"I want that book," he said to himself.
"Bu kitabı istiyorum.", dedi kendi kendine.
I will lend you whatever book you need.
İhtiyacın olan her kitabı sana ödünç vereceğim.
Are you reading an interesting book?
İlginç bir kitap okuyor musun?
Any book will do provided it is interesting.
İlginç olması şartıyla herhangi bir kitap olur.
This book is to me what the Bible is to you.
İncil senin için neyse bu kitap da benim için odur.
When you're reading an English book, it isn't a great idea to look up every word you don't know.
İngilizce bir kitap okurken bilmediğin her kelimeye sözlükten bakmak pek harika bir fikir değil.
Written in English, this book is easy for me to read.
İngilizce yazıldığı için bu kitabı okumam kolay.
He read a book written in English.
İngilizce yazılmış bir kitap okudu.
Don't judge a book by its cover.
İnsanı dış görünüşüne göre yargılamayın.
Choose any one book you like.
İstediğin herhangi bir kitabı seç.
You may read whichever book you like.
İstediğin kitabı okuyabilirsin.
You can pick out any book you like.
İstediğin kitabı seçebilirsin.
You may choose whichever book you like.
İstediğiniz herhangi bir kitabı seçebilirsiniz.
Can you recommend a good book?
İyi bir kitap tavsiye edebilir misin?
I found the comic book very interesting.
Çizgi romanı çok ilginç buldum.
This book has 252 pages, excluding illustrations.
Çizimler hariç, bu kitabın 252 sayfası var.
The boy bought a book.
Çocuk bir kitap satın aldı.
Even children can understand this book.
Çocuklar bile bu kitabı anlayabilir.
Even children can read this book.
Çocuklar bile bu kitabı okuyabilir.
Intended for children, the book entertains grown-ups.
Çocuklar için tasarlanmış kitap yetişkinleri eğlendiriyor.
She wrote the book with very little effort.
Çok az bir gayretle kitabı yazdı.
The person reading a book on the bench under the tree is Tom.
Ağacın altındaki bankta kitap okuyan kişi Tom'dur.
I have been reading that book all afternoon.
Öğleden beridir bu kitabı okuyorum.
The student ordered the book from New York.
Öğrenci New York'tan bir kitap ısmarladı.
I read the book after I had finished my homework.
Ödevimi bitirdikten sonra kitabı okudum.
I left my address book in my room.
Adres defterimi odamda bıraktım.
I am reading a book now.
Şimdi bir kitap okuyorum.
I'm now busy writing a book.
Şimdi bir kitap yazmakla meşgulüm.
I've been meaning to read this book.
Aklımda bu kitabı okumak vardı.
Alice, not knowing where to find the book, asked her mother where it was.
Alice, kitabı nerede bulacağını bilmediğinden, onun nerede olduğunu annesine sordu.
I've ordered a book from Amazon.com.
Amazon.com.'dan bir kitap sipariş ettim.
My uncle gave me a book.
Amcam bana bir kitap verdi.
My uncle bought me this book.
Amcam bana bu kitabı aldı.
My uncle gave me a book yesterday. This is the book.
Amcam dün bana bir kitap verdi. Kitap bu.
It was after a meeting in America that he decided to write a book for non-scientists.
Amerika'da bir toplantıdan sonra bilim adamı olmayanlar için bir kitap yazmaya karar verdi.
I'm reading a book on American history.
Amerikan tarihi hakkında bir kitap okuyorum.
You've already read the book?
Önceden kitabı okudun?
This is the book I want to give my mother.
Anneme vermek istediğim kitap budur.
Which book did you pick out to send to Anne?
Anne'ye göndermek için hangi kitabı seçtin?
I'd like to book three seats.
Üç yer ayırtmak istiyorum.
The famous author created another best-selling book.
Ünlü yazar bir başka en çok satan kitabı oluşturdu.
I want that blue book on the top shelf. Could you get it for me?
Üst raftaki o mavi kitabı istiyorum. Onu benim için getirir misin?
I have to finish writing the book I'm working on.
Üzerinde çalıştığım kitabı yazmayı bitirmek zorundayım.
