Work is behind schedule.
İş programın gerisinde.
Hurry, or the plane will leave you behind.
Çabuk ol, yoksa uçak sensiz gidecek.
I left my purse behind.
Çantamı geride bıraktım.
Our company is going to be left behind too if we don't create an environment in which we can get instant Internet access.
Acil internet girişi olan bir çevre yaratmazsak,bizim şirketimizde geride kalacak.
I left my umbrella behind in the taxi.
Şemsiyemi taksinin arkasında unuttum.
The stable is right behind the farm house.
Ahır çiftlik evinin tam arkasında.
We're behind schedule now.
Şimdi programın gerisindeyiz.
The actor came out from behind the curtain.
Aktör perdenin arkasından çıktı.
Thank God, the worst is behind us.
Allah'a şükür en kötüsünü atlattık.
I've been hiding behind the barn.
Ambarın arkasında saklanıyorum.
American students are falling behind in math.
Amerikalı öğrenciler matematikte yetersiz kalıyor.
Mary walked first, and Tom came behind.
Önce Mary yürüdü, ve Tom arkada geldi.
I have left my car keys behind.
Araba anahtarlarımı unuttum.
Step out of the car and place your hands behind your back.
Arabadan çık ve ellerini arkana koy.
We were left behind.
Arkada bırakıldık.
I was left behind.
Arkada bırakıldım.
I left an umbrella behind.
Arkada bir şemsiye bıraktım.
We'll stay behind.
Arkada kalacağız.
I had to stay behind.
Arkada kalmak zorundaydım.
That's why I stayed behind.
Arkada kalmamın sebebi bu.
Unable to keep up with his friends, he fell behind at last.
Arkadaşlarına ayak uydurmadığı için, o sonunda geride kaldı.
We were attacked from behind.
Arkadan saldırıya uğradık.
I heard a noise behind me.
Arkamda bir gürültü duydum.
Stay behind me.
Arkamda kal.
I know you make fun of me behind my back.
Arkamdan benimle alay ettiğini biliyorum.
Follow behind me.
Arkamdan izleyin.
I shut the door behind me.
Arkamdan kapıyı kapadım.
Look behind you.
Arkana bak.
Look behind you!
Arkana baksana!
What do you have hidden behind your back?
Arkanda saklı ne var?
They decided to leave extra food behind.
Arkasında kalan yemeği bırakmaya karar verdiler.
He has a wealthy supporter behind him.
Arkasında zengin bir destekleyicisi var.
The soldiers arrested him, blindfolded him, then they took him behind their vehicle and one of the soldiers took aim at his leg and shot him. This scene was filmed and millions of people from all over the world saw it.
Askerler onu tutukladı, gözlerini bağladı, sonra onu araçlarının arkasına götürdüler ve askerlerden biri onun dizine nişan aldı ve onu vurdu. Bu sahne filme çekildi ve dünyanın her yerinden milyonlarca insan bunu gördü.
The moon is behind the clouds.
Ay bulutların arkasındadır.
The moon emerged from behind the clouds.
Ay bulutların arkasından çıktı.
The moon came out from behind the clouds.
Ay bulutların arkasından çıktı.
The moon came out from behind the cloud.
Ay bulutun arkasından çıktı.
The moon emerged from behind the cloud.
Ay bulutun arkasından çıktı.
We took refuge behind a big tree.
Büyük bir ağacın arkasına sığındık.
He hid himself behind a large rock.
Büyük bir kayanın arkasına saklandı.
You ought not to speak ill of others behind their backs.
Başkalarını arkalarından kötülememelisiniz.
President Lincoln was assassinated with a bullet to the head, right behind the left ear.
Başkan Lincoln kulağının tam sol arkasından kafasına sıkılan bir kurşunla bir suikast sonucu öldürüldü.
The garden is behind the house.
Bahçe evin arkasında.
Mr. Fuji died, leaving 4 children behind him.
Bay Fuji arkasında dört çocuk bırakarak öldü.
You are ten minutes behind the appointed time.
Belirlenmiş sürenin on dakika gerisindesin.
If I had taken the key, I wouldn't be standing behind the door.
