The 2014 Sochi Winter Olympics official mascots are The Polar Bear, The Hare, The Leopard and two aliens called The Snowflake and The Ray of Light.
2014 Sochi Kış Olimpiyatları resmi maskotları The Polar Bear, The Hare, The Leopard ve The Snow Flake ve The Ray of Light denilen iki uzaylı.
I was called on in English class.
İngilizce sınıfına çağrıldım.
People called for an immediate invasion of Cuba.
İnsanlar Küba'nın acil işgali için çağrıda bulundu.
On his arrival at the station, he called a taxi.
İstasyona vardığında, o bir taksi çağırdı.
Arriving at the station, she called up her brother.
İstasyona vardığında, o, erkek kardeşini aradı.
Sweden is called "Sverige" in Swedish.
İsveç'in İsveççedeki karşılığı "Sverige"dir.
I called my good friend Tom.
İyi arkadaşım Tom'u aradım.
A person who is addicted to work is called a workaholic.
Çalışma bağımlısı bir kişiye çalışmakolik denilir.
She called her children into the room.
Çocuklarını odaya çağırdı.
It rained heavily, and consequently the baseball game was called off.
Çok yağmur yağdı ve dolayısıyla beyzbol maçı iptal edildi.
The following words are called pronouns and are used as the subject of a sentence. They represent a person or a thing.
Aşağıdaki sözcüklere adıl denir ve cümlede özne olarak kullanılırlar. Onlar bir kişi veya nesne sunarlar.
Your student called me.
Öğrenciniz beni aradı.
The teacher called each student by name.
Öğretmen her öğrenciye adıyla seslendi.
The teacher called the roll.
Öğretmen yoklama yaptı.
I heard my name called.
Adımın çağrıldığını duydum.
He was about to fall asleep, when he heard his name called.
Adının söylendiğini duyduğunda uyumak üzereydi.
Stand up when your name is called.
Adınız çağrıldığında ayağa kalkın.
What are you called?
Adınız nedir?
Did you hear your name called?
Adınızın çağrıldığını duydunuz mu?
Africa was once called the Dark Continent.
Afrika'ya bir zamanlar Kara Kıta denirdi.
A dead deer being pecked by vultures, remains partly eaten by other animals, that sort of rotten meat is called 'carrion'.
Akbabalar tarafından gagalanan ölü bir geyik, diğer hayvanlar tarafından kısmen yenilmiş kalır, o tür çürümüş ete leş denir.
My German friend is called Hans.
Alman arkadaşımın adı Hans.
Germany is called "Deutschland" in German.
Almanya'ya almancada "Deutschland" denilir.
I called ahead.
Önceden telefonla aradım.
I should've called first.
Öncelikle aramalıydım.
I wonder if my mother is hiding something from me. She called me a "son of a bitch" today.
Annemin benden bir şey saklayıp saklamadığını merak ediyorum. Bugün beni "orospu çocuğu" diye çağırdı.
I called you three hours ago.
Üç saat önce seni aradım.
I'm sorry but Paul called in sick and I'm going to need you to work his shift.
Üzgünüm ama Paul hasta olduğunu bildirmek için aradı ve benim sana onun vardiyasını çalışman için ihtiyacım olacak.
A stupid boy called me.
Aptal bir çocuk bana seslendi.
Will you tell him I called?
Aradığımı ona söyler misin?
He had just come home when I called.
Aradığımda henüz eve gelmişti.
The number you have called is not in service.
Aradığınız numara kullanımda değil.
I called and asked Tom if he knew when Mary would be arriving.
Aradım ve Mary'nin ne zaman geleceğini bilip bilmediğini Tom'a sordum.
I called and pretended I was Tom.
Aradım ve Tom'muşum gibi davrandım.
I should've called.
Aramalıydım.
You should've called.
Aramalıydın.
I shouldn't have called.
Aramamalıydım.
You're being called.
Aranıyorsun.
We're being called.
Aranıyoruz.
Palestine is called "Filastin" in Arabic.
Arapçada Filistin'e "Filastin" denir.
My friend called me a coward.
Arkadaşım bana bir korkak dedi.
The lion is called the king of animals.
Aslan hayvanların kralı olarak adlandırılır.