I have a new book I'm working on.
Üzerinde çalıştığım yeni bir kitabım var.
I'm sorry, but I can't find the book you lent me.
Üzgünüm ama bana verdiğin kitabı bulamıyorum.
This is the book I've been looking for.
Aradığım kitap budur.
I found a rare book I had been looking for.
Aradığım nadir bir kitabı buldum.
Here is the book you are looking for.
Aradığın kitap burada.
You should read such a good book as he is reading now.
Şu anda onun okuduğu gibi güzel bir kitap okumalısın.
That book is old.
Şu kitap eski.
That book is theirs.
Şu kitap onların.
Is that your book?
Şu senin kitabın mı?
The man reading a book over there is my father.
Şurada kitap okuyan adam benim babam.
Stand up and read the book, Tom.
Ayağa kalk ve kitabı oku, Tom.
We should read one book a month at least.
Ayda en az bir kitap okumalıyız.
I read at least a book a month.
Ayda en az bir kitap okurum.
Few people seem to have read the book.
Az sayıda insan kitabı okumuş gibi görünüyor.
It is no use reading such a book.
Böyle bir kitabı okumanın faydası yok.
I have been reading the book all afternoon.
Bütün öğleden sonra kitap okuyordum.
Did you read the whole book?
Bütün kitabı okudun mu?
I have been reading a book all morning.
Bütün sabah bir kitap okuyorum.
All I have is a book.
Bütün sahip olduğum bir kitaptır.
The embassy sent me a book about Germany.
Büyükelçilik bana Almanya hakkında bir kitap yolladı.
Father gave me a book for graduation.
Baba mezuniyet için bana bir kitap hediye etti.
My father isn't reading a book now.
Babam şimdi bir kitap okumuyor.
Father bought me the book.
Babam bana kitabı aldı.
My father told me not to read a book in my bed.
Babam yatakta kitap okumamamı söyledi.
I have read every book in my father's bookcase.
Babamın kitaplığındaki her kitabı okudum.
Look! The book is burning.
Bak! Kitap yanıyor.
I lost the book you lent me.
Bana ödünç verdiğin kitabı kaybettim.
I thanked him for lending me a book.
Bana bir kitap verdiği için ona teşekkür ettim.
I never read this book without being reminded of my old days.
Bana geçmiş günlerimi hatırlatmaksızın bu kitabı hiç okumadım.
Could you lend me the book?
Bana kitabı ödünç verir misiniz?
He took the trouble to send me the book.
Bana kitabı gönderme zahmetinde bulundu.
Will you show me the book?
Bana kitabı gösterir misin?
He asked me whether she had given me the book, or if I had bought it myself.
Bana kitabı onun mu verdiğini yoksa satın mı aldığımı sordu.
Give me the book.
Bana kitabı ver.
He told me that the book was interesting.
Bana kitabın ilginç olduğunu söyledi.
Give me your book.
Bana kitabını ver.
Lend me your book, please.
Bana lütfen kitabını ödünç ver.
Hand me that book, please.
Bana o kitabı uzat, lütfen.
He gave me his favorite book as a farewell gift and moved to Osaka.
Bana veda hediyesi olarak en sevdiği kitabı verip Osaka'ya taşındı.
Mr Brown always carries a book.
Bay Brown her zaman bir kitap taşır.
Mr. Brown always carries a book with him.
Bay Brown her zaman yanında bir kitap taşır.
Mr Brown always carries a book with him.
Bay Brown her zaman yanında bir kitap taşır.
Mrs. Brown wrote a book on politics.
Bayan Brown, siyaset üzerine bir kitap yazdı.
There are some misprints, but all in all, it's a good book.
Bazı baskı hataları var fakat her şeyi hesaba katarsak iyi bir kitap.
You may choose any book you like.
Beğendiğin herhangi bir kitabı seçebilirsin.
Perhaps I'll like this book.
Belki bu kitabı seveceğim.
When I was a boy, I often read a book in bed.
Ben bir çocukken, sık sık yatakta kitap okudum.
I read the whole book in one evening.
Ben bir akşamda bütün kitabı okudum.