Ben anahtarı almış olsaydım, kapının arkasında duruyor olmazdım.
I'm behind him.
Ben onun arkasındayım.
I'm running behind schedule.
Ben programın gerisinde çalışıyorum.
I'm right behind you.
Ben tam arkandayım.
I was right behind Tom.
Ben Tom'un hemen arkasındaydım.
I heard someone call my name from behind.
Ben, birinin arkadan adımı seslendiğini duydum.
Don't leave me behind!
Beni arkada bırakmayın!
The cows behind my house only eat tulips.
Benim evimin arkasındaki inekler sadece laleleri yiyorlar.
I hid behind a tree.
Bir ağacın arkasına saklandım.
A woman appeared from behind a tree.
Bir ağacın arkasından bir kadın çıktı.
We're an hour behind.
Bir saat gerideyiz.
A stranger tapped me on the shoulder from behind. He must have mistaken me for someone else.
Bir yabancı omzuma arkadan dokundu. Beni başka birisiyle karıştırmış olmalı.
Many famous people are behind the movement.
Birçok ünlü insan hareketi destekliyor.
Somebody left his umbrella behind.
Biri onun şemsiyesini geride bıraktı.
Someone grabbed me from behind.
Birisi beni arkamdan yakaladı.
Someone's behind me.
Birisi benim arkamda.
Someone is standing behind the wall.
Birisi duvarın arkasında duruyor.
A few students were left behind.
Birkaç öğrenci arkada bırakıldı.
We got behind the car and pushed.
Biz arabanın arkasına geçtik ve ittik.
We are behind schedule.
Biz zamanlamanın gerisindeyiz.
Brian left his belongings behind.
Brian eşyalarını geride bıraktı.
Can we put this incident behind us?
Bu olayı olmamış sayabilir miyiz?
This is like fighting someone with one arm tied behind your back.
Bu, elinin biri arkanda bağlıyken biriyle dövüşmek gibidir.
It's behind schedule.
Bu, programın gerisinde.
I must find out who is behind this.
Bunun arkasında kimin olduğunu bulmalıyım.
I knew you were behind this.
Bunun arkasında olduğunuzu biliyordum.
You must not speak ill of others behind their backs.
Diğerlerinin ardından kötü konuşmamalısın.
I feel more comfortable behind the wheel.
Direksiyonun arkasında daha rahat hissediyorum.
I'll stand behind you if you are going to do it.
Eğer onu yapacaksan, arkanda olacağım.
Don't leave your stuff behind.
Eşyanı geride bırakma.
She thought of her cat left behind at home.
Evin arkasında bırakılan kedisini düşündü.
There was a large garden behind the house.
Evin arkasında büyük bir bahçe vardı.
She darted across the house to her room and closed the door behind her.
Evin içinden hızla odasına fırladı ve arkasından kapıyı kapattı.
I'm behind in my paperwork.
Evrak işimin gerisindeyim.
I passed behind him without being noticed.
Fark edilmeden onun arkasından geçtim.
I was looking forward to seeing a scenic view of Mt. Fuji, but unfortunately it was completely hidden behind clouds.
Fuji Dağının doğal manzarasını görmeye can atıyordum fakat maalesef o tamamen bulutların arkasına saklanmıştı.
The police officer on duty sensed an elderly man coming up behind him.
Görevli memur arkasından yaşlı bir adamın geldiğini hissetti.
The sun disappeared behind a cloud.
Güneş bir bulutun arkasında kayboldu.
The sun emerged from behind the clouds.
Güneş bulutların arkasından çıktı.
The sun appeared from behind the clouds.
Güneş bulutların arkasından çıktı.
The sun descended behind the mountains.
Güneş dağların ardında battı.
The sun disappeared behind the clouds.
Güneş, bulutların ardında kayboldu.
What was it I left behind?
Geride bıraktığım neydi?
What's that building behind the hospital?
Hastanenin arkasındaki o bina nedir?
They're right behind me.
Hemen arkamdalar.
I'll be right behind you.
Hemen arkanda olacağım.
You shouldn't talk about Jack behind his back.
Jack'in arkasından onun hakkında konuşmamalısın.
The girls were left behind.
Kızlar arkada bırakıldı.