmemek için dikkatli ol.
You had better be careful not to catch cold.
Üşütmemek için dikkatli olsan iyi olur.
Take care not to catch cold.
Üşütmemek için kendine dikkat et.
It took more than a month to get over my cold, but I'm OK now.
Üşütmemi atlatmak bir aydan daha fazla sürdü fakat şimdi iyiyim.
Even though he had a cold, he went to work.
Üşütmesine rağmen, işe gitti.
Don't catch a cold.
Üşütmeyin.
I was absent from school because I had a cold.
Üşüttüğüm için okulda yoktum.
Since I had a cold, I didn't go visit him.
Üşüttüğüm için onu ziyarete gitmedim.
Since I have a cold, I can't taste anything.
Üşüttüğüm için, hiçbir şeyin tadını alamıyorum.
When I have a cold, I cannot taste anything.
Üşüttüğümde, hiçbir şeyin tadını alamıyorum.
Since I had a cold, I was absent from school.
Üşüttüğümden beri okula gitmedim.
Since I had a cold, I didn't go to school.
Üşüttüğümden beri okula gitmedim.
Because I had a cold, I stayed at home.
Üşüttüğümden dolayı, evde kaldım.
Take this medicine when you have a cold.
Üşüttüğünde bu ilacı al.
I seem to have caught cold. I'm a little feverish.
Üşüttüm gibi geliyor. Biraz ateşim var.
I caught a cold, and I have a fever.
Üşüttüm ve ateşim var.
You seem to be cold.
Üşüyor gibi görünüyorsun.
Are you cold?
Üşüyor musun?
Come closer to the fire if you're cold.
Üşüyorsan ateşe yaklaş.
I'm feeling cold.
Üşüyorum.
I feel cold.
Üşüyorum.
I'm cold. Would you mind turning the heating on?
Üşüyorum. Isıtıcıyı açar mısın?
I feel cold. Would you shut the window, please?
Üşüyorum. Lütfen pencereyi kapatır mısın?
I'm cold. May I close the window?
Üşüyorum. Pencereyi kapatabilir miyim?
Put on a coat. If you don't, you'll catch a cold.
Üstüne paltonu giy. Giymezsen üşütürsün.
My car didn't start because of the cold.
Arabam soğuktan çalışmadı.
She died on a cold night in December.
Aralık ayında soğuk bir gecede öldü.
I can no longer stand the cold.
Artık soğuğa dayanamıyorum.
The fire has gone out and this room is cold.
Ateş söndü ve bu oda soğuk.
My feet get cold.
Ayaklarım üşüyor.
My feet are cold.
Ayaklarım üşüyor.
Soles of the feet are insensitive to heat and cold.
Ayakların tabanları, sıcağa ve soğuğa karşı duyarsızdır.
If your feet get wet, you'll catch a cold.
Ayaklarınız ıslanırsa, üşütürsünüz.
It is very cold here all the year round.
Bütün yıl boyunca burada hava çok soğuk.
My grandmother is always complaining of the cold.
Büyükannem her zaman soğuktan şikayet ediyor.
I have a head cold.
Baş nezlem var.
Prime Minister Koizumi is certainly not a cold-blooded man.
Başbakan Koizumi kesinlikle soğuk kanlı bir insan değildir.
My father is suffering from a cold.
Babam soğuk algınlığından muzdariptir.
Bring me some cold water.
Bana biraz soğuk su getirin.
Give me something cold to drink.
Bana içecek soğuk bir şey ver.
Won't you give me something cold to drink?
Bana içecek soğuk bir şey veremez misiniz?
He gave me a cold.
Bana soğuk algınlığı bulaştırdı.
Don't come near me. I have a cold.
Bana yaklaşma, soğuk almışım.
We've had some very cold winters.
Bazı çok soğuk kışlar yaşadık.
Some plants cannot adapt themselves to the cold.
Bazı bitkiler kendilerini soğuğa uyduramıyorlar.
I didn't want the baby to catch a cold, so I closed the window.
Bebeğin üşütmesini istemedim, bu yüzden pencereyi kapadım.
I feel very cold.
Ben çok üşümüş hissediyorum.
I'm cold and wet.
Ben üşüdüm ve ıslağım.
I felt cold.
Ben üşüdüm.
I have caught a cold.
Ben üşüttüm.
I felt cold and uneasy all night.
Ben bütün gece üşüdüm ve huzursuz hissettim.
I caught a head cold.
Ben başımı üşüttüm.