I bought two loaves of bread.
İki somun ekmek aldım.
The boy eats bread.
Çocuk ekmek yiyor.
I ate some bread and a boiled egg for lunch.
Öğle yemeği için biraz ekmek ve bir kaynamış yumurta yedim.
The man was eating bread.
Adam ekmek yiyordu.
The man has more bread than his wife.
Adamın, karısından daha fazla ekmeği var.
We have barely enough bread for breakfast.
Ancak sabah kahvaltısı için yeterli ekmeğimiz var.
Mother bought a loaf of bread.
Anne bir somun ekmek aldı.
Mother went to town to get some bread.
Anne biraz ekmek almak için şehre gitti.
My mother bakes bread and cookies on weekends.
Annem hafta sonları ekmek ve kurabiye pişirir.
My mother bakes bread every morning.
Annem her sabah ekmek pişirir.
I'm sorry, but could you buy me some bread?
Üzgünüm ama bana biraz ekmek satın alabilir misiniz?
That man ate bread.
Şu adam ekmek yedi.
Did you eat all the bread?
Bütün ekmeği yedin mi?
Can you give me a slice of bread?
Bana bir dilim ekmek verebilir misin?
I took a cooking class last spring and learned to bake bread.
Ben geçen baharda bir aşçılık dersi aldım ve ekmek pişirmeyi öğrendim.
Let me go and buy some bread.
Ben gideyim ve biraz ekmek satın alayım.
I only took a bite of bread.
Ben sadece bir lokma ekmek aldım.
White bread, please.
Beyaz ekmek, lütfen.
Would you like some more bread?
Biraz daha ekmek ister misin?
I'd like some more bread, please.
Biraz daha ekmek istiyorum, lütfen.
I need some bread and milk.
Biraz ekmek ve süte ihtiyacım var.
Buy some bread, some ham, and a bottle of wine too.
Biraz ekmek, biraz jambon ve bir şişe de şarap al.
I'll buy some cheese and bread.
Biraz peynir ve ekmek alacağım.
This old bread is as hard as a rock.
Bu bayat ekmek bir kaya kadar sert.
This is a kind of bread.
Bu bir çeşit ekmek.
Can I eat this bread?
Bu ekmeği yiyebilir miyim?
This bread is very delicious.
Bu ekmek çok lezzetli.
This loaf of bread is big.
Bu ekmek büyük.
This bread is at least three weeks old.
Bu ekmek en az üç haftalıktır.
This bread is fresh from the oven.
Bu ekmek fırından yeni çıktı.
This loaf of bread is small.
Bu ekmek küçük.
This bread is delicious.
Bu ekmek lezzetli.
She bought a loaf of bread this morning.
Bu sabah bir somun ekmek aldı.
I ate bread and butter this morning.
Bu sabah ekmek ve tereyağı yedim.
Give me the big knife to cut the bread.
Ekmeği kesmek için bana büyük bıçağı ver.
The knife we used to cut the bread with was sharp.
Ekmeği kesmek için kullandığımız bıçak keskindi.
Who ate the bread?
Ekmeği kim yedi?
I like bread more than rice.
Ekmeği pirinçten daha çok severim.
He ate bread with butter.
Ekmeği tereyağıyla yedi.
Put away the bread.
Ekmeği yerine koy.
We don't have any more bread.
Ekmeğimiz kalmadı.
The butter on the bread is very good.
Ekmeğin üzerindeki tereyağı çok iyi.
They tasted the bread.
Ekmeğin tadına baktılar.
Do you have some bread? I'm going to feed the pigeons.
Ekmeğin var mı? Güvercinleri besleyeceğim.
You forgot to tell me to buy bread.
Ekmek almamı söylemeyi unuttun.
The bread is old and hard.
Ekmek bayat ve sert.
The bread is stale.
Ekmek bayattır.
Bread is baked in an oven.
Ekmek bir fırında pişirilir.
Bread is made from wheat.
Ekmek buğdaydan yapılır.
Bread's in the oven.
Ekmek fırında.
The bread is in the oven.
Ekmek fırındadır.
Would you like bread?
Ekmek ister misiniz?
Where's the bread?
Ekmek nerede?
I am baking bread.
Ekmek pişiriyorum.
Bread is made from flour, water and yeast.
Ekmek un, su ve maya'dan yapılır.
Bread is made from flour.
Ekmek undan yapılır.
He had barely enough money to buy bread and milk.
Ekmek ve süt alacak kadar parası ancak vardı.
Bread and milk are good foods.
Ekmek ve süt iyi yiyeceklerdir.
I'd like bread and butter, please.
Ekmek ve tereyağı istiyorum lütfen.
I ate nothing but bread and butter.
Ekmek ve tereyağından başka bir şey yemedim.
I eat bread.
Ekmek yerim.
Eat the bread!
Ekmek yiyin!
If there's no bread, just eat the cake.
Ekmek yoksa, sadece pasta yiyin.
Where can you get the best fresh bread?
En taze ekmeği nereden alabilirsin?
It'd be great if you could pick up some bread before you come home.
Eve gelmeden önce ekmek alırsan harika olur.
He brings home the bread and butter.
Evinin geçimini sağlar.
The mice ate some of the bread.
Fareler ekmeğin bir kısmını yedi.
I hope there's still some bread left.
Hâlâ biraz ekmek kaldığını umuyorum.
Which do you prefer, rice or bread?
Hangisini tercih edersin, pirinç pilavı mı yoksa ekmek mi?
There is enough bread for all of you.
Hepinize yetecek kadar ekmek var.
How much bread do you eat every day?
Her gün ne kadar ekmek yersin?
One who wakes up late, for him, there may not be enough bread.
Her kim geç kalkarsa, onun için, yeterli ekmek olmayabilir.
Many young people in Japan eat bread for breakfast.
Japonya'daki birçok genç insan kahvaltıda ekmek yer.
The girl is eating bread.
Kız ekmek yiyor.
The dog ate the stale bread and didn't die.
Köpek bayat ekmeği yedi ve ölmedi.
The woman is eating bread.
Kadın ekmek yiyor.
I bought a loaf of bread for breakfast.
Kahvaltı için bir somun ekmek aldım.
Was there fresh bread in the box?
Kutunun içinde taze ekmek var mıydı?
Please give me a piece of bread.
Lütfen bana bir parça ekmek ver.
Please take the bread with the tongs.
Lütfen ekmeği maşayla al.
Mayuko eats bread for breakfast.
Mayuko kahvaltı için ekmek yer.
I ate potato flavoured village bread in my hometown, Bolu.
Memleketim Bolu'da patatesli köy ekmeği yedim.
He likes bread and butter.
O ekmek ve tereyağı seviyor.
He was so poor that he could not buy the bread.
O kadar fakirdi ki ekmek alamıyordu.
She bought a loaf of bread.
O, bir somun ekmek aldı.
She got a piece of bread stuck in her throat.
O, boğazına bir parça ekmek sıkıştırdı.
She baked bread and cakes in the oven.
O, ekmeği ve pastaları fırında pişirdi.
He spread butter on the bread.
O, ekmeğin üzerine tereyağ sürdü.
He cut his sister a piece of bread.
O, kız kardeşine bir parça ekmek kesti.
The boy is eating bread.
Oğlan ekmek yemekte.
He has less bread.
Onun daha az ekmeği var.
She has a special way of making bread.
Onun ekmeği özel bir şekilde yapma tarzı var.
I prefer rice to bread.
Pirinci ekmeğe tercih ederim.