I called my attorney.
Avukatımı aradım.
I called my lawyer.
Avukatımı aradım.
I'm sorry. I should have called first.
Özür dilerim. İlk önce aramalıydım.
Uzbekistan is called "O'zbekiston" in Uzbek.
Özbekistan Özbekçede "O'zbekiston" diye adlandırılır.
A totally ordered set is often called a "chain".
Bütünüyle sipariş edilmiş bir takıma çoğunlukla bir " zincir" denilir.
I called up my friend to congratulate him on his success.
Başarısını kutlamak için arkadaşımı aradım.
They called President Roosevelt a pirate.
Başkan Roosevelt'e bir korsan dediler.
The President called out the troops.
Başkan, askeri güçleri çağırdı.
A gardener was called in to design the garden.
Bahçeyi düzenlemesi için bir bahçıvan çağrıldı.
He called me a stupid boy.
Bana aptal bir çocuk dediler.
I hate being called stupid.
Bana aptal denmesinden nefret ediyorum.
He called me fat.
Bana şişman dedi.
She called me a taxi.
Bana bir taksi çağırdı.
You should've called me.
Bana telefon etmeliydin.
She called me from Tokyo.
Bana Tokyo'dan telefon açtı.
Mr Ford is what is called a self-made man.
Bay Ford'a kendini yetiştirmiş insan denilir.
A Mr. Ono called to see you.
Bay Ono diye birisi sizinle görüşmek için aradı.
What is that song called that Mr. Tsuji was singing in the TV show?
Bay Tsuji'nin TV şovunda söylediği şarkıya ne deniliyor?
The baby is called Tom.
Bebeğin adı Tom.
She was out when I called.
Ben aradığımda o dışardaydı.
She had just come home when I called.
Ben aradığımda o, henüz eve gelmişti.
She came three minutes after I called.
Ben aradıktan üç dakika sonra geldi.
I called my mother up from the station.
Ben istasyondan annemi aradım.
I am called John.
Ben John'um.
I called him up.
Ben onu aradım.
I called him.
Ben onu aradım.
I called him up on the phone.
Ben onu telefonla aradım.
He turned around when I called.
Ben seslendiğimde geriye döndü.
I called for help.
Ben yardım için çağrıda bulundum.
I already called him.
Ben zaten onu aradım.
I was taking a bath when you called me.
Beni aradığında banyo yapıyordum.
I was about to go to bed when he called me up.
Beni aradığında yatmak üzereydim.
I assumed that was the reason you called me.
Beni arama nedeninin o olduğunu sandım.
You need not have called me up so late at night.
Beni gece çok geç saatte aramak zorunda değildin.
Who called me?
Beni kim aradı?
My name was called after his name.
Beni ondan sonra çağırdılar.
In my language, the "," is called comma, the ";" is called semicolon, ":" is called colon, "..." are called ellipsis, and this sentence ends with a period.
Benim dilimde "," virgül, ";" noktalı virgül, ":" iki nokta üstüste, "..." üç nokta şeklinde adlandırılır ve bu cümle bir noktayla biter.
Bill called me last night.
Bill dün gece beni aradı.
Many are called, but few are chosen.
Bir çok kişi aranır ama birkaç kişi seçilir.
He found a public telephone and called a taxi.
Bir ankesörlü telefon buldu ve bir taksi çağırdı.
A friend of mine called me up last night.
Bir arkadaşım dün gece beni aradı.
We called on him for a speech.
Bir konuşma için ona uğradık.
I called a cab, because it was raining.
Bir taksi çağırdım çünkü yağmur yağıyordu.
I called a cab.
Bir taksi çağırdım.
I called you, on the one hand to invite you out to eat, and on the other to tell you my son is going to get married.
Bir taraftan seni yemeğe davet etmek için, diğer taraftan sana oğlumun evleneceğini söylemek için seni aradım.
An expert was called for advice.
Bir uzman tavsiye için çağrıldı.
Someone called.
Biri aradı.
Someone called 911.
Birisi 911'i aradı.
Someone called.
Birisi aradı.
Someone called on her yesterday.
Birisi dün ona uğradı.
I heard my name called by someone.
Birisi tarafından adımın çağrıldığını duydum